2.Bölüm "Geçmiş"

97 29 100
                                    

İki katlı bahçeli tatlı evimize geldiğimizde beni verandaya oturmuş bir vaziyette bekleyen Kaan'ı gördüm. Kaşlarım çatılırken Sıla'ya nasıl bir bahane uydurabileceğimi düşünüyordum. Zira Kaan'la dost değildik. Kendisi Halil abinin arkadaşıydı. Tıpkı Halil abi gibi mühendisti. Ama onunla ortak bir sırra sahiptik. Kirli bir sır.

Sıla motosikletten inip başındaki kaskı çıkardığında kaskımın camını yüzümden kaldırdım ve Sıla'ya döndüm. "Benim biraz işim var. Aslıhan teyzeye söyle hemen geleceğim." Aslında işimin ne kadar süreceğini bilmiyordum. Kaan'ın bana anlatacaklarına bağlıydı her şey. Sıla yüzünü buruşturdu. "Annem seni çok merak ediyor. Ve ona anne demeni istiyor." Son cümlesinde bunu onun da istediğini belirten bir ton vardı.

"Söz veriyorum çabucak geleceğim. Küçük bir iş. Hem sana daha Aylak'ın benden ne istediğini anlatacağım." Başını salladı. Ve içeriye girdi. Bu esnada Kaan sokağın ilerisine yürümüş Sıla'nın dikkatini çekmemeyi başarmıştı.

Yanına motosikletimle ilerledim ve tam önünde durdum. Kumral, ela gözlü bir erkekti. Benden en fazla on santim uzundu. Çok kaslı değildi ancak çelimsiz bir erkekte değildi. Gözlerini motosikletimin üzerinde gezdirdi. "Size eski modelleri veriyorlar ruhunuz duymuyor." Gözlerimi devirdim. "Buraya bunu söylemek için gelmedin herhalde. Ne oldu? Kenan Baba ne istiyor?" Sesimdeki alayı duymazdan geldi.

"Bana bir şey söylemedi. Seninle özel görüşecekmiş." Sıla'dan kalan kaskı başına geçirdi ve arkama geçti. "Beni de mekana bırakıverirsin." Emrivakisini umursamadım ve gazladım. Belimi sıkıca kavrayan ellerinden korktuğunu anlamıştım. Demek ki neymiş eski model deyip geçmemek lazımmış.

On beş dakikalık yolculuğumuzu şehrin meydanında yer alan bir pastanenin önünde sonlandırdık. Özlem Pastanesi. Adı gibi basit görünüşlü bir dükkandı. Vitrininden içeriye baktığınızda sadece pastalar, kekler ve kuru pastalar gözüküyordu. İçeriye girmeden evvel meydanın ortasında etrafına seslenen bir grup dikkatimi çekti. Grup inandıkları dini etraflarına yaymaya çalışıyordu.

Duvarlardan evvel daha doğrusu virüsten evvel, birçok din varmış. Kutsal kitaplar gönderilmiş. Ama bunlar günümüze ulaşmamıştı. Eskiden kalan bilgilerle ibadet eden insanlar vardı elbette. Bunların yanı sıra sistemin dua edilmesi gereken bir din olarak görenler de türemişti. Sistemi insanlar değil tanrılar göndermişti. Çünkü bu kadar mükemmel bir yönetim şeklini insanlar düşünemezdi. Bu, kurucuların zihninde belirmişti. İnandıkları şey buydu. Ancak ben hiçbir şeye inanmıyordum. İnsanlar bir şekilde var olmuştu. Sonrasında ne olduysa kendilerine etmişlerdi. Hiçbir yaratıcının insanlarla muhatap olacağını sanmıyordum. Zira insanoğlu nefret dolu, cimri, açgözlü, şiddette meyilli ve acı çektirmeyi seven yalancılardan oluşuyordu. Vakit harcamaya bile değmezlerdi.

İçeriye girdiğimizde kasadaki adam bize gülümseyerek karşıladı. "Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?" Kaan gülümsedi. "Bize iki tane buzlu dondurmadan verebilir misiniz?" Güvenli kelimeyi duyan adamın yüzü değişti. Boğazını temizledi.

"Sanırım içeride olacaktı. Dilerseniz oradan direkt verebilirim." Başımızı sallayarak peşinden ilerledik. Tezgahın arkasından mutfağa açılan kapıyla birlikte orada çalışan aşçı ve yamakları bize döndü. Adam bizi dondurucuya götürürken hepsi tekrar işlerinin başına döndü. Muhtemelen Kenan Baba kendisi için bir ziyafet hazırlatmıştı. Biz de yemeğin tuzu biberi olacaktık.

Dondurucudaki dolabın arkasına gizlenmiş merdivenlerden aşağıya indikçe burnuma sigara, alkol ve ter kokusu doldu. Müzik sesleri yerin altına yaklaştıkça artıyordu. Nihayetinde görüş alanımıza dans eden yarı çıplak insanlar doldu. DJ kabininde müziği yeniden yaratıyormuş gibi davranan bir kadın ve ona bakan erkekler vardı. Ortamı yüzümü buruşturarak inceledim. Kenan, dans pistini rahatlıkla görebileceği locasında keyif çatıyordu. Kaan belime elini koyarak beni kalabalığın arasından hızlıca geçirdi. Locaya hızlıca çıkarken etraftaki korumaların sayısı dikkatimi çekti. Her köşede siyah takım elbisesini giymiş ceketinin üstünden silahının belirgin olmasını çokta umursamayan tipler bulunuyordu. Kenan'ın etrafı ise arkadaşıymış gibi görünüp koruma olduğunu fit vücutlarından anladığım kadın ve erkekler çevriliydi.

Duvarlar - TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin