"Kızlar bir şey unutmadınız değil mi" diyen uygara bakıp hep beraber

"Unutmadık" dedik. Hep böyleydi sadece kendini zeki görürdü.

"Elimi bırakma sakın"diyen uygara baktığımda yine gamzeyle sarılıyordu. Her an sarılmak için bahane arıyorlardı bizde istesek sevgili yapabilirdik ve uygar yakışıklı bile değildi hepimiz okula ilk başladığımızda tesadüfen karşılaşmıştık ilk İstanbul geldiğimde gamzeyle arkadaş olmuştum lisenin ilk yıllarında Tansu ve ecrin lede sıkı arkadaş olduktan sonra gece gittiğimiz bir barda çıkan kavga yüzünden eylül uygar ve ozanla tanışmıştık çok farklı ve komik bir tanışmaydı aynı okulda olduğumuzu anladığımızda dahada çok gülmüştük çünkü birbirimizi hiç görmemiştik üç yıl içinde kopamayacak kadar yakın kardeşlikler edinmiştik her sırrımızı bilen en kötü zamanlarda kenetlenen bir gurup kardeşliğiydi bizimkisi ailevi sorunlarımız,haksızlıklar,iftiralar,dışlanmalar bizi kötü bir insan yerine dahada sıkı sarılmamız gerektiğini gerektiriyor gibiydi. Bu gurubun dağılmayacağını herkes gibi bizde çok iyi biliyorduk.

Mezarlığa gidene kadar ozan bize orda sesiz olmamızı sakin ve ayrılmadan yanana durmamız gerektiğini ve benim en önde olmam gerektiğini kameranın bende olmasını söylemişti arada şakalar yapan eylül bizi güldürüyor uygar gamzeye hala sarılıyordu arabayı Tansu kullandığı için rahattık ozan önde Tansu'nun yanında oturuyordu ecrin ise durmadan durumlar paylaşıyordu böyle bir fırsatı bulmuştu fotoğraf makinesini bile getirmişti gece gece fotoğraf çekmeyi düşünüyor olmalıydı herkes bu kadar rahatken ben neden çok korkuyordum sorun onlar damıydı yoksa bende mi bence onlardaydı kim bu kadar rahat olurdu sanki her zaman gideceğimiz bir yere gidiyor gibi davranıyorlardı.

biraz sonra arabanın durmasıyla hepimiz gerekli olan eşyaları alıp çıktık gece olduğu için hava soğuktu herkes benim gibi üstüne giyebilecek kalın ceketler getirmişti film demiydik değilsek neden bana korku filmi gibi görünüyordu hızlı adımlarla mezarlığa yaklaştığımızda üst sınıflarda bana cezayı veren grup oradaydı onlara yaklaştığımda

"Mezarlığı kamerayla çekmeyi unutma"dedi esmer ve kaslı olanı kafamı tamam anlamında salladıktan sonra derin nefes alıp verdim

"Siz içeri girdikten sonra kapıyı kilitleyeceğiz bir saat sonra gelip açarız " dedi diğer çocuk elindeki kamerayı aldıktan sonra kapının yanına geldik kapıyı açtıktan sonra mezarlığa girmiştik arkamıza baktığımızda kapıyı kilitleyip gidiyorlardı bizimkilere bakıp

"Bir şey olursa herkes yanındakiyle kaçsın yalnız olmayın"dedim bizimkiler tamam der gibi baktıktan sonra kamerayı açıp mezarlığın içinde dolaşmaya başladık arkamı döndüğümde giriş kapısına çok uzaktık ozan elini salladığında ne olduğunu anlamadan işaret ettiği tarafa baktım.

Tansunun ozanın elini tuttuğunu gördüğümde gülümsemiştim.

Korku her adım attığımda dahada fazlalaşıyordu ikide bir kaç dakika kaldığını söylüyordum buda bizimkileri sinirlendirmeye başlamıştı.

"durun"diyen uygara korkuyla ve ne olduğunu anlamadan bakıyorduk

"ne oldu"dedim fısıltıyla

"bir ses var sessiz olun"dediğinde herkes çıt çıkarmıyordu geldiğimiz yöne baktığımda kapının görünmediğini fark ettim biraz sonra ayak sesleri fazlalaştı normal bir insan olamazdı gece saat üç iken kim olabilirdi yoksa vampir olabilir miydi genellikle filmlerde böyle olurdu vampirler genellikle mezarlıkta dolaşırlardı.

yoksa babamın bana anlattığı o hayvan mıydı sabah üstüne otursan bile sana karışmayan gece olduğunda ise kimi görse yiyen bulamadığında ise mezarlıkta yeni gömülen insanları yiyen o hayvan mıydı.

ölmek istemiyordum daha 17 yaşındayken ölmek istemiyordum sesler fazlalaşıyordu çığlık sesi geldiğinde birden çığlık atıp koşmaya başladık her şeyde iyi olduğum gibi koşmada da iyiydim çok hızlı koşuyordum daha çok hızlanıyordu yirmi dakikadır koşuyor olmalıydım ve ağaçlar kolumu kesmiş olmalıydılar kolum sızlıyordu her yer sessiz olunca etrafıma baktım kimse yoktu çok hızlı koşmuş olmalıydım yalnızdım ve her yer karanlıktı cebime dokunduğumda telefon yoktu yanımda ise sadece el feneri vardı şimdi ne yapacaktım mezarlığın tam ortasında kalmıştım kuş sesleri yaprakların rüzgarla savrulurken çıkardığı ses beni korkutuyordu "biz yedi kişiyiz"dedim birden herkes ikişer şekilde koşmuş olmalıydılar benim suçumdu az önce koştuğum yöne koşmaya devam ettim.

koşuyordum koşarken farklı sesler duyuyordum insan sesleri gibi birden uluyan köpek sesini duyunca gördüğüm kabus geldi duraksadıktan sonra daha hızlı koşmaya başladım koşarken önümü göremiyordum birisine çarpmış ve yere düşmüştüm beni bulduklarını sanıp ayağa kalktım fenerin ışığını yüzüne tuttuğumda bir adım geriledim bizimkiler değildi üç kişiydiler ve gençtiler kimdi ve neden bu saatte mezarlıktaydı lar vampir olabilir miydi

"çok güzel kokuyorsun"dedi bir adım atarak yüzünü tam görme semde bana yaklaştığını anlamıştım ve bir adım yine geriledim korkuyla "kimsiniz"dedim sesim bile titriyordu farklı çıkmıştı

"o farklı"dedi biri bir kız sesi gibiydi hala korkuyordum neden buradaydılar ve bana neden farklı demişti yüzüme değen ışıkla gözlerimi açamıyordum elimle ışığı engellemeye çalışıyordum "aradığımız kız"dedi başka bir erkek sesiydi yüzüme doğru gelen el beni korkutuyordu hareket etmeye çalış samda yapamıyordum yere düşmüştüm daha sonra gözlerim kapanıyordu ne kadar engel olmaya çalış samda engel olamıyordum gözlerim kapanmıştı ve benim şimdi gördüğüm bembeyaz bir sayfaydı...

GİZLİ GERÇEĞİM (duzenleniyor)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن