Ona aşık olmayı istemiyordum ama günün sonunda kendimi böyle buluyordum.

İçeri girdik ve yatak odama ilerledim. Yatağıma oturup ona arkamı döndüğümde beni hiçbir şey demeden sessizce takip etti. Her adım atışında kalbim eziliyordu. Sanki arkamdan gelip bana sarılacak, özür dileyecekti.

Öyle de yaptı. "Özür dilerim."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. İnce belimdeki elleri kocaman gözüküyordu. Kokusu ise artık burnumun dibindeydi.

"İstemiyorum." dedim sonra. "Özrünü istemiyorum. Gerçeği istiyorum."

Dönüp yüzüne baktığımda gözlerinden hızla bir ifade geçti. Jaehyun korkuyordu, evet, bu korkuydu.

"Anlatacağım." dediğinde derin bir nefes aldı. "Ne kadar iğrenç bir herif olduğumu, sana neler yaptığımı anlatacağım."

Sonra ellerini belimden çekti ve ayağa kalktı.

Dişlerini sıktı. "Seninle tanıştığımızda döl israfının tekiydim. Ergenliğe yeni girmiştim. İhtiyaçlarımı senin gibi masum kişilerle gideriyordum. Altıma girmeyi kabul etmeyen yoktu ama sen farklıydın. Beni reddetmiştin."

Devam etti. "İlgimi çekmiştin ve seni altıma almak istiyordum. Küçük suratın ve koyu gözlerin beni tahrik etmişti. Sikeyim, hiçkimse bana böyle yoğun arzu hissettirmemişti. Her gün ıslak rüyalar gördüm. O kadar güzeldin ki seni kıskanmaya başlamıştım. Sonra karar verdim, rol yapacaktım. Sana yardım edecek ve yakınında olacaktım, seni öyle kandıracaktım."

"Ne?"

Duyduklarımla bedenim kaskatı kesilirken geçmişe dair hiçbir şey hatırlamama rağmen aklımda birkaç şey belirdi. Jaehyun'un bana derslerimde yardım etmesi ve beni pahalı hediyelere boğması. Türlü iltifatları ve evime her gün gönderdiği kırmızı güller.

Başım ağrımaya başlarken devam etti. "Yakınında oldum da. En yakının olmasam da Yuta'yı geçemesem de değer verdiğin biri olmayı başardım. Beni önceden yargıladığın için özür dilediğinde beni evine yemek yemeye çağırdın. O gün benim için kaçınılmaz bir fırsattı. Evine gittim ve seni içten içe tahrik ettim. O gece birlikte olduk, öyle güzeldi ki. Sarhoş olmuştun, sarhoş olduğun için Yuta'yı aldatmıştın. O gece sabaha kadar seviştik. Vücudunun her bir yerine iz bıraktım. Sen buna çıkmak desen de ben buna aitlik diyordum. Benimdin, sonunda benimdin."

Yuta mı? Yuta'yı mı aldatmıştım... O zaman o benim eski sevgilim miydi? Ona dair hiçbir anı hatırlamıyordum.

"Diğer gün seni yeniden sarhoş ettim. Günler böyle geçti ve nerdeyse her gece bacaklarının arasına girdim. Her gece o ince sesinin çatlaması, her gece benim adımımı inlemen bana haz vermişti."

Sonra korktuğum şeyi dudaklarından bizzat duydum.

"Seni bedenin için kullanmıştım."

Midem bulanmaya başlarken gözlerimi kırpıştırdım. Bütün bedenimi berbat his ele geçirmişti.

"Seni doymak bilmeyen hazlarım için kullanmıştım."

Yanıma gelip bol tişörtümü araladığında yara izinin üzerine bastırdı. "Bunun nasıl olduğunu merak ediyor musun?"

Gözlerimin içine baktı. "Kavgamızdan sonra gözyaşlarına boğularak evimden çıktın. O gece büyük bir kaza yapıp bütün hafızanı kaybettin. Yaşaman bile mucizeydi. Doktorlar bile anlamamışlardı."

Soruların cevapları ortaya çıkarken Jaehyun berbat görünüyordu.

Sonra yanaklarımı avuçlarının arasına aldı. "İki sene bitkisel hayatta kaldın. Yaşama dair hiçbir belirtin yoktu. Bense yaptıklarımın bedelini öderken gerçeğin farkına varıyordum. Seni sevmiştim. Bedenini değil, tüm güzelliklerini. Konuşurken ellerinle oynamanı ve bana utangaç attığın bakışlarını. Seni kandırırken bile bana gülümsemeni ve el ele tutuştuğumuzda kızarıp başka bir yere bakmanı. Baldan farksız kokunu ve güneş gibi ışıldayan sarı saçlarını."

Baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladığında boğazımda yumru oluştu. "Sen hafızanı kaybettikten sonra bir kez daha şansım olsun istemiştim."

O bir kez daha şans istemişti.

O kendini değiştirmek ve yeni bir başlangıç yapmak için bir şans daha istemişti.

"Peki Jungwoo... O kim?"

Fısıldadı. "Bir yakın arkadaş ayarladım sana. Hiçbir şey hatırlamıyordun ve herkese hemen güveniyordun. Seni koruyup kollayacak bir arkadaş lazımdı. Jungwoo bu işi yapacağını ancak karşılık olarak paramı istedi. Sıkıntı değildi. Fazlasıyla vardı ve senden önemli asla değildi."

Gerçekler üstümüze çığ gibi çökerken sessizdik. Bu kadar derin olabileceği o küçük aklımın ucundan bile geçmemişti. O ve ben bilindiğinden daha derin ve güçlü bağa sahiptik.

Jaehyun'u ittirip dolu gözlerimi göstermemeye çalıştım. "Seni affediyorum."

Kalbim yanarken ekledim. "Ama birlikte olamayız."

Jaehyun hiçbir şey demedi. Sadece ayağa kalktı ve bana son kez dönüp yanağıma çok yavaş bir öpücük kondurdu. Dudaklarını çekmemesini diledim bir an, çünkü ilk kez bu kadar yumuşaklardı sanki beni incitmek istemiyorlarmış gibi.

"Bana son kez şans verip güvendiğin için teşekkür ederim, Yong."

Bu kapıdan çıkmadan önceki son cümleleri olmuştu.

_________

liseli yong 🍭🥲🍬

liseli yong 🍭🥲🍬

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
the shy boy // jaeyongWhere stories live. Discover now