Kahvaltı, Tolga'nın bana durmadan göz kırpıp sinsice bakmalarıyla geçmişti. Allah bilir o aklından ne geçiyordu.

Bir buçuk haftadır yaptığım gibi kahve yapmak için mutfaktaydım yine. Her kahvaltıdan veya yemekten sonra Türk kahvesi içilirdi. Tolga yanımda, benim bilgisayarımdan biletlere bakıyordu. İstanbul'a deniz otobüsüyle dönmeyi düşünüyorduk. Yani feribotla.

Tolga biletleri alırken ben de kahveleri halletmiş balkona doğru yürüyordum. Çok geçmeden hemen arkamdan ayak seslerini duydum. "Bana da yapmışsın."

"Yoo kendime yaptım," yüzü düşünce güldüm. "Hani dönünce başlayacaktın işkenceye?"

"Şaka yapıyorum canım. Sana da yaptım."

"Canın yesin seni," bir yanda gülümsüyor bir yandan gözlerimi belertiyordum. Sırıtarak önüme geçip geçmem için kapıyı açtı. Yiğidime bak, centilmenlik yapacağı tutmuştu.

İçimde kesinlikle kıro yatıyordu.

Kahveleri verdikten sonra boş kalan sandalyeye oturdum. Yine ciddi yüz ifadesine bürünmüş dedemle muhabbet ediyordu. "Ne zamana çıkacaksınız?" bakışlarımı anneanneme döndürdüm. "Bilmiyorum, Tolga aldı biletleri."

"Bir saate çıkmamız lazım," anneannem kafasını sallayarak onayladı. "O zaman ben üstümü değiştirip yavaştan hazırlanayım."

Onları balkonda bırakarak odama geçtim. Ağzı yarım açık olan valizden siyah pantolon ve siyah kazak çıkarıp giyindim. Giderken kabanımı giyecektim bu yüzden montumu valize koymuştum.

Hazırlandıktan sonra valizi kapatıp aynanın karşısına geçtim. Masada duran inci küpeleri kulağıma geçirip saçımı elimle düzelttim. Kolumdan hiç çıkarmadığım saati de düzelttikten sonra valizimi ve çantamı sürükleyerek odadan çıktım. Mutfakta duran bilgisayarımı da valizimin üstüne koyup balkona geçtim. Aşırı sadeydim. Sırf siyah giyinmiş ve makyaj yapmamıştım.

Tolga içten bir gülümsemeyle bana döndüğünde sırıttım. "Hadi çıkalım."

"Kız dur, çocuk daha kahvesini bitirmedi," anneannemi Tolga susturdu. "Bitirdim Hatice anneanne, sağ olun."

Hep beraber kapıya kadar gittiğimizde askılıktan kabanımı alıp giydim. "Dikkatli olun, gidince haber verin."

İkisine de sıkıca sarıldım. "Tamam anneannem," Tolga valizimi alırken ben çantamı ve bilgisayarı koluma takmıştım. El sallayarak yanlarından ayrılıp arabamın önüne geldim. Tolga'nın valizi arabama koymasıyla yanımda bitmesi bir oldu. Yanağını yanağıma yasladı. "Arkadan seni takip edeceğim, aradığımda da aç."

"Araba kullanırken telefonla konuşmamaya özen gösteriyorum biliyorsun," omuz silkti. "Yavaş git o zaman," yanağımdan öpüp geri çekildi. "Tamam madem."

Son kez birbirimizi öpüp arabaya bindim. Çantaları yan koltuğa koyduktan sonra ellerimi direksiyona çıkardım. Dünkü olay aklıma gelince yüzümü bir sırıtış kapladı. Ardından kahkahaya dönüştü. Kendi kendime gülerken telefonum çaldı. "Güzelim iyi misin sen? Hala arabayı hareket ettirmedin."

"İ-iyiyim. Kalkacağım şimdi," onaylayarak telefonu kapattı.

Sokaktan çıkmadan önce Elçin'e mesaj attım.

Burçin: Biz geliyoruuz!

Elçin: Tamam. Anneme haber vereyim de Selma teyzeler de bize gelsin.

Burçin: Saçmalama Elçin. O ne öyle dünden razıymış gibi.

Yeşil ışık yanmaya devam ederken, vakit kaybetmeden geçtim. Dikiz aynasından baktığımda Tolga beni takip ediyordu.

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now