Dostlar Apartmanı Bölüm 3

12.8K 825 21
                                    

Kızlar sevinçle kucakladılar, Damla’yı. Henüz tam çevresinin ayrımını yapamadığı için sorun çıkartmayacağını umuyorlardı. Yine de, tedbir olarak evdeki yedek anahtarı kızlara bırakmış, gerek duyarlarsa eve girip tanıdığı çevreyi görmesini sağlamalarını tembihlemişti. Sema, kucağında Damla ile içeriye girmiş, Füsun ile Başak kapıda kalmıştı. 

"Füsun, başınız sıkışırsa arayın, beni. Gerçi ben sizden fazla ne biliyorum ki? Siz en iyisi, bizim tazelere danışın. Çocuk yapmamışlar ama bilirler." 

Başak, aklı evde kalarak yola çıktı. İşlere daldığında, yeğeni aklına gelmemiş, öğlene kadar kafasını kaldırmadan, elindeki işlerden birinin grafikleri ile uğraşmıştı. 

Yemeğe çıkan arkadaşları kapısını çaldığında öğlen olduğunu anlamış ve   Damla'yı hiç aramadığını fark etmişti. Üç daireyi aramış ve nihayet Ahmet'lerde bulmuştu, yeğenini. 

"Ahmet, nasıl bir sorun var mı? Rahat mısınız, dünya güzelimle?"

"Sema duymasın, ben bu güzelliğe aşık oldum. Evlenelim hemen bebek isteyeceğim."

"Tabii tabii Sema da öyle diyordur eminim. Bak bakalım bir süre daha da, hala aynı fikirde olacak mısın?"

"Sonrasını bilemem, şu an keyfimiz pek yerinde. Yoğurdunu yedirdim. Sebze çorbasını da kızlar hazırlamış getirmiş, saati geldiğinde ben yedireceğim. Akşama benden alırsın."

Sabah, kızlara bıraktığı bebeği, saat on buçuk da, Cansev almış, saat on bire kadar sevmiş, Ahmet'e teslim edip uyumaya gitmişti. Ahmet, bebek bu kadar kucakta gezerse, acayip şımarık olacak diye dertleniyordu. Başak, Damla'nın şımaracak olmasından korkmuyordu. Annesi dertlensin o konuda dedi. Sonra, kız kardeşinden hala ses çıkmadığını düşünüp tedirgin oldu. Levent'in bağlı olduğu gazeteyi aramış ve bilgi almaya çalışmıştı. Henüz Levent'ten haber yoktu. Kız kardeşinin, Afganistan'a gittiğini bile bilmiyorlardı. Başak, iyice tedirgin olmaya başlamıştı ki, Burçak aradı.

"Bana kızgın mısın?" 

"Kızım, sen kızını bana bırakacak kadar aklını mı kaçırdın? "

"Hayatım sen ona en az benim kadar iyi bakarsın. Ben, buradaki yetkililerle irtibata geçmeye çalışıyorum. Fırsat buldukça seni arayacağım. "

 "Ne zaman döneceksin?"

 "Levent'i ne zaman bulursam. Kocamı almadan asla dönmem."

 "Oralar çok tehlikeli, kendini nasıl koruyacaksın?"

 "Afgan kadınları gibi giyindim. Gözüm bile gözükmüyor. Ancak konsoloslukta rahatım. Şimdi de konsolosluktayım zaten. Seni habersiz bırakmamak için, buradan birisine e-posta adresini verdim. Yurt dışı görüşmeleri her yerden mümkün değil. Sana haber ulaştırma işini buradaki görevli Burak Bey, yapacak. Sen de, bir şey sorman gerekirse, ona yazarsın, O bana ulaşır."

 "Çok dikkat et kendine. Aklım sende kalmasın. Hadi çabuk bul kocanı"

 Telefonu kapattığında Başak, hem kız kardeşi hem de kocası için dua etti. Birbirlerini çok sevdiklerini biliyordu ama kardeşinin gözünü karartıp kocasının peşinden tehlikeli bölgeye gidecek kadar aşık olması tuhaf geliyordu. Kendisi hiç aşık olmamıştı. Nasıl bir duygu seli olduğunu bilemiyor ve algılayamıyordu. Evle ve kardeşiyle yaptığı konuşmalardan sonra aklına yemek yemediği geldi. Herkes yemeğe çıkmış, ofiste bir tek o kalmıştı. Arkadaşlarının devamlı gittiği lokantaya gitti. Yeri ayrılmıştı. Hazır ev yemeklerinden sipariş etmiş, ayrılan sandalyesine geçmişti. Masa, işle ilgili bir muhabbete dalmış, Başak'a neden geciktiğine dair soru soran olmamıştı. Başak da, anlatacak durumda değildi zaten. Uykusuz geçen gecenin emareleri gözükmeye başlamıştı. Konuşmak, yemek yemek istemiyor, evine gidip uyumak istiyordu.

Dostlar ApartmanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin