2

2.7K 382 602
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Æon Spoke - The Fisher Tale


Güneşin tatlı sıcaklığını bir daha tenimin üzerinde hissedemeyeceğimi düşündürecek kadar sert, soğuk ve ıslak bir zeminin üstünde boylu boyunca uzandığımı anımsıyorum. Gözlerimi açabilme kuvvetini kendimde bulamadığımı ve bu yetersizliğin beni deliye döndürdüğünü, rüzgârın çatlak dudaklarıyla eklemlerime doğru üflediğini ve bunun beni üşüttüğünü, çok üşüttüğünü... Öyle ki bir yerden sonra herhâlde artık ölüyor olduğumu düşündürdüğünü.

Bu ve buna benzer birkaç şey daha, hatırlayabildiklerim yalnızca bunlardan ibaret, ki onlar bile sanki çok uzak bir geçmişte yaşanmışlar ve sahih değillermiş gibi. Ben dışarıdan bir göz olarak seyretmişim her birini; fakat hakikatte, yerde tıpkı bir ceset ölgünlüğünde uzanmaktaymışım. Bu bilgilere nereden nail olduğumu hatırlayamıyorum. Birkaç teorim varsa da hiçbirinin kesinlik dayanağı yok. Belki de o esnada ruhum bedenimden ayrılıp şöyle bir gezintiye çıkmak istemiştir, diyorum. Özgürce dolanabileceği için sevinç çığlıkları atmış olan bu ruh, yerdeki bedeni görünce duraksayıp, kendi kabuğunun akıbetini merak ettiği için olacakları izlemeye başlamıştır, ben de o sayede biliyorumdur, böyle olabilir. Olabilir değil mi? Eğer olamazsa uyduruyor muyum hepsini? Muallak. Zaten insan böyle bir şeyden nasıl emin olabilir ki? 

Yine de zihnimle küskün olan bu anların bana en yakın olan noktasında onun kapısını çaldığımı; lâkin o kapının açılmadığını çok net hatırlıyorum. Bağırmalarımı, "Taehyung" deyişlerimi ve onun cevap vermeyişlerini. Bunlar olduğu gibi gözlerimin önünde. Boş köpek kulübesinin önünde durup bir süre içi kof bakışlarla, yan yana dizilerek çivilenmiş tahtaları izleyişim de. Hepsi gerçekliklerinden emin olacağım kadar berrak ve sanki daha az önce yaşamışım gibi de çaresiz hissettiriyor şimdi bile. Bir şeyler artık onları değiştiremeye güç yetiremeyeceğim kadar eskimiş ama her birinin hüznü hâlâ taptaze. Sızlıyor. Bir çuval dolusu kıymığı ciğerlerimin üzerine boca etmişleri gibi bir sızlama bu, yanmaya daha yakın ve zonklama ile eylemdaş olan türde bir sızlama. Hepsinden birer parça ve tıpkı benim gibi büsbütün kendi olabilmekten aciz o da. Yarım yamalaklığıma acılarım da eşlik ediyor. 

Gözlerimi açmak istiyorum, hayır, sahiden istiyorum bunu. Tam da şimdi, şu an, şu dakika etrafıma bakabilmeyi çok istiyorum ama takatim yok. Bilincim yerinde ancak uzuvlarım arzularıma itaat etmiyor. Gözlerim kapalı kalmak, dudaklarım kurumak, kulaklarım ise çınlamak maksadında besbelli. Odanın içi kalabalık. Bu uğultunun sebebi kişi sayısının fazlalığından mı yoksa iki kişinin, yahut bir delinin anlamsız cümlelerle bir şeyler sayıklayıp durmasından mı, bilmiyorum. Kolumu kaldırabilsem, ah o kolumu bir kaldırabilsem susturacağım kim var kim yoksa. Lütfen, diyeceğim onlara onlardan tarafa çevirdiğim avucumun ayasından uzanan dudaklarla. Lütfen, susun artık, yorgunum. Yorgunum ve sızlıyor. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 15, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

0130Where stories live. Discover now