6, Little Prince & Roza

34 4 7
                                    

Kimdiniz, çıkarmadım? Tanışıyor muyuz?? O kadar sıkıldım ki yeni bölüm yazdım 🤪


Gün Asteroid B-612 için aymıştı. Küçük Prens her sabah yaptığı rutinlerini yapmak üzere yerinden doğrulurken bir şeyi fark etti: Artık gezegende tek başına değildi. Gül'ü vardı, Roza'sı.

Bu gerçekle hızlıca ayılırken gözleriyle güzel çiçeği aradı. İşte tam oradaydı, tüm ihtişamıyla var oluyordu. Tek yaptığı uyumaktı lakin yine de göz kamaştırıcıydı. Küçük Prens onu saf bir merakla incelemeye başladı. Hayatında ilk defa bu kadar güzel bir canlıyla karşılaşıyordu, merakı çok normaldi.

Yavaşça, sanki onu uyandırıp ürkütmek istemezmiş gibi ayaklandı. Yavaş yavaş fanusun olduğu yere doğru ilerlemeye başladı. İlk çiçek açtığı günkü gibi güneşi arkasına almıştı. Küçük Prens bu manzara karşısında büyülenmiş gibi takılı kalmıştı o anda. Zaman kavramı o an işlemiyor, akrep ve yelkovan nefeslerini tutmuş sanki bu anı bozmamak uğruna hareket etmiyorlardı artık onun için. Kendi küçük evreninde sadece o ve karşısındaki bu sanat eseri vardı.

Küçük Prens için saniyeler gibi hızlıca geçen dakikalardan sonra, güneş tepeye doğru yol almaya başlarken Roza uyandı. Uyanır uyanmaz onu koca ceylan gözlerini kırpmadan izleyen bir genç beklemediği için başta şaşırdı ama bu ilgili bakışlar oldukça hoşuna gitmiş olacak ki bakışlarıyla gence karşılık verdi.

Bir süre genci inceledikten sonra Roza'nın gözü gezegene kaymıştı.  Ocak amacını gören volkanın üstünde yemek maiyetinde bir şey yoktu. Sönük volkanların etrafını toz kaplamış, yeni çıkmaya başlayan baobap filizleri sökülmemişti. Ayrıca köklerinde hissettiği kuru toprağa bakılırsa kimse de onu sulamamıştı. 

Küçük Prens' in de yeni uyandığını ya da henüz günlük işlerine girişmediğini anladı. Ama neden? Neden işlerini yapmak yerine pür dikkat kendisini izliyordu ki? Üstelik fanusunu bile kaldırmamıştı henüz.

Fark ettiği şeylerle bir an Roza'nın bakışları telaş ve biraz da gerginliğe bürünmüştü. 'Yoksa bende bir sorun mu var, yaprağım mı buruşmuş, tırtıllar dalımı mı kemirmiş, dikenlerim mi eksilmiş?' gibi kötü düşüncelere kaptırdı kendini ; Küçük Prens'in onun güzelliğine dalıp gittiğini bilmeden.

Küçük Prens ise onun nasıl yeni uyanmış ve şaşkın halinin bu kadar güzel olabileceği hakkında düşünüyordu hala. Öyle derin düşüncelerdeydi ki, Roza'nın telaşlı bakışlarını fark etmesi epey vaktini almıştı. Fark ettiğinde ise anında Roza'daki telaş Küçük Prens'e de sıçradı zira o da 'Acaba onu rahatsız mı ettim, ona kötü baktığımı mı sandı?' gibi düşüncelerle gerilmişti. 

Ortam her iki taraf için de garip olmaya başlayınca Küçük Prens toparlanıp boğazını temizledi. 

"Günaydın, Roza. İyi uyuyabildin mi?" dedi stabil tutmaya çalıştığı sesiyle. Ortamı daha fazla germek istemezdi.

"Evet, dedi Küçük Prens'in gülümsediğini görünce. " Dün akşam kapadığın fanus sayesinde hiç üşümedim. Teşekkür ederim." diye ekledi. Kibirli ve güzelliğinin getirisiyle egoluydu, kalpsiz değil. 

"Bunu duyduğuma sevindim." dedi Küçük Prens ön dişlerini ortaya çıkaran gülümsemesiyle. 

"Ah, şey... Bir şey soracaktım, acaba bir sorun mu vardı? O kadar dikkatli bakınca bir eksiklik mi var düşünmeden edemedim."

Küçük Prens utançtan kızarmaya başlamıştı. İçinden güzel çiçeğin böyle düşünmesini sağladığı için kendine kızıyordu. 

" Y-yok düşüncelere dalmışım birdenbire. Rahatsız ettiysem gerçekten çok üzgünüm amacım asla bu değildi." dedi hızlı hızlı. Gerçekten çiçek ona kızsa yeriydi ona göre.

"Rahatsız olmadım ama endişelendim." diye dürüstçe belirttiğinde genci şaşırttı. Ama Küçük Prens şaşkınlığını hemen atlatıp geniş ve güzel gülümsemesini geri takındı. 

Ortamın tekrar sessizleştiğini fark eden gül hafifçe boğazını temizledikten sonra "Artık beni sulayabilirsin." dedi sakince.

Küçük Prens biraz bozulmuştu çünkü aralarındaki bu huzurlu sessizlik ömrünün sonuna kadar sürse gıkını dahi çıkarmazdı lakin duygularını çiçeğe belli etmedi. 

"Tabii, hemen getiriyorum." dedikten sonra hızlı hareketlerle süzgece su doldurup çiçeğin yanına geri gitti.

Çiçeğin fanusunu bile kaldırmadığını fark edince yavaş yavaş genç prensin zihninde taşlar yerine oturmaya başladı. Kalktığından beri hiçbir işine elini sürmemiş sadece Roza'yı izlemeye koyulmuştu. Bu farkındalıkla hafiften utanmaya başladı tekrardan. Normalde kalkar kalkmaz kolları sıvayıp başladığı işleri uzun zaman sonra, hatta ilk defa bu kadar aksamıştı. Sebebi ise bu güzel güldü.

Güzel çiçeği suladıktan sonra fanusu ve süzgeci alıp bir kenara koydu. Eline süpürgesini alıp sönük volkanlardan başlayarak etrafı süpürmeye başladı. O sırada da aktif olan volkanın üstünde muhtemel kahvaltısı pişiyordu. Bu sefer saf merakla izleme sırası Roza'ya  geçmişti zira onun pek öyle günlük işleri yoktu. Buruşmasından korktuğu için arada yapraklarını yoklar, kaplan pençelerinden güçlü dikenlerine gözü gibi bakardı. 

Küçük Prens'i izlerken onun belli belirsiz bir şeyler mırıldandığını fark edince daha da bir dikkat kesildi Roza. Ne söylediğini bilmiyordu ama sakin ve rahatlatıcı olduğu belliydi. Öyle ki Roza'ya hiç görmediği memleketini bile anımsattı. 

Sahi, nereliydi bu güzel çiçek? Gezegeninin ismi neydi, oradakiler de onun gibi miydi, bir annesi ve babası var mıydı, varsa isimleri neydi? 

Aniden isminin söylenmesiyle irkildi. "Dalıp gittin, sana sesleniyordum." dediğini duydu Küçük Prens'in.

Kendine gelmeye başlarken birden "Beni gezegenime götürür müsün,  orayı bulabilir misin?" diye sordu.

Küçük Prens şaşırdı ama bu güzel güle, gül'üne hayır demesi ne mümkün?

"Tabii, dedi bütün içtenliğiyle "Seve seve."

"

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.




Selam burası bölüm sonu mu? Gerçekten bu kısma yazmayı pek sevmiyorum ama bir açıklama borçluyum :")

öncelikle bölüm arasını bu kadar uzattığım için özür dilerim özellikle bu kadar uzatmayacağım dedikten sonra ( lkjhgfdsadfgthyjukı) ama bu bölümü yazmak daha doğrusu yazmaya başlamak işkence gibiydi çünkü bundan önceki 5 bölümde ufak değişiklikler dışında tamamen kitaba bağlıydım ama bu bölümü kendim 0 planla yazdım (🥳) yani yaşanan her şey son 1 - 1,5 saatte aklıma geldi. 

tamam burası iyi (?) kısım. Asıl sorun şu ki bundan sonraki bölümler nerdeyse kitaptan tamamen farklı genellikle çizgi diziyle orantılı gidecek ama tabii ki yine değişiklikler olacak.

yani demem o ki bu kitaba bi daha ne zaman yeni bölüm gelir bilmiyorum lkjhgfdxdfghj ama umudu kesmeyin çünkü bu kurguya her şeyiyle bayılıyorum.

ıy çok uzun oldu malesf

Le Petit Prince ≮ TaekookOnde histórias criam vida. Descubra agora