• First Date •

Start from the beginning
                                        

"Yemin ederim ki saçma bir şeydi, aşk değildi bile!" Kararlı ifadenle karşılaşınca derin bir iç çekti. "Söylediklerime güvenmiyor musun Y/N? Seni asla kandırmam, yalan söylemem! Bana güvenmiyor musun?"

"Sana güveniyorum Potter.. ben senin sevgine güvenmiyorum." Çantanın kolunu biraz daha sıkı tutup bakışlarını James'in üzerinde gezdirirken, o bir şeyler düşünüyor gibi görünüyordu. Arkanı dönüp gideceğin sırada koluna yapışan James'le birlikte sinirle derin bir nefes daha aldın.

"A-Az önce söylediklerin.. B-Bu sende beni seviyorsun demek mi oluyor?" James'in takıldığı noktayla sinirle güldün.

"Evet mankafa, bu sen Lily'nin peşinden koşarken bile seni sevdiğim ve şu an söylediğin hiçbir şeye inanmadığım anlamına geliyor. Beni artık rahat bırak.. olmayacak bir şey için çabalıyorsun." Kolunu sertçe James'in elinden kurtarıp, yurduna doğru yürümeye başladın ve akmaya hazırlanan göz yaşlarını elinin tersiyle sildin.

"Bekle!" arkandan seslenmesiyle birkaç saniye duraksasan da arkana dönmeyip, ilerlemeye devam ettin. "Sadece bir randevu!" Yürümeye devam etmenle hızla konuşmaya devam etti. "Eğer hala sana karşı olan aşkıma inanmazsan.. bırakacağım... Yemin ederim, eğer ben yokken daha mutlu olacaksan bırakacağım, sadece bir şans istiyorum.. tek bir şans." Duyduklarınla eş zamanlı olarak dolan gözlerinle arkana dönmeyi cesaret edemedin. James'siz bir hayat kesinlikle düşünmek isteyeceğin son şeydi. "Akşam 8'de.. Okulun bahçesinde buluşalım." Birkaç saniye daha duraksayıp, hiçbir cevap vermeden yurtlara doğru ilerlemeye devam ettin.. Kesinlikle ne yapacağını bilmiyordun.

‧₊˚                      ‧₊˚                      ‧₊˚


"Sen kafayı mı yedin!? Kesinlikle gitmesi gerek!"

"Evet ama saat akşam 8'de değil!"

"Nereye gidebilirler ki?! Karagöl'e gideceklerine eminim."

Sun ve Emily'nin tartışmasına göz devirip kendini sırt üstü yatağına bıraktın. "Sakin olur musunuz? Gitmeyeceğim, bunun için tartışmanıza gerek yok." İki arkadaşın da şok içinde sana dönerken, bakışlarını tavana çevirdin. "Bana öyle bakmayın." Emily hızla yanına uzandı.

"Bu kadar kolay kestirip atamazsın. Bak, sana hak veriyorum ama o olay.. yani, biliyorsun Lily olayı.. seneler önceydi Y/N."

"Bir sene önce." Sun'ın söylediği şeyle Emily ona uyarıcı bakışlar atıp devam etti.

"Sen bana, ben de James'in sana karşı olan aşkına inanıyorum. Yaniiii... bu buluşmaya gidiyorsun." Emily'nin söylediği şeyle tebessüm ettin.

"Sadece senden tek bir şans istedi Y/N, daha sonrasında eğer istemezsen peşini bırakacağını söyledi, değil mi?" Sun'ın konuşmasıyla ona döndün, "Ne kaybedersin ki? Aksine belki de bir James Potter kazanırsın ha?" Gülerek Emily ve senin tam ortanıza yatıp yüzündeki muzip ifadeyle devam eder "Şakalarının sınırı olmayan, susmayı bilmeyen, ultra sinir bozucu, sürekli sevgilimi benden kaçıran, sinir bozucu olduğunu söylemiş miydim? Aptal bir Potter.. Merlin.. Düşündüm de kimse bunu istemez." Şakayla güler.

Sun'ın söylediği şeyle kıkırdadın. "Y/N dışında kimse istemez." Emily imayla konuştuğunda kafanı yan tarafına çevirerek, yanında uzanan Emily'e baktın.

"Gitmem gerektiğini mi düşünüyorsunuz?"

"EVET!" Sun ve Emily aynı anda bağırdığında irkildin.

"İkiniz de onun en yakın arkadaşlarıyla çıkıyorsunuz, böyle düşünmeniz tabii ki de normal." Emily'nin ölümcül bakışlarıyla derin bir nefes verdin. "Pekala, sadece şakaydı."

𝐇𝐨𝐠𝐰𝐚𝐫𝐭𝐬 𝐈𝐦𝐚𝐠𝐢𝐧𝐞𝐬Where stories live. Discover now