Yüzündeki memnun ifade yerini anlamayan gözlere bıraktığında devam ettim.

"Eğer burda böyle bulunabiliyorsak bunun bir sebebi de büyüdüğümüzden."

Pembeleşen yanaklarıyla gülümsedi. Boğazımı hafifçe temizleyip dudağımı araladım. Yaramaz Duru'm...

"Yaramaz Duru'nun Çok akıllı Evren'i olmayı çok sevdim hep. Duru... Benimle evlenir misin?"

"Elimi tut. Kalabalık burası."

Kaşlarını çatıp dudağını büzdü. Hediye ablanın düğünü vardı. Dışarısı hem kalabalık hem de karanlıktı. Başına bir şey gelmesin.

"Evren abi... Yakalamaca oynıcam."

Beklentiyle bana bakarken elini daha çok kavradım. Bakma şöyle!

Aklıma gelenle gülerek konuştum.

"Birazdan kuruyemiş dağıtacaklar ama."

"Yaaa..."

Başını eğdi. Gözleri boş alanda koşturan çocuklara kayarken üzüldüm. Ya biri iter de düşerse.

"Sen benim yerime alırsın de mi Evren abi? Ben gitcem."

Gözleri kapanacak şekilde gülümsedi. Elim arasındaki elini gevşettiğinde bir şey diyemedim. Koşarak çocukların yanına gitti.

Gözlerimle onu takip ediyordum. Sarı elbise vardı üstünde. Çok dikkat çekiyor. Kesin onu yakalayacaklar. Uff!

Kısacık gülüyordu. Arada durduğunda elini karnına getiriyordu. Yoruldu. Bence bu kadar yeter.

Yanına doğru ilerlerken koşmaya başladı. Yine gülüyor. Ona bakarken bir çocuk kolundan hızla tutmuştu. Nefes nefese kalmıştı yine. Karnını tutuyordu. Çocuk kolunu bıraktığında tekrar koşmaya başladı. Bi yerinde durmuyor ki! Uff!

Kenara oturup izlemeye başladım. Ona bakarken yerinde sendeleyip yere düştü. Yüzünü yere çarpmıştı. Yerimden kalkıp hızla yanına koştum. Ağlıyordu. Duru...

"Duru!"

Kollarından tutup kaldırmaya çalıştım. Gözleri sulanmıştı. Eli burnuna gittiğinde ağlayışı şiddetlendi. Burnunu çekiyordu.

"Annem bana kızıcak."

"Gitme dedim sana!"

Ellerini yüzüne kapattı. Yine ağlıyordu. Kolundan tutup ayağa kaldırdım. Koluma vurmaya başladı. Yine aynı şeyi yapıyor.

Rüzgar gelmeyen yere oturttum. Kolları üşümüş.

"Mihriban teyzenin verdiği hırkayı nereye koydun? Niye çıkartıyorsun!"

"İstemiyorum. Dinlemicem seni. Giymicem."

Koluma sertçe vurdu. Yine ağlıyordu.

"Ağla!"

"Sanane ağlarım. Ağlıcam işte."

Kaşlarımı çattım. Koluma tekrar vurdu.

"Çirkin Evren!"

Başımı çevirdim. Etrafıma baktığımda çocukların elinde kuruyemiş vardı. Ayağa kalkıp yürümeye başladım.

"Evren abi! Gitme..."

Ağlayışı devam etse de durmadım. Kuruyemiş yedikten sonra güler ne de olsa.

Duru'lu Eczane/TextingWhere stories live. Discover now