Bölüm 15 "Hayat Seçimlerden İbaret.."

Начните с самого начала
                                    

Derinden bir iç geçirerek baktım kızlara. Her biri telefonlarına çekilmişlerdi. Odanın soluna konumlandırılmış aynadan kendini süzen Ayşe, "Hâlâ merak ediyorum neydi o eniştenin gelgitli hâli." demesiyle ellerdeki telefon inmişti bir anda.

Yüzler bana dönerken gözlerim karşımda ayakta dikilen İpek'e yöneldi.

Omuz silkerken, "Abimin duyguları ve atacağı adımları her daim gizlidir, kendi dökülmediği sürece açığa vurmayacak oluşuna şu günlerde Nare de tanık olmuştur." dedi İpek.

Biliyordum bilmesine.. Yavuz açık bir kitap değildi ki.. Onu okumam için yaşamam gerektiğini öğrenmiştim.

O isterse görürdüm. O dilerse bilirdim. Ve yine o isterse hayatıma yön verirdi.

Ben dalından koparılmış, yönünü Yavuz'da bulmuş bir yapraktım.

Hayatımı işgal eden adamın son günlerdeki içine kapanan, düşünceli hâli açılacak gibi de durmuyordu. Bana bir neden vermediği için erteleme işine sıcak bakmamıştım. Beni bahane eden Yavuz'un avuçlarına yüzüğü bırakınca morali bozulmuştu. Öfke saçan gözleri gelince gözlerimin önüne vücuduma tesir eden öfkesi bir kez daha titreme yaşattı inceden.

Sorun her neyse buna hazır olmadığını ve olmadığımı söyleyen adama evet demek için bu odada bekliyordum. Problemin ne olduğunu bilmiyor, Yavuz'a kanımın son damlasına kadar güven pompalayan kalbimle bağlıyken bunun bir delilik olduğunu da biliyordum.

Ağaçtan kopan yaprağın hikayesiydi benimkisi.. Bir kere yerinden edildi mi meçhule giderdi evini ararken.. Rüzgara tüm benliğiyle bağlı, ona güvenirdi. Önündeki engellere çarpsa bile rüzgardan şikayetçi değildi o kuru yaprak.. Rüzgara bağımlı hale gelmiş yaprak yine rüzgar tarafından zarar gören taraftı.

Peki ben zarar görecek tarafta mıydım? Yavuz'a güvendiğim için pişman mı olacaktım?

"Gerizekalı! Başka fotoğraf mı yoktu? Şuna bak tek gözüm kapalı.."

Bir ürperti gelip geçerken düşüncelerimden sıyrıldım Ayşe'nin çığlığıyla. Elindeki telefondan bakışlarını çekerek söylenmeyi kesmeden sağımda oturan Zeliş'in üzerine atılan Ayşe, "ver şunu.." diyerek Zeliş'in telefonunu eline geçirmeye çalışıyordu.

"Lan bi dur!"

"Neden? Tekrar kötü çıktığım fotoğrafımı paylaş diye mi?"

"Bu benim profilim istediğim gibi at koştururum." diyen Zeliş telefonunu arkasında saklarken Ayşe'ye umursamaz bakışlar atmaktan geri durmadı.

"Ne biçim arkadaşsın sen ya!"

"Tamam Ayşe, sakin ol."

Solumda kalan Çiğdem de yerinden kalkmadan ikiliye müdahale ederken arada kalmıştım.

"Ne biçim arkadaş mışım?"

"Gıcık, uyuz, bencil.."

"Benimle geziyor olduğuna göre benden kalır yanın yok, sorun da yok o hâlde."

"Kızlar yeter ama.." dedim, bıkkın ses tonum ikiliye işlemedi.

"Kendinin kötü çıktığı bir kareyi paylaştırmıyorsun ama!"

"Prensip meselesi.." diyen Zeliş ojeli tırnaklarına iki saniye kadar baktı, ardından Ayşe'nin öfkeli yüzüne çıkardı gözlerini.

Komşu KızıМесто, где живут истории. Откройте их для себя