Kapalı Çekmece

33 5 0
                                    

Yemek hazırlanırken Oğuz'a döndüm.

-Bana Somelniara'nın yazı dilini öğretir misin?

Oğuz cevabımı kabul etmesine rağmen derslere başlayamamıştık. Bunun sebebi ders saatlerinin çok dağınık olmasıydı. Ders yapacak uygun zamanı bulmakta sıkıntı yaşıyorduk. Sonya'nın araştırması da pek iyi gitmiyordu. Ders saatlerinde hoca çok fazla çalışma verdiğinden parça parça araştırma yapabildiğini söylemişti. Zaman tahminimizden hızlı ilerledi ve kütüphanedeki buluşmamızın ardından iki hafta geçti. İki hafta boyunca bireysel çalışma derslerime Ece ile girmeye devam ettim. Gücümü ortaya çıkarma konusunda herhangi bir gelişme gösterememiştik. Ortaya çıkacak bir şey olup olmadığını konusunda kuşkularım oluşmaya başlamıştı. Okulların açılmasından sonra yaklaşık bir ay geçtiğinden öğrenciler, oyunlar hakkında konuşmaya başlamışlardı. Biz de kendimize boş bir zaman dilimini bu sıralarda nihayet bulabilmiştik. En rahat çalışacağımız yerin odamız olduğuna karar verdik. Diğerleri biz çalışırken okulda olacağından yurt sessiz olacaktı. Derslerimizi bitirdikten sonra beraber yurda geçtik. Oğuz kendi sandalyesini benim masama çekmişti. Kütüphaneden ödünç aldığı dil kitabını masaya çıkardı. Ben de anlatacaklarını not almam için defterimi çıkarıp önüme koydum. Kurşun kalemimi ve silgimi de hazırladığımda her şey tamamdı.

-Ne kadar şey biliyorsun?

Ellerimi çaresizce iki yana açtım. Birkaç kelimenin yazılışını ezberlemiş olsam bile bildiklerim sıfıra yakındı. Yazı dilinin sürekli konuşulmuyor olması ezberimi zorlaştırıyordu.

-Hiçbir şey bilmiyorum diyebilirim.

Kitapın kapağını açtı. İlk sayfasına alfabe konulmuştu.

-Alfabeyi biliyor musun?

Latin alfabesine çok fazla benzemesine rağmen bazı farklılıkları vardı. Yeni harfler eklenmişti ve harflerin birkaçı yer almıyordu.

-İlk defa görüyorum.

Öğreneceklerimi baştan almanın yararlı olduğunu düşünüyordum. Bir binayı yaparken temelini sağlam atmazsanız onun üzerine yeni şeyler ekledikçe çürük temele sahip bina, dayanamaz ve yıkılır. Yeni bir şeyler öğrenirken de bu sistem geçerlidir. Bu dersler de olabilir yeni bir dil de olabilir. Oğuz'a alfabe tanıdık olmasına rağmen ilk defa gördüğümü de bunu bildiğim için söylemiştim. O, alfabedeki harflerin telaffuzlarını okurken farklıları anlamaya çalışıyordum. Okumasını bitirdiğinde bana döndü.

-Okuma sırası sende.

-Tamam hocam.

Aklımda tuttuğum kadar sesleri tekrarlamaya çalıştım. Latin alfabesinde olmayan harflerden birinde takıldığımda beni durdurdu ve harfin doğrusunu okudu. Ardından okuma sırası yine bana gelmişti. Birkaç yanlış daha yapmıştım. Oğuz hepsini ermiş sabrıyla düzeltmişti. Alfabeyi bitirdikten sonra sayfayı çevirdi. İkinci sayfada kısa ve basit gözüken cümleler yazıyordu.

-Bunları deftere geçir. Altlarında anlamlarını yazmak için biraz boşluk bırakırsan iyi olur.

Sayfadaki cümleleri teker teker yazarken yazıma bakıp bir kez daha lanet okudum. Okuldaki hocalar, yazımın çivi yazısı ile yarışabilecek derecede olduğunu söylerlerdi. Dediklerinde haklıydılar çünkü hem hızlı hem de eğik yazıyordum. Oğuz beni izlediğinden yazımı biraz düzeltmeye çalışmıştım ama işe yaramamıştı. Deftere geçirmem bittiğinde Oğuz yazdıklarımın anlamlarını söylemeye başladı.

-Adın ne? Adım "...". Kaç yaşındasın? "..." yaşındayım. Nerelisin? "..." ten geliyoru...

Yazılan cümleleri, aklıma kazınsınlar diye sesli bir şekilde okuyordu. O okurken onu izliyordum. Bana yardımcı olmaya çalışması hoşuma gidiyordu. Elimin birini masaya yasladım ve kafamı üzerine koydum. Bu şekilde onu daha rahat görebiliyordum. Kelimeleri teker teker söylediğinden sesinde sert bir ton oluşuyordu. Bazı harfleri söylerken dudaklarını birbirine sertçe bastırıyordu. Onun bütün detaylarını incelemeye dalmışken onu dinlemediğimi fark etti.

Birlik Koleji Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin