"Merak etme , anneni alacağız. Ejderhalar girişleri kapatacak." Onun güven veren sesine inandım.  Babam olduğunu öğreneli bir hafta olmasına rağmen , ona çok alışmıştım. İçimdeki boşluk azda olsa dolmuştu.

Gözlerim savaşın ortasında sevinçle parladı. Ruh hayvanlarımız , karanlık yaratıklarla savaşırken ben sarayın girişine , halalarımın yanına doğru ilerliyordum ki , duyduğum iğrenç kahkahayla gülüşüm yüzümde asılı kaldı.

İçimdeki sıcaklık kapıdan çıkan Perodan'ı görmemle yerini koca bir buz dağına bıraktı. İğrenç gülüşünü yüzünden silmek istiyordum. Kaybetmiş bozguna uğramıştı ama hâlâ gülüyordu.

Kahkahası kulaklarımı tırmaladı. Halalarımı yanından fırlatırcasına savurmuştu. Sarayın merdivenlerinden aşağı hızla yuvarlanmaları öfkemi katlamıştı.

"Kaybettin Perodan . Sende askerlerin gibi ölmeye mahkumsun!" Diye gürleyip öne  doğru bir adım attım. "Ben o kadar emin olmazdım. " yüzündeki en sinsi gülüşle bana bakıyordu baş düşmanım. Arkasında bir şey tuttuğu belli olan elini hızla önüne çekti . Gözlerim önüne savrulan bedende dona kaldı.

Karşımdaydı . Annem karşımdaydı. Güzel mavi gözleri buğulanmış, üstündeki 17 senelik elbise kir içinde kalmış yer yer yırtılmıştı. Bariz zayıflığından kemikleri sayılıyordu. Sarı saçları kirden kararmıştı. İçimdeki duydu karmaşası gözlerimden taşıyordu.

Göğüsümün ortasına konan yumruyu görmezden gelmeye çalıştım. Çatallaşan sesimle "anne..." diyebildim sadece. "Anne seni çok özledim..."

Annemin mavi gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Gözlerim sanki bunu bekliyormuşçasına doldu ve taştı.

Sonunda onu bulmuştum. Hasretim bitecekti. En azından öyle umud ediyordum. Kalbim gögüsümü dövüyor git sarıl ona . Çek kokusunu içine ne duruyorsun  diyordu adeta.

Ona doğru hızla ilerlemeye başlamıştım ki , önümde bir ateş yandı ve etrafımızı hızla sardı.

Her birimiz koca ateşten bir çemberin içine hapsolmuştuk. Perodan sinsice gülümsedi. Ve iğrenç ağzını konuşmak için açtı.

"Benden aldıklarınıza karşılık, ufak bir bedel." Dedi . Kemerinin kınısından  çıkardığı küçük hançeri havaya kaldırdı.  Bir anlık annemin dudaklarına kaydı gözlerim. "Seni seviyorum." Diye mırıldanmıştı ve Ardından göğüsüne inen hançerle son bir çığlık yankılandı kulaklarımda.

Annemin göğüsünden akan kandan yolu izledim. Dona kalmıştım öylece dona kalmıştım. Bir çığlık duyuyordum. Biri "Hayır . Hayır anne , olamaz." Diye bağırıyordu. "Seni daha yeni buldum. Gidemezsin." Ses tellerimde oluşan acı , bağıranın ben olduğumu hissettirdi bana.

Olduğum yerden öylece sesleniyordum.  Göz kapakları mavi gözlerini örtmüş , dudakları bir daha açılmamak üzere kapanmıştı. "Anne olmaz . Anne olmaz . Gidemezsin. Gidemez. Bir şey yapın !!" Bacaklarım yürümeyi unutmuş gibiydi. Gözlerim karşımdaki bedene takılı kalmıştı.  Yüreğim eziliyordu . 

Sanki biri kalbimi ellerinin arasına almış , şöyle bir sıkıp sonra sökmüştü. Hep annem ölü sanıp ağlardım çocukken . Ama ölümüne tanık olmak. Bu gerçek olmamalıydı. "O ölemez. Duydun mu beni ? Ölemezsin. Bir kere daha olmaz." Bağırıp duruyordum.  Dizlerimin bağı çözülmüş üzerine düşmüştüm.

Anka - AteşWhere stories live. Discover now