Dostlar Apartmanı Bölüm 3

Start from the beginning
                                    

Öğleden sonra, elindeki üç işten ikisinin son kontrollerini yapmış, birinin senaryosunu yönetmen olarak çalışacakları kişiye kurye ile göndermiş, diğerinin de slaytlarının hazırlanması için ilgili kişiye e-posta ile iletmişti. Elinde kalan son işin, birkaç günü daha vardı. Hızlı çalışıp erken bitirmek ve patronu olacak, inat abidesinden izin kopartmak amacındaydı. Bir şeyi birisine emanet edecekse, apartmanında yaşayan herkes bu kapsama girerdi. Yine de, yeğeni ile ilgilenememek kendisini üzüyordu. Ne yapılması gerektiğini bilemiyor olmak başka bir şey, küçücük bir bedeni başkalarına bırakmak başka bir şeydi.

Saat daha altı olmadan bilgisayarını kapattı. Hemen çıkması gerekiyordu. Yeğenini merak ediyordu. Ahmet'i iki kere daha aramış, hatta bir seferinde Damla'nın anlamsız seslerini bile dinlemişti. Keyifli bir bebekti. Kimseyi yabancılamamış olması da çok iyiydi. Kapı kapı geziyor olmak rahatsız etmemişti o küçük bedeni. Hatta Ahmet, havanın sıcak olmasına rağmen, camları bile açmadığını, hasta olmaması için çok dikkat ettiğini söylemişti. ‘Bu çocuk çok akıllı ve efendi, Sema ile mutlu olacaklardır’, diye düşündü Başak.

 Eve geldiğinde, Ahmet'ten teslim aldı emaneti. Teyzesini tanımış ya da annesine benzettiği için gülücükler vermeye başlamıştı, ufaklık. Dairesine girdiğinde, bebek arabasının yetersiz olduğunu anladı. 'Bu iş böyle olmayacak, bir beşiğe ihtiyacım var' derken, salonda olan sehpa niyetine kullandığı sandığı fark etti. İçindeki, dergileri ve ıvır zıvırları boşalttı. Kapağının açık durması için bir şeyler düşünürken, hiçbir şeyi riske atamayacağını anlayıp, alet çantasını aldı. 


Menteşelerinden söktü kapağı. Damla, kollarını bacaklarını sallayarak manasız sesler çıkartmaya devam ederken, Başak, önce sandığın içini sildi. Sonra Beyaz bir çarşafı sandığın duvarlarını da kaplayacak şekilde yaydı. Kışın kullandığı yorganını çıkartıp, sandığın altına yaydı.... Damla'nın kendi yastığı ve battaniyesi olduğu için başka bir şeye ihtiyaç yoktu... Evet, biraz ufaktı ama, bebek arabasında, bağlı olmasından iyiydi. Sandığı, yatak odasına taşıdı... İşi bittiğinde oldukça yorgun olduğunu fark etti. Bu arada, Damla’nın akşam yemeği saati çoktan gelmişti. Bir önceki gecenin tekrarı yaşanırken, her geçen an elinin işe biraz daha alıştığını fark etmek, kendine olan güveni arttırıyordu. 

Damla, muhallebisini yemek istemiyor, huysuzlanıyordu. Türlü şaklabanlıklarla zorla birkaç kaşık yedirmiş, fazla zorlamak istememişti. Gece, yine üç kere uyanmış, bu sefer uyutmakta da güçlük çekmişti. Sabah, bakma sırası alt kattaki kızlardaydı. Aslı ile Şelale sabah daha saat yedi buçuk olmadan kapıyı çalmış, Damla’yı kucaklamış götürmüştü. İkisi de çok aklı başında ve terbiyeliydi. İlk taşındıkları zaman, özellikle travestiler yüzünden epey zorlanmış, zamanla alışmışlardı. 

Damla, gidince, rahatça duşa girdi, Başak. Duştan sonra, kotunun üstüne, sırtı yüzücü mayoları gibi oyuntulu atletlerinden birini geçirmiş, dudaklarına parlatıcı, kızıl kirpiklerine siyah rimel sürmüştü. Hazırlanması saçını kurutmak için harcadığı yarım saat ve giyinmek için harcadığı beş dakika, toplam otuz beş dakika sürmüştü. Bazen, uzun saçlarını kestirmeyi düşünüyor, sonra vazgeçiyordu. Kısa hali daha da beterdi. Kabarmalarını engellemek için denemediği yol kalmıyordu. Şimdi en azından toplayabiliyordu. Uzun kıvırcık ama yumuşacıktı saçları… Hazırlıkları bittiğinde kaskı ve montunu alıp evden fırlamıştı. En alt kata geldiğinde, Sevda ile Ferda’nın sesleri geliyor mu diye kapılarına kulak dayamış, uyanık olduklarını anlayınca kapılarını çalmıştı. 

Dostlar ApartmanıWhere stories live. Discover now