33. Bölüm ☁ Bana Aşık Olmana İzin Vermeyeceğim!

Începe de la început
                                    

Az önce ondan çektiğim omzum erine ellerini karnımın üzerinde hissetmiştim. Kolları arkamdan önüme doğru dolanırken karnımın üstünden sımsıkı bir şekilde kendine doğru çekti. Sırtımı gövdesine yaslarken tekrar yavaşça nefes aldım. Kafasını omzumun üstüne koyarken yavaşça ensemi öptü. Tekrar yavaşça titredim. Nefes alamıyor olmam ya da aldığım nefesi geri veremiyor olmam ciğerlerim patlayacakmış gibi hissettiriyordu. Diğer öpücüğünün hedefi ise boyun girintim olmuştu. Kafası omzumla boynumun arasında ki boşlukta bir süre durdu. Öne doğru uzanarak çenemin altından öptüğünde göz yaşlarım hala çeneme doğru süzülmeye devam ediyordu. 

Göz yaşlarımdan öpmesi o kadar da duygusal bir harp yaşamama sebep olmamıştı!

Tamam olmuştu!

Bu canımı daha da çok yakmıştı.

Beni önce ağlatıp sonra da dalga geçer gibi göz yaşlarımdan öpmesi çok acı vericiydi!

''Beni dinlemeni istiyorum,'' diye fısıldadı kulağıma. Dudağı kulağıma okşar gibi hareket etmişti. Sanki kullandığı kelimeler bir bir dans ediyordu gözümün önünde.

''Ne istersen onu yapmak zorunda değilim,'' dediğimde daha da sıkı sarıldı.

''Benim yanımda kalacağına söz verdin. Ve istediklerimi yapmak zorundasın!'' dediğinde yavaşça omuz silktim. Bunun çok çocuksu bir hareket olduğunu en az onun kadar farkındaydım ama umurumda bile değildi.

''Sende beni üzmeyeceğine söz vermiştin! İstemediğim şeyler gerçekleşmeyecekti!'' dedim yanaklarımı şişirirken. Yine kendi göz yaşlarımı kendim siliyor, kendi kendimi teselli ediyordum.

''Yüzüme bak,'' dediğinde hiçbir şekilde bunu yapmaya yeltenmediğim için o harekete geçmişti. Zaten onun o kalın kolları arasında kendimi çok fazla ufak hissediyordum. Neredeyse kolları belimin etrafında ikinci bir tur atacakmış kadar sıkı sarılmıştı ve ben Kuzey'le ilk defa böyle bir anın içindeydim.

Beni geniş kanepeye doğru yatırırken hiçbir şekilde engel olamıyordum çünkü aynı şekilde bedenini bana bastırmaya devam ediyordu. Ben kanepede sırt üstü yatarken o kolunun üstünde doğrulmuş ve bana dönmüştü. Benim yüzüm gece lambasından dolayı aydınlıkta kalıyordu ama onun yüzü tam tepemde olduğu için sadece yarısını net görebiliyordum. Diğer taraf karanlıkta kalıyordu.

''Kalkmak istiyorum,'' dediğimde omuzlarımdan bastırarak yattığım yere sabitledi ve diğer kolu yine karnımın üstünden bana sarıldı. Bu kalkmamı engelleyecek bir tavırdı.

''Dinlemeden asla,'' demesiyle en azından gözlerine bakmamak için gözlerimi yumdum. Bana o kadınla geçirdiği zamanları anlatırken yüzünde ki ifadeye şahit olmak istemiyordum. Çünkü biliyordum ki o ifadeyi görürsem bir daha asla unutamayacaktım. Daha önce bir kadının mühür vurabildiği o yüreğibenim açamayışımı unutamazdım! Sessizliğim üzerine devam etmek adına derin bir nefes çekti. ''Hastalığımın yaklaşık 2. yılında falan kalp hastası olduğumun teşhisi koyulmuştu. Resmi olarak. Annemin ısrarları üzerine bezgin bir şekilde bir hastanede tedavi görmeye başladığım zamanlarda tanıştım. Yani yaklaşık 6 yıl öncesi. Adı Yaren'di... O da yaklaşık dokuz yıldır kalp ve böbrek hastasıydı. Çok kötü bir durumdaydı. Aynı zamanda benden yaklaşık on yaş büyüktü,'' dediğinde gözlerimi açmamak için direniyorum. On yaş büyüktü! ''Hastanede yaklaşık bir yıl tedavi gördüm. Her gün onun yanına gidiyordum. Benimle çok güzel bir şekilde konuşuyordu. Sesi oldukça kadifemsiydi. Yumuşak ve ılık. Her zaman beni çok güzel bir hayata inandırmayı başarıyordu. Okuduğumuz kitaplar üzerine saatlerce konuşuyorduk. Felsefe üzerine okumuş bir kadındı ve oldukça donanımlıydı. Daha önce hiçbir kadından o kadar yoğun bir şekilde şefkat görmemiştim. Annemden bile! Belki de ona bu kadar yakın hissetmemin en büyük etkenlerinden biri de buydu!'' dedi ve bir süre sustu. ''Gece uyumadan önce falan onu ve konuştuklarımızı uzun uzun düşünüyordum. Ertesi gün ise tekrar onun yanına gidiyordum. Her bir sözü içimde ki düğümleri tek tek çözüyordu. O zamanlarda aynı böyleydim. Neredeyse hiç konuşmuyordum ve bu onu kızdırıyordu. Bana sitem edip duruyordu. Aylar sonra onun konuşmaları karşılıklı bir iletişim haline geçmişti. Ona olan sevgimi ve saygımı yaşımın da verdiği toylukla farklı yorumlamaya başlamıştım. O bana bir abla gibi yaklaşırken ben ilk defa bir kadının bana böyle içten davranıyor olmasını farklı yorumlamıştım. Gerçekten derin bir sevgi duymaya başlamıştım. Bir gün ona olan sevgimi dile getirdiğimde bana güldü. Beni anlıyordu. Aslında ona aşık olmadığımı farkındaydı. Durumu git gide ağırlaşırken hastaneden çıkamadığı için nişanı hastanede gerçekleşmişti. Bir ay sonra da bir adamla evlenmişti. Adamda ondan dört yaş küçüktü. Zaten sevdikleri için evlenmemişlerdi. Baya bir sonradan öğrendim. Her onu ziyarete gittiğimde içeriden adamın bağırma sesleri geliyordu. Bir süre sonra o adamın içeriye insan sokturmadığını öğrendim. Yaren'in de durumu gitgite ağırlaşıyordu. Adam zaten onunla parası için evlenmiş. Yaren'in akrabaları şehir dışındaydı. Adamda Yaren'in ölen babasının ortağının oğluydu. Yaren komaya girdiğinde aslında kurtulma şansı vardı ama adam fişini çektirdi. Onun kurtulmasına izin vermedi. Yaren'in katili oldu anlayacağın. Bu sayede de onun malının üstüne konmuş oldu. Ondan sonra onu bulmaya çalıştım ama resmen kaçmıştı. Şehiri, ülkeyi bırak kıtayı terk etmişti. Yaren'in ölümünden iki yıl sonrası bazı şeyler benim için yerine oturmuştu. Ona bu kadar yakınlaşmış olmamın tek sebebi annemdi! Ailemden göremediğim sevgiydi. İlk defa bir kadının benimle uzun uzun konuşmuş olmasıydı. Yıllar geçti. Artık ona aslında hiçbir zaman aşık olmadığımı sadece derin bir sevgi beslediğimi anlamıştım. Şöyle düşün. Batıkan'ı sevdiğim gibi mesela. Yanımda olan sayılı kişilerden biri olduğu için! Bir abla nasıl sevilirse öyle sevmiştim onu.'' Sustu. Benden bir cevap bekliyordu.

Gel de Sil İzleriniUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum