0.4

124 108 25
                                    

Göz kapaklarıma çarpan gün ışığıyla gözlerimi araladım. Dün gece geç saatlerde uyuduğum için uykumu alamamıştım. Gözlerimi bir kaç defa kırpıştırıp uyanmaya çalışıyorken gözüme tam yatağın karşısında duran duvar saati çarptı.

"Lanet.. Geç kaldım!"

Ağzımdan küçük bir çığlık kaçırarak yatağımdan hızla kalktım fakat aceleyle davrandığımdan, ayağım yorgana takıldı ve sırt üstü yere düştüm. Dizimi komidinin köşesine çarptığımda inanılmaz bir ağrı hissettim. Geceliğimi yukarı sıyırıp dizime baktım. Kanıyordu. Ama bunu umursayacak vaktim yoktu. Olabilecek en hızlı şekilde kıyafetlerimi değiştirdim. Kahvaltı için de çok geç kalmıştım. Akşamdan hazırladığım çantamı alıp kendimi evden dışarıya attım.

Dizimin ağrısını umursamadan okula koşmaya başladım. Hafif sendeliyordum ve zavallı dizimin kesinlikle pansumana ihtiyacı vardı.

Bu sırada telefonumun çaldığını fark ettim. Koşmaya ara vermeden elimi cebime atıp telefonu çıkardım. Bildirim çubuğunda Hande'den gelen 24 cevapsız arama, 64 okunmamış yeni mesaj... Ve açtım telefonu.

"Asya, nihayat!"

"A-Merhaba hh"

"Neden nefes nefesesin? Yanlış bir zamanda mı aradım?"

"Ah hayır. Ok-okula geç kaldım"

"Kuzum, neden bahsediyordun? Bugün Cumartesi."

Cumartesi. Cumartesi? Beynimin içinde sürekli bu kelime dönüp dolaştı ve durdum.

"Ne?"

"Wow! Sana inanamıyorum Asya! Kafan nerede?"

"..."

"Her neyse, Ilgaz'ın ev sahipliği yapacağı partiye gelip gelmeyeceğini sormak için aramıştım."

"Şey.. Tabi, gelirim büyük ihtimal. Sanırım yapacak daha iyi bir işim yok."

Telefonu kapatır kapatmaz ellerimi başıma götürüp saçlarımı kavrayarak sinirle çektim.. Yere sertçe vurduğumda yaralanan dizimde bir sızlama hissettim. Dudaklarımdan acı bir inilti kaçtı.

"Aptal kafam! Bugün kötü bir başlangıç yaptım."

Söylene söylene evin yolunu tuttum topallayarak. Bir de yaralı bacağımla onca yol koşmuştum. İnanamıyorum buna.

Evime sadece bir kaç metre kalmışken dizim beni daha fazla taşıyamadı. Yere tökezledim. Bu kesinlikle olmasını isteyeceğim son şeydi. Kan, kot pantolonumun üzerine geçti. Ayağa kalkmak için bir hamle yaptığım sırada bir el bana uzandı. Kim olduğuna bakmak için başımı yukarıya kaldırdım. Ancak güneş parladığından dolayı yüzünü göremedim.

Ayıp olmasın diye uzattığı elini tuttum. O sırada diğer eliyle de kolumu tutarak destek oldu ve beni kaldırdı. Boyumuz eşitlendiğinde yüzünü de görebilmiştim. 1 ay önce evimin karşısına taşınan çocuktu bu. Yaş farkımızın fazla olduğunu sanmıyorum. Yine de bir kere bile konuşmuşluğumuz olmadı. Gerçi ilk geldiği gün nezaketen yemek yapıp götürmüştüm ama bana gerek olmadığını söyleyip kapıyı suratıma çarpmıştı. O günden sonra da hiç konuşma çabalarına girmedim. Hatta o kadar ki ismini bile bilmiyordum.

Siktir Olup Git #Yarı TextingМесто, где живут истории. Откройте их для себя