iki✨

532 21 20
                                    


"Sonra bir bakmışsın kendine kalmışsın, enkazlar altında herkes yalnızdır"

• • •

Sabaha kadar gözüne uyku girmemişti Fatoş'un. Sürekli düşünmüştü. Sanki kafasının içi çıkışı olmayan bir labirentti ve nereye giderse gitsin sürekli çıkmaz yollar karşılıyordu onu.

Belki de bu hayata alışmalıydı. Onun gerçeği buydu belki de, sevdiği adamla kurduğu senaryolar artık hayal olmuştu ve hiçbir zaman gerçekleşmeyebilirdi. Gerçek dünyaya dönmeliydi artık, hayal dünyasının çekiciliğine kapılmamalıydı.

Dikkati koltuğun karşısındaki yatakta kıpırdanan adamla dağılırken tüm ilgisi ona yoğunlaşmıştı. En çok şuan insana benzediğini düşündü. O itici mimikleri olmadan, yılan diliyle zehir saçmadan, daha masum duruyordu. Keşke hiç uyanmasa diye geçirdi içinden.

Ama o bunu duymuş gibi açtı gözlerini, yüzünü aydınlatan güneş ışıklarından rahatsız olmuş olacak ki huzursuzca yeniden kapattı. Sonra unuttuğu bir şeyi hatırlamış gibi koltuğa baktı.

Ona dikilen bakışları fark ederek yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verdi koltukta oldukça rahatsız olduğu belli olan kıza. "Sana da günaydın" üstündeki yorgandan kurtularak kızın görüş alanına daha net girmesini sağladı. "Ee güne benimle başlamak nasıl bir duygu?"

Gözlerini devirerek karşılık verdi Fatoş, dünden bu yana hiç uyuyamamıştı ve şuan Neco'nun zırvalıklarını dinlemek isteyeceği son şey bile olamazdı.

Şaşırmamıştı onun bu tavırlarına adam yataktan kalktı ve banyoya ilerledi. "Tabii sen hala surat beş karış" kapıyı açarken söylediklerini onaylar gibi başını sallayarak devam etti. "Neyse ya sen de alışacaksın artık" içeri girdi.

Alışmak; bu adama, bu insanlara, bu odaya alışmak zorunda olmak onu korkutuyordu. Her ne kadar buradan kurtulacağına inansa da yapayalnız hissediyordu kendini. Herkes olanları kabullenmiş de bir kendisi inanıyordu sevdiği adamla tekrar bir araya geleceğine, en çok şaşırdığı da buydu. Neden herkes onun bu evde olmasına alışmıştı? Boz bile

Uykuya ihtiyacı olduğunu bilse de ne uyumak istiyor ne de aşağıya o insanların arasına kahvaltıya inmek. Neden inecekti ki zaten? Evlenmeden önce hiçbirini tanımıyordu, yabancı insanlarla aynı sofraya nasıl hiçbir şey olmamış gibi oturabilirdi?

Saatler geçti başka işlerle kafasını dağıtmaya çalışsa da gözü sürekli bir noktaya dalıyor ve uzun süre oraya odaklanıyordu. Eli bir an için telefona gitti sadece Boz'u aramak ve ona yalvarmak istiyordu onu buradan kurtarması için, sonra "Saçmalama" dedi kendi kendine "Senin yüzünden başına bela almasını mı istersin? Bencil olma bu kadar"

Gelirdi, geleceğinden şüphesi yoktu ama asıl korktuğu onun zarar görmesiydi. Kendisi için canını tehlikeye atabilecek kadar umursamazdı bu yüzden onun canını da düşünmeliydi. "Herkesin iyiliği için buradasın Fatoş onlar için" diye diretti kafasının içinde zor zapt ettiği düşünceleri.

Ellerini şakaklarına bastırdı bu kadar kafa yormak başını ağrıtmıştı. Elini yüzünü yıkamak için yataktan kalktığında havanın hangi ara karardığını anlayamamıştı.

Musluğu açarak yüzünü soğuk suya tuttu. Bütün vücudu yanıyordu sanki, başı dönmeye başlamıştı bir an önce uyumalıydı yoksa halsizlikten yığılıp kalacaktı.

Yüzünü havluyla kuruladıktan sonra kapı kolundan destek alarak kapıyı açtı. Üstünü değiştiren Neco'yu gördüğünde yüzü düştü ve sesli bir nefes verdi. Kendisinin aksine sahte kocası fazlasıyla enerjik görünüyordu.

Sırtını duvara yaslayarak onu izledi bir süre, gitmesini umut ediyordu çünkü koltukta uyuyamayacağı barizdi ve iyi bir uyku çekerek üzerindeki bu yorgunluğu ve baş ağrısını atlatmak istiyordu.

Neco kendisini izleyen kıza arkasını döndüğünde suratındaki neşeli ifade silinmiş, gülümseyen dudakları çizgi halini almıştı. "İyi misin sen? Kötü görünüyorsun" duvara yaslanmış kıza doğru bir adım attı.

Fatoş onun bu sorusu üzerine alayla güldü "Seninleyken iyi olmak mümkün mü?" ellerini şakaklarına bastırmış zonklayan başına masaj yapıyordu.

Adamın keyfi eski haline dönerken gülümseyerek daha çok yaklaştı kadına. Fatoş yere indirdiği bakışlarını ona çıkarma tenezzülünde bile bulunmamış, aynı pozisyondaydı.

"Valla kusura bakma güzel karıcığım şuan mutluluğumu sen bile bozamazsın" karısının başından uzaklaştırdığı ellerini kendisine doğrultması ve gözlerini "nedenmiş o" dercesine ona dikmesi üzerine hedefine ulaşmış gibi daha geniş gülümsedi. "Kurtulduk o bozayısından"

Duyduklarıyla sendelerken arkasındaki duvara yasladı kendini. Kalbi göğsünden çıkacakmışçasına hızlı atıyor, karşısında onun duygu değişimlerini keyifle izleyen adamın ağzından çıkacak kelimelerine tutunacak kadar çaresizce gözlerini bir an olsun yüzünden ayırmıyordu.

"Ne diyorsun sen be" sesi o kadar kısık çıktı ki bir an sadece kendisi duymuş gibi hissetti. Bağırmak, öfkelenmek istiyor ama başaramıyordu, onu alıkoyanın şaşkınlığı mı yoksa korkusu mu olduğunu kestiremiyordu.

"Diyorum ki" daha çok dibine girdi adam söylemek istediklerini tane tane aklına kazımak istercesine bastırarak konuşuyordu. "Boz moz yok, gitti" ellerini birbirine çarptı söylediklerini desteklercesine.

Onun kocaman olmuş yeşil gözlerine ve kireç gibi bembeyaz kesilmiş yüzüne bakarak hissettiklerini tartmaya çalıştı Neco. Tahmin ettiği gibi bir sonuç alınca arkasında bıraktığı enkazı görmezden gelerek kapıya doğru yürüdü.

Kadının görüş alanı bulanıklaştı, gözlerinden sicim gibi akan yaşlar suratını ıslatıyordu. Duvara tutunmayı bıraktı. Önce bütün bedeni kontrolünü kaybetti sonra gözkapakları ağırlığını artırarak galip geldi.

07|18|21

Kamu telah mencapai bab terakhir yang dipublikasikan.

⏰ Terakhir diperbarui: Jul 27, 2021 ⏰

Tambahkan cerita ini ke Perpustakaan untuk mendapatkan notifikasi saat ada bab baru!

UNUT | NecFatTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang