25.Bölüm

7.2K 301 36
                                    

İyi uykular...

Saat yediye gelirken salonda televizyon izliyorduk. Sırtım yine çıplak göğsüne yaslıyken artık üstsüz gezmesine alışmıştım. Kucağımızda patlamış mısır vardı. Komedi filmi izliyorduk.

Ben kahkaha atarken o sadece bir iki kez sessizce kıkırdıyordu. Kıkırdadığını da sarsılan göğsünden anlıyordum.

Onunla böyle, beraber olmak, herşeyimi bilmesi, herşeyini bilmem çok hoşuma gidiyordu. Sanki birleşiktik. Yanında olduğum her an huzurluydum. Hiç yanımdan ayrılmayacak gibiydi. Umarım ayrılmazdı...

"Film bittiğine göre hazırlanıp çıkalım." deyip arkamdan kalktı. Gözlerim yine sırtındayken gözlerimi sıkıca yumup dudağımı ısırarak başımı çevirdim. Bu utangaçlığımdan değil onu görünce verdiğim tepkiydi.

Ben de arkasından gittiğimde kapıyı kapatıp elbise dolabına yöneldim.

"Gözlemlediğim kadarıyla pek kısa giymiyorsun. Eğer dışarıda hiç giymek istemişsen ama rahatsız olmuşsan şimdi giyebilirsin. Gideceğimiz yerde kimse olmayacak."

Dolaptan çok severek aldığım, dizimin iki karış üzerinde biten siyah dar, işaret parmağım kalınlığında askısı olan elbiseyi çıkardım. O da yeni bir beyaz gömlek çıkarırken elbiseyi üzerime tutup ona döndüm. (elbise için multiye bakabilirsiniz)

"Bu nasıl?"dediğimde bana döndü.

"Güzel."

Pantolonunu çıkarmaya yeltendiğinde arkamı döndüm. Ona bakmadan kapıya doğru gidip odadan çıktım ve lavaboya girip üzerimi değiştirdim. Makyaj yapmak için tekrar odaya dönmem gerekiyordu.

Kapıyı tıklattığımda gel sesini duyar duymaz açıp girdim. Düğmelerini ilikliyordu. Masaya geçip makyaj malzemelerini çıkardım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım.

O gömleğinin kollarını düzeltirken ben elbisemin eteklerini çekiştirerek çantamı arıyordum.

"Amara evdeyiz rahat bırak eteklerini."

"Rahatsız oluyorum ya çok kısa değil mi?" dedim dolabın içinden çantamı ararken.

"Kısa falan değil. Uyluklarının yarısını kapatıyor." dediğinde biraz rahatlasam da etekleri sinirimi bozmaya devam ediyordu.

"Bunu mu arıyorsun?"

Kafamı dolaptan çıkarıp ona döndüğümde siyah el çantamı elinde salladığını gördüm.

"Neredeymiş?" deyip yanına gittim almak için. Çantayı tuttuğu elini yukarı kaldırmıştı. Gerek yoktu buna zaten yetişmiyordu boyum.

"Ben buldum. Almak için çaba göstermelisin." dediğinde kaşlarımı çattım. Ne yapabilirdim Allah aşkına.

"Ne istiyorsun?"

"Bilmem, dene."

Oflayıp nereden başlayacağımı düşündüm. Hmm şu boynu yarım bırakmıştım. Onu tamamlayabilirdim. Yalnız cidden baya yeri morarmıştı. Esmer teni ve boynunun üstünden başlayan sakalları fazla hoşuma gidiyordu...

Elim ensesine giderken parmak uçlarımda yükseldim. Eteğim de fırsattan istifade yine kısalıyordu.

"Hatun dışarı çıkacağız ateşle oynamasan mı?" dedi belimden tutup yükselmemi engelleyerek.

"Ver o zaman çantamı."

Dudağıma yapışıp biraz öptükten sonra artık çantayı verecek sanmıştım ama konuşmaya başladı.

AMOR Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon