6. Bölüm: Dağınık.

Start from the beginning
                                    

"Tamam." diyerek marketin önünde arabayı durdurdu Alaz.

Teşekkür ederek indim ve hızlı adımlarla markete girdim.

__

Neredeyse yarım saat süren alışverişimin ardından marketten çıktığımda Alaz bana ters bakışlar atarak yanıma geldi ve elimdeki poşetleri almaya yeltendi.

"Gerek yok. Ben taşırım." dediğimde gözlerini devirdi.

"Sen bilirsin."

"Arabanın kapısını açar mısın, elim dolu?!" dediğimde bana döndü.

"Sen arabaya isteksiz binmiştin. İndin, Asrın'a da bir şey söylemem. Kendin gidebilirsin." dediğinde sesindeki alayı fark etmemek için aptal olmak lâzımdı.

Sana boyun eğeceğimi sanıyorsun, değil mi?

Bozuntuya vermeden gözlerimi etrafta dolaştırarak yanıtladım onu.

"Tamam."

Eve 15 dakika kadarlık bir yol vardı ve elimdeki poşetlerle şimdiden yorulmuştum. Eve kadar tek başıma taşıyabileceğimi sanmıyordum.

Gözüme kestirdiğim ilk taksiyi durdurup elimdeki poşetleri arka koltuğa yerleştirdim. Binmeden önce son bir kez bana meraklı bir ifadeyle bakan Alaz'a döndüm. Belli etmemeye çalışsa da sinirlendiğini görebiliyordum.  Ona sahte bir gülümseme sunup taksiye bindim ve adresi vererek arkama yaslandım.

Evin önüne geldiğimize parayı ödeyip indim, daha sonra poşetleri alarak eve doğru yürümeye başladım. Anahtarı almak için poşetlerden bazılarını yere bıraktım. Çantanın içinde anahtar aradığım sırada izlendiğimi hissedince arkamı döndüm. Alaz arabasına yaslanmış kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. İçimde uyanan ve Demir'in bana alıştırdığı dil çıkarma isteğini bastırıp önüme döndüm.

Anahtarı aldığım gibi kapıyı açtım ve poşetleri alarak içeri girdim. Önce tüm poşetleri mutfak tezgahının üzerine bıraktım. Daha sonra odaya geçip üzerimi ve kolumdaki sargıyı değiştirdim. Lavaboya girip ellerimi de yıkadıktan sonra mutfağa döndüm ve aldıklarımı poşetlerinden çıkarıp yerleştirmeye başladım. Yemek yapmak için hazır olduğumda Demir'e gelemeyeceğimi haber vermemiş olduğumu hatırladığım için ilk önce onu aradım.

"Alo Arden? Nerede kaldın?"

"Demir'im özür dilerim. Ben gelemiyorum."

"Önemli değil ama neden? Bir sorun yok, değil mi?"

"Hayır hayır. Sorun yok da ben senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Tabii."

"Ben bugün eve gidemeyeceğim. Anneme sizde kalacağımı söyleyeceğim, tamam mı?"

"Tamam Arden ama sen neredesin? Nerede kalacaksın gece?"

"Onu sorma lütfen."

"Eskiden böyle bir şey gerektiğinde nereye gittiğini söylerdin, öyle idare ederdim. Şimdi niye söylemediğini anlamıyorum."

"Demir lütfen.." dediğimde ofladığını duydum.

"Tamam peki. Ama bu konu burada kapanmadı. Konuşacağız geldiğinde."

"Tamam tamam." diye geçiştirdim. "Teşekkür ederim Demir'im."

"Rica ederim ışığım."

Telefonu kapatmamın ardından annemi daha sonra aramayı tercih ederek telefonu sessize alıp kenara bıraktım. Ardından hangi yemekleri yapacağıma karar verdikten sonra işe koyuldum.

ARAFWhere stories live. Discover now