1

25.6K 273 20
                                    

Elimdeki çerçeveyi komidinin üzerine koyup kalktım. Evin sessizliğinde sağır olduğum bir sabaha daha merhaba diyordum. Kaç ay olmuştu sahi? Ne kadar zaman geçmişti? Bahsettigim konuyu biliyorsunuz.

Asyanın babanesinin vefatından önce Amerikaya gittigini orada aşkı bulup geri döndüğünü heyseyi benden iyi biliyorsunuz.

Sonu biliyor musunuz ? Pekala size hikayemi bir sonla anlatacağım.

Benim hikayem Asyanın kanatlanıp ucmasiyla başladı. Adrian kızıl saçlı bir bayanla nişanlı.

Arda bunca yasanandan sonra 5 aydır ortalarda yok. Onu son kez sarhoşken görmüştüm. Üzerime yürüyüp beni duvarla arasına sıkıştırmıştı.
Hayatımı mahfediyorsun Elsa demisti. Ağlamak istedigimi bildiği için ellerini gozlerime götürdü ve kapattı. Sonra boynumu öptü. Kulagima fisildadi.
Bunu bana yapmana izin veremem. Diyip cekip gitmişti.

Okula devam edip o yokken ondan geçmiştim. Hani bir yazar var adı şimdi aklıma gelmiyor. Bir yazısı var tamda suana uygun.

Canı yanardı... "Geçmiş olsun!" derdim.
Yüreği burkulurdu... "Geçmiş olsun!" derdim.
"Ama seni sevmiyorum..." derdi. "Geçmiş olmasın!" derdim.
Niye biliyor musunuz?
Çünkü aşktı benim tek derdim...
Ama her şey gibi bu aşka da geçmiş oldu.
Zaten "Güzellik geçicidir..." demişlerdi ve haklıydılar çünkü benim sevdiğim de bir güzellik yaptı ve bizi geçmiş oldu.
Sonra ne mi oldu?
Sonrasını biliyorsunuz zaten...
Hem o benden geçmiş oldu hem de ben kendimden geçmiş oldum...

Banyodan çıkıp kendimi lanet dolabin önünde buldum. Elsa kizim kendine gel diyip suratima 2 tokat attım.

Baharda okul cok rahat olduğu için uzerime toz pembe bahar çiçekleri olan bir elbise sectim. Ayni tonda bir topukluyla tamamladim.

Asya olsa bunun uzerine hangi cantayi alacağımı soyleyerek beni bu dertten kurtarırdı ancak yaklasik 9 aydir bu isi tek başıma yapıyordum.

Evden kahvaltı yapmadan çıkıyordum. Yiyecek halim bile olmuyordu.

Arabama binip okula geldiğimde yalnızlığımı derin derin kokladım. Asya kokuyordu. Belki biraz Arda. 2sinide kaybetmek bana cok acı veriyor olsada bununla yasamayi öğrenmistik.

Tipki Asyanın dedigi gibi Rüzgara bakmaktan fırsat bulamayacaksın demisti. Oylede olmustu. Kimi zaman..

Ders bitiminde kafeteryada lattemi yudumlayıp etrafa göz atıyordum. Ecrin kasari salına salına masama oturdu. Icine giydiği siyah dantelli tangasini gosterirken siritti.

" Ardayı ariyorsun? Duydun demek geldiğini" dediğinde bisey hissetmeyi bekledim. Ama olmadı. Bunca zaman ben hissiz yaşamıştım. Onu görmeden sesini duymadan. Buda bana o zaman neler hissettirdiğini unutturmustu.

" Ne zaman gelmis?" Dedim umursamazca. Bu tavrima Bozulup kalkti.

" Bende akşam bana kalmaya geldiğinde öğrendim" diyip gitti. Bunada bozulmadim. Bana gelecek degildi ya?

Tekrar derse girip 2 saat oyalandım. Çıkışta doğru Rüzgara gitmek istiyordum ama gidecek cesaretimde yoktu. Ardayı görürsem bu metametimi kaybedecegimden korkuyordum.

Birinci hissim korkuydu.

Eve girip Adrianı aradigimda soguk ses tonuyla karşılaştım.

" Nasil gidiyor" dedim hemen.

" Mine ile mi?" Dedi bu iliskiye izin vermeyen bir tek bendim belkide. Esin ve Akın çoktan kabullenmistiler. Adrian defalarca Amerikays gitmisti. Haftalarca kalip geliyordu. Rüzgâr la arasida iyiydi. Mine ise kızıl saçlarıyla beni itiyordu. Asya gibi doğal değildi. Tamam saclari boyaydi makyaj yapmiyordu ama güzel bulmuyordum. Ne yapabilirim. .

"ASYA NİN kemikleri sızlıyor seni lanet veled" diyip telefonu kapattım. Neden sinirliydim ben?

2.his fırtınası sinirlenmek atarlanmak

Ardayı gormedigim 1 hafta daha geçerken burada olduğunu bildigimden köşe bucak Kaçıyordum.

Taki otoparka girdigimde onun arabasini park ettiğini gördüğüm gune kadar. Hizla arabaya binip eve doğru yop alsamda sarı saçlarını görmüştüm. Hala yumuşak gorunuyorlardi.

Eve girip soğuk bir dus aldim. Uzerime pijamalarimi giyip mutfakta kendime hazır diyet sandviç hazirlarken kapı çaldı. Agzimda bir lokma cigneyip dururken kimin gelecegini düşünmeden açtım.

Gördüğüm hayal değildi. Beyaz ceketinin altında baskili tarz bir tişört vardi. Kot pantolon la harikaydi. Yine mi tvanrım!

" Kime bakmıştın?" Dedim ifadesizce

"Sasirmadin mi?" Dedi beni itip iceri girerken. Elimdeki sandviçı yiyerek koltuga kuruldum ve meyve suyuna uzanıp aldim tezgahtan.

Yudumlarken beni izledigini goz ucuyla gördüm ama aldiris etmedim.

" Bu kadar yiyorsan neden eskisinden fazla zayıflamissin?" Dedi kızgınca.

" Haftada 1 veya 2 kez yiyorum. Bazen hiç. Canım istemiyor" dedim kısaca.

" Seni yemek yemekten alı koyan nedir?" Dedi

Özelime girmişti.

" Neredeydin?" Dedim bende ozele girerek.

" Seni unutuyordum" dedi birden. Dönüp baktığımda guluyordu.

" Benim yaptığım gibi?" Dedim onun o harika piç smilesini bozarken.

" Başarılı oldun mu?" Dedi ukalaca.

" En az senin kadar" Dedigimde yaklaştı ve yanima oturdu.

" O zaman başarısızlık oranı oldukça yüksek" dediğinde anladigina tek sey.

Ben seni unutmadı dı.

" Neden geldin?" Dedim.

" Evini değişmiştin. Bulmam zaman aldı" diye söylendi.

" Arıyor muydun?" Dedim merakla.

" Elsa kafamı karıştırıp beni kafesliyordun" dedi dudaklarima bakarken. " Neredeyse üzerine atlayacaktım. Eğer gitmeseydim masum kalamazdin" dedi elini yanagimda gezdirirken.

" Masum kaldığımı kim söyledi? " dedim ugulduyan kulagima aldirmadan.

" Hissediyorum sadece. " dedi gözlerime bakarken. Cekmiyordu elini yüzümden.

" Seni yanılttıgım için Üzgünüm" diyebildim.

" Sorun değil" diyip kalktı koltuktan. Goz yaşlarimi tutmak icin mutfaga gittim. Oda pesimden gelip dolabı acti. Içinden bir bira alıp iceri geçti.

Ceketini fırlatıp koltuğa uzandı.

" Gitmiyor musun? " dedim şaşkınca.

" Sorun değil Elsa bana yalan söylemeni kaldirabilirim"

Küstah!

KÖLE 3 'ASKIDA'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin