O sırada arabanın korna sesini duyduk ve ardından dışarı çıktık.
Kıvanç arabadan indi. Üzerine tam oturan bir smokin giymişti. Yavaş yavaş karşıma geldi. Bana gülümsüyordu ama ikimizde bu evliliği sadece ailelerimiz istediği için yaptığımızı biliyorduk.
Bana doğru elini uzattı. Ne yapacağımı bilemedim. Sanki şimdi, burda bana uzatılan eli tutarsa Ege'yi tamamen kaybedecekmiş gibi hissediyordum
Ama ne önemi vardı ki, Ege diye birisi zaten yoktu. Kıvanç'ın gözlerine baktım, sonra da bana uzattığı eline...
Geri dönüşü olmayan bir yol muydu bu ?

Yavaşca elimi uzattım ve ellerimiz kenetlendi.
İçimi bir ürperti kapladı. Ne o bir şey söyledi, ne de ben. Arabaya bindikten sonra kulağıma " Çok güzel olmuşsun "  diye fısıldadı.
Bende gülümsedim ve " Sende fena sayılmazsın "  dedim. Güldü ve önüne döndü.

Düğünün yapılacağı mekana geldiğimizde artık o rüyayı kafamdan atmaya karar verdim. 
Ben o salona adımımı attığımda ne Ege , ne de onunla yaşadıklarımız kalacaktı.  Çünkü ben o salona adımımı attığım anda koluna girdiğim başka bir adam olacaktı.

Davetlilerin olduğu bölümden girmeyeceğimiz için gelin odasına doğru yürümeye başladım. Merve ilk önce davetlilerin yanına girip daha sonra yanıma gelecekti.
Topuklu ayakkabımın çıkardığı tıkırtıdan başka bir ses yoktu.
Odaya doğru ilerlerken çok lüks, üstü açık bir arabanın yaklaştığını gördüm ve umursamadım. Gelen zengin davetlilerden biriydi muhtemelen.  Gözlerimi devirmeden edemedim.
O sırada bilekliğim yere düştü ve onu almak için yere eğildim.
Araba durdu ve inenlerin sesini duymaya başladım.
Bir kadının yanımdan geçip giderken arkasından gelecek olana bir  şeyler söyledi fakat algılayabildiğım tek kelime "EGE" oldu.
Sadece bir kelime o an öylece donup kalmama sebep oldu.
Bilekliği alıp arabanın olduğu yöne baktım.
Kadın elinde bir paketle çoktan gitmişti.
Sonra gözüm arabadan inen takım elbiseli çocuğa takıldı. 
O' ydu.
Eliyle takım elbisesini ve saçlarını düzeltti ve arabayı kilitledi. Yüzünün her milimini dikkatle inceliyorken , arabanın yanından benim olduğum tarafa doğru yürümeye başladı. Her adımında kalbim daha hızlı çarpıyordu. O , gerçekti.
Gözlerini etrafta gezdirmeye başladı ve gözlerimiz birbirine değdi. Sonra tekrar yola baktı.
Bir tepki vermemesi normal,  geçer gider sanıyordum ama birden durdu tekrar bana baktı. Öylece birbirimize bakıyorduk.
Ne yapabilrdim ki şu an ? Gelinliğimle onun karşısında dururken imkansızlığımız ortadaydı. Peki o neden bana böyle derin bakıyordu ki? Aynı rüyayı görmüş olabilme ihtimalimiz yüzde kaç olabilir ?
Gözlerim doldu ama kendimi sıktım. Ağlayamazdım.
Bana doğru hızla yaklaştı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan sımsıkı sarıldı.  Bu his, Ege'ye dokunmak,  rüyadakinden çok daha güzeldi.
" Sana dokunmak rüyadakinden daha güzel " dediğinde gözümden düşen bir damla yaşı engelleyemedim.
Benden ayrılıp gözyaşımı sildi ve rüyamdakiyle aynı mükemmellikte olan ses tonuyla konuştu.
" Birbirimizi tanıyoruz, Begüm "
O böyle söyleyince bir damla yaş daha süzüldü yanağımdan..
" İmkansız mıyız, Ege ? " diye fısıldadım.
Cevabı beni gülümsetmeye yetti.
" Hayır,  sonsuza kadar birlikte olacağız "
Ama ben biliyordum ki bu imkansızdı.
" Sadece yarım saat sonra Kıvanç'la evli olacağım "
Yüzünü o çok tanıdığım sinirli ifade kapladı. Yüz hatları gerildi.
" Hayır , öyle olmayacak "
Dedi ve hiç beklemediğim bir hamle yaparak beni kucağına aldı.
" Nüfus Cüzdanın yanında mı ? "
Diye sordu.
Ne oldugunu anlayamadan " Evet, çantamda "
Diyerek omzum asılı duran ve içinde sadece telefonum, kredi kartım ve nüfus cüzdanım olan çantayı gösterdim.
Birden arabaya doğru yürümeye başladı. Tabii bende kucağında. .
Arabanın yanına gelince yere indirdi.
" Benimle hiç bilmediğimiz bir yere gidip, beraber bir hayat kurmaya var mısın ? "
Dediğinde içimde bir heyecan oluştu.
Hayatımda hiçbir zaman birine karşı böyle hissetmemiştim. Şimdi ona nasıl gelemem diyebilirdim ki.
O an hiçbir şeyi umursamadım.  Sadece kalbimin sesini dinledim.
Annemi de daha sonra arayabilirdim.
" Seninle geliyorum "
Dedim ve arabaya bindik.
Ege arabayı çalıştırdı ve ve müzik açabilirsin dedi gülümseyerek.
Bende Sıla'nın " Kafa "  şarkısını açtım. 
Üstü açıp olan arabada ellerimi havaya kaldırdım ve " yol nereye biz orayaa " diyerek şarkıya eşlik ettim.
Sonra da Ege'ye bakıp güldüm.  O da bana gülüyordu. Koltuğa oturup Ege'nin elini tuttum.
Ben yola dalmışken Ege eğilip yanağımdan öptü sonda ona doğru döndüm ve bu sefer diğer yanağımdan öptü.
Bende güldüm. Ben gülerken dudağımdan da öptü ve " Bu üç etti " diye fısıldadım.
Birlikte güldük. Sonra aklıma ormanda kaybolduğumuz sahne geldi. " Ormanda, nerede olduğumu bilmeden ve Ege'yle! "

Şimdi de aynı durumum farklı versiyonunu yaşamıyor muyduk ?
" Yolda, nerede olduğumu bilmeden ve Ege'yle! "
Ege'ye dönüp ona sevgiyle baktım.
İşte şu an olmam gereken yerde, olmam gereken kişiyle ve olması gerektiği gibi mutluyum.

EVET FİNAL BÖLÜMÜ DE BİTTİ ARKADAŞLAR.
ŞİMDİYE KADAR YANIMDA OLAN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.
YORUMLARINIZI HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ MERAK EDİYORUM VE BELKİ BİR SÜRE SONRA ÖZEL BİR BÖLÜM OLABİLİR  İSTERSENİZ.
KALIN SAĞLICAKLA !

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin