Hehehe. Size yb yazmayıp diğer bölümleri düzenleyeceğimi söylemiştim ama çok üşendim ve vazgeçtim. Ne olacak ki zaten? Hoşgeldiniz ve hoşbuldum. Sıra hikayede. Ne yazdığımı sorgulamayın.
~flashback~
Sana yardım ederim ama bir şartla...
~flashback end~
Harry sarı itin kendisine söylediği şeyleri düşünüyordu. Hala Draco'nun şartının ne olduğunu bilmiyordu. Ve bu gece Draco onu yanına çağırıyordu. Draco kendi baykuşuyla Harry'e bir mektup göndermişti.
Bu akşam herkes yattıktan sonra gizlice Kara Göl'ün oraya gel. Şartımı gerçekleştireceğiz.
Harry her ne kadar Draco'dan Ginny'e açılmak için yardım almasa da Draco ona nasıl davranması gerektiğini ve nasıl romantik olunacağını öğretmişti. Ve sırf bu yüzden ona yardım etmek istiyordu.
Hızlıca üstüne Pelerin'i geçirip yatakhaneden çıktı. Yavaşça ortak salonda uyuyakalmış birkaç öğrencinin yanından geçti ve gizli geçide ulaştı. Bu geçidi Çapulcu Haritası sayesinde bulmuştu. Sönmeye yüz tutmuş şöminenin içine elini soktu ve gizlenmiş düğmeye bastı. Şöminenin içinde açılan gizli geçide girdi ve arkasından tekrar kapattı.
Dar ve alçak alanda yürümek çok zordu. Hızlıca sürünerek çıkışa doğru ilerledi. Bu çıkış direkt Hogwarst bahçesine açılıyordu. Uzun ve yorucu bir yolun ardından sonunda çıkışa ulaşmıştı. Asasını kaldırıp bunun için yapılmış olan oyuğa koydu ve hafifçe aşağı doğru çekti. Ve sonunda yıldızlarla bezenmiş gökyüzünü gördü.
Orada fazla vakit kaybetmeden hemen Kara Göl'e gitti. Draco orada onu bekliyordu. Pelerin'i çıkardı ve yanına gitti.
D: Gelmişsin.
H: Evet. Ee şartın neydi?
D: Dur önce görünmemek için bir şeyler yapalım.
Draco etrafa görünmemek için bir büyü yaptı. Harry'de Muffliato yaparak seslerinin duyulmasını engelledi. Daha sonra Kara Göl'ün önünde oturup manzarayı izlediler. Manzara büyüleyiciydi ama bir sorun vardı. Draco konuşmuyordu.
H: Draco ne zaman konuşacaksın?
D: Önce senden bir söz almalıyım.
H: Neyin sözü?
D: Gülmek, dalga geçmek veya başka birine anlatmak yok.
H: Söz veriyorum. Kim bu kız?
D: N-ne kızı? Kız olduğunu söylemedim.
H: Gay misin?
D: Ha-hayır.
H: Bu sözü verdirmenin tek amacı ya birisinden hoşlanıyor olmandır ya da ona aşık olmandır.
D: Evet. Bu bir kızla alakalı.
H: Dur tahmin edeyim. Hermione mi?
D: Sen- ne? Ağh. Sen nasıl bildin?
H: Bunu fark etmeyen tek kişi Herm ve o da böyle şeylere yabancı diye.
D: Bana onun hakkında bir şeyler anlat. Ne sever, ne sevmez? Ya da ne bileyim böyle şeyler işte.
H: Gidip kendin öğrensen daha iyi olmaz mı?
D: Nasıl?
H: İkiniz de ineksiniz. Onu kütüphanede görünce git ve yanına otur. Sonra sohbet edin ve tanışın.
D: Bu kadar kolay mı yani?
H: Draco, biliyorum Hermione'nin seni uzaklaştırmasından korkuyorsun. Ama bir düşün. Bizim şu an konuşmamız onun sayesinde.
D: Ama ya geçmişte ona yaptıklarım?
H: Gidip herşey için özür dile ve yeni bir sayfa aç.
D: Bu kadar kolay mı yani?
H: Tabii ki de değil. Önüne illaki engeller çıkacak ama sonuna kadar dayanırsan bu iş olur. Hermione geçmişe bir perde çekip yeniden başlamaya çalışıyor. Önce herkesi arkadaş olmaya teşvik etti. Daha sonra ise herşey kendiliğinden düzeldi. O bunun için çabaladı ve bak aylardır arkadaşız.
D: Yani onun için çabalarsam bu çabamı görüp beni sever mi?
H: Sevme kısmını bilmiyorum ama herkesten önce çabanı o görecektir. Şimdi bir plan yap.
D: Nasıl bir plan?
H: Draco, ben romantik şeylerden hiç anlamam. Bunu çok iyi biliyorsun. Size sadece ortam hazırlayabilirim. Biraz düşün.
~küçük bir düşünme molasından sonra~
H: Bir şeyler buldun mu?
D: Evet. Ama bir yerde ne yapacağımı bilmiyorum. Onu Hogsmade'e birlikte gitmek için cağıracağım ama ya kabul etmezse?
H: O zaman kabul etmesi için önden bütün olumsuz şeyleri temizle.
D: Pekala. Önce ondan özür dilerim. Daha sonra biraz konuşuruz ve ona Hogsmade'e benimle gidip gitmeyeceğini sorarım. Kabul ederse, orada bildiğim çok güzel ve romantik bir yer var, oraya götürürüm.
H: İyi fikir. Artık gidip yatalım yoksa sabah McGonnagal bizi bir saate ya da yatağa çevirecek.
D: Tamam. Görüşürüz.
H: Görüşürüz.
Her ikisi de kendi binalarına gittiler ve iyi bir uyku çektiler. Sonraki gün Draco sayesinde Theo ve diğerleri Harry'den saklanmayı bıraktılar.
Bundan sonrası Hermione'nin bakışından
Hermione, akşam yasak saati gelmeden hemen üstünü değiştirdi ve Theo ile kararlaştırdıkları yere gitti. Biraz bekledikten sonra Theo da geldi ve hızlıca Hufflepuff Binası'na doğru yola çıktılar. Tabii arkalarında onları izleyen kişiden habersiz.
Meyvelerin olduğu tablonun önüne geldiler ve minik armudu gıdıklayıp açılan geçitten içeri girdiler. Hızlıca ev cinlerinin yanına gittiler. Ev cinleri onların her istediklerini getirirken Hermione Theo'ya süt hazırlamaya başladı.
Theo halinden memnun bir şekilde her getirilen yiyeceği yedi ve Hermione'nin onun için süt hazırlamasını izledi. Hermione her ne kadar yorulsa da ev cinlerine hiçbir şey yaptırmadı ve Theo'ya da onları rahat bırakmasını söyledi.
Dobby Hermione'nin yanından ayrılmadan sürekli olarak maaşı ile aldığı çoraplarla ilgili konuştu. Hermione ve Dobby sütler hazır olana kadar sohbet ettiler.
Herşey bitince Hermione sütleri kutulara koydu(kutuları sihirle yaptı sorgulamayın) ve Theo'ya verdi. Oradan çıktılar ve zindanların orada ayrıldılar.
Hermione hızlıca binasına gitmeye çalışırken karanlıktan bir el hızlıca onu yakaladı ve kendine çekti. Karşısındaki kişi Hermione'ye fırsat vermeden onun gözlerini elleriyle kapattı.
Eveet. Bir şerefsizlik yapıp burada bırakayım dedim. Çünkü neden olmasın. Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Hepinizi çok seviyorum ve beni de seviyorum. Kendinize iyi bakın. Daha sonra görüşmek dileğiyle.
~Deadchi'nin terli ama güzel forması~
