1.1

14.9K 1.2K 1.3K
                                    


"Ya kalksana! " Jia her sabah yaptığı gibi yine başımda kalkmam için bağırıyordu.

"Ya kızım rahat bırak beni canlı ders zaten-" yüzüme değen şeyle suratımı büzüştürüp geri çekildim. Zar zor araladığım gözlerimle Jia'nın eline baktığımda öğürerek ayağa kalktım ve mutfağa koşturdum.

"İnanmıyorum sana be! Getirme o bok kokulu şeyi yanıma! " Sabahın 8'inde çığlık çığlığa konuşarak evde koşuşturuyorduk.

"Hoseok oppaya* söylesem kahrından geberiverir şurada iğrenç insan! " elindeki çorabı tekrardan ağzıma sokmaya çalıştığında bi anda mutfağa annem girmiş ve elindeki terliği nişan alarak Jia'nın kafasına atmıştı.

(Bilmeyenler için korecede oppa sadece sevgili anlamında değil kızların kendinden büyük kişilere hitap etmesi adına da kullanılıyor.)

Ben Jia'ya gülerken diğer terliğini çoktan eline alıp bana da fırlatmıştı. İkimiz de kafamızı tutarak yere eğildik ve inildemeye başladık.

"Ulan boyumun iki katı kadar boyunuz var ama hala çocuk gibisiniz! Defolun derse girin sinirimi bozmayın benim uykumu böldünüz zaten... "Annem sinirli sesiyle içeri doğru söylene söylene gittiğinde Jia'nın kafasına bir de ben vurmuştum.

" Çıkar o illet şeyi evden yere kusucam şimdi ööööğğğ-" ağzımı kapatıp öğürmeye başladığımda Jia tiksinir sesiyle cırlayarak mutfaktan çıkmıştı.

Bundan 5 ay önce Hoseok ve Jimin iddiaya girmişti ve 4 ay boyunca ilk kim çorabını çıkarırsa diğeri ona Air Jordan alacaktı. Tabii Jimin gizli gizli çorabını değiştirmiş ama Hoseok sözünden çıkmamıştı. Gerizekalı nereye gitse leş gibi koku yayıldığı için son 1 ay evden dışarı bile çıkmamıştı. En sonunda da annesi zorla çorabını çıkarınca Jimin'e ağlaya ağlaya Air Jordan almıştı. Tabii hala Jimin'in hile yaptığını bilmiyordu çünkü kimse ikinci bir çorap iddiasını daha kaldıramazdı.

Telefondan derse girip sıcacık yatağıma geçtim ve kimin dersi olduğuna bile bakmadan kedi gibi kıvrılıp gözlerimi yumdum.

En fazla 10 dakika sonra yüksek sesle adımın seslenmesiyle irkilerek uyandım. Rüyamda da tam Bay Jungcook'a-

"TAEHYUNG! " gözlerimi kocaman açarak Bay Jungcook'un sesinin geldiği yere, telefonuma baktım. Birkaç saniye ne olduğunu kavrayasam da hızla telefonu elime aldım ve mikrofonu açtım.

"BURADAYIM HOCAM! " ben de aynı ses tonuyla cevap verdiğimde bir süre sessizlik olmuş ardından Bay Jungcook boğazını temizleyerek devam etmişti. Yanaklarımın ısındığını hissederken gergince dudağımı dişledim.

"Soruyu okur musun?" gülmemek için kendini sıktığı belli olan sesiyle konuştuğunda bunun kabus olduğunu düşünmekten başka hiçbir şey yapamadım.

Gözlerimi zorlanarak telefona diktim ve küçücük yazıyı okumaya başladım.

" Ayşe elindeki lastiği siktiğine göre-" dediğim şeyin farkına varıp bir anda iki elimle ağzımı kapatıp deli gibi öksürmeye başlasam da Bay Jungcook mikrofonunu açık bıraktığını unutmuş olacak ki gür bir kahkaha patlattı.

"Sıktığına göre-" diye düzeltmeye çalışsam da Jungcook kahkaha atmaya devam ediyordu. Sinirden saçımın başımı yolacaktım yemin ederim.

"Evet N-Namjoon devam etsin" daha büyük bir kahkaha patlatmadan önce bunları söyleyip tahminimce altına sıçana kadar gülmüştü.

Kendime not: asla derste uyuma

-

Fanı Olduğumuz Grup Taekook, Bizansımız Jungcook

Zoom - TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin