BÖLÜM 24 : VIDEO

Start from the beginning
                                    

"Vera iyi misin?"

Kane'in sesiydi bu. Vera ses çıkarmamıştı ama başını salladığını hissediyordum. Bu karanlıkta görebileceğinden hiç emin değildim. Kane'in yardımıyla yerden kalktık  ve hızla oradan uzaklaştık. Beynimin içinde Vera'nın sesini duyuyordum.

"Anya"

"Anya"

"Uyan!"

Omuzlarından sarsılarak uyandım.  Vera beni sarsıyordu. Hızla yatakta doğruldum. Etrafıma bakındım. Ardından Vera 'ya baktım. Baştan aşağı süzdüm. Sonra ellerimi başıma götürdüm. Derin nefesler alarak biraz öylece oturdum. Sakinleşince daha net hatırlamaya başlamıştım. Rüyamdakiyle aynı görünüyordu Vera. Kıyafet ve ruh hali olarak. Tekrar başımı kaldırıp Vera'ya baktım. O da bana bakıyordu, endişeliydi. Başımı iki yana salladım ve saate baktım sabahın beşiydi. Sanki bir kaç dakika geçmiş gibi hissediyordum ama saatler geçmişti. Vera ya doğru baktım. Gözlerimi sıkıca kapatıp bir süre bekledim. Nefesimi de tutmuştum.
Tuttuğum nefesi bırakırken konuştum.

"Ne zaman geldin sen?"

Korku ve endişeyle bakıyordu gözleri. Tereddüt ediyordu bana söylemek konusunda. Buna inanamıyorum.

Ellerini saçlarına götürdü ve biraz karıştırdı. Hala ondan bir cevap bekliyordum. O ise sessiz kalıyor ve yüzüme bakmamak için uğraşıyordu. Bakışları odamın her yerindeydi, gözlerim hariç. Sessizliğe bir son vermek için konuşmaya karar verdim.

"Peki o zaman soruyu değiştiriyorum,  Kane ile ormanda Ne yapıyordun? Orada neler oldu?"

Bunu beklemediği her halinden belli oluyordu. Şaşırmıştı. Bu hali birkaç dakika sürmüştü. Kendine geldiğinde gözleri kapalı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Sen nereden biliyorsun bunları?"

"Önemi yok. Sen sorularıma soruyla mı cevap vereceksin?"

"hayır"

Gözlerini açmıştı ama bana değil de kucağında birleştirdiği parmaklarına bakıyordu. Ben konuşmadan tek kelime etmiyordu. Ayağa kalkıp balkon kapısına kadar yürüyüp önünde durdum ve dışarıya bakarak tekrar sordum.

"O halde sorularıma cevap verecek misin?"

Cevap verebilmesi birkaç saniye sürmüştü. Yorgun bir sesle konuşuyordu, derinlerden gelen.

"Cevabını bulduğumda, evet"

"Peki"

deyip önünde durduğum kapıyı açtım ve kendimi esen rüzgarın huzurlu dokunuşlarına bıraktım. Onu istemediği şeyleri yapmaya zorlayamazdım. Konuşmak istediğinde ya da kendi deyimiyle cevapları bulduğunda bana geleceğini biliyordum. 

Kollarımı göğsümde birleştirip başımı yukarı kaldırdım ve temiz havayı içime çektim. Güneş yükseliyordu ağaçların arasından. Okula gitmek gibi bir zorunluluğum olmasaydı burada böylece kalmak isterdim. Ama içeri girmeli ve hazırlanmaya başlamalıydım. Jesse'i görmek ruhuma iyi gelecekti ve bunun için bir an önce okula gitmeliydim.

Odama geri döndüğümde Vera yoktu. Yatağımı toparlayıp etraftaki eşyalarımı düzenledim. Giyecek bir şeyler almak için dolabıma yöneldim. Siyah triko uzun kollu dizimin hemen altında biten elbisemi giymek istiyordum. Üzeri için de deri ceketimi çıkarmış yatağımın üzerine koymuştum. Saat 6'ya geliyordu. Bu da duş almak için vaktim var demekti. Hızlı adımlarla merdivenleri inip banyoya girdim, boş olmasına sevinmiştim.

TOUCHWhere stories live. Discover now