𝕱𝖎𝖗𝖘𝖙 𝕲𝖑𝖆𝖓𝖈𝖊

43 3 0
                                    

Saat 20.00'e yaklaşırken evde yalnızdım. Çünkü yine Beckham'ın son bir aydır olduğu gibi işleri vardı. Galiba artık ilişkimizde çalkantılı bir döneme girmiştik. Ne eskisi gibi sevişebiliyorduk ne de görüşebiliyorduk. Sadece arada sanki birbirimizi yoklamak için görüşüyorduk o kadar.

Hala ne giyeceğime karar verememiştim. Dolabımla resmen bakışıyordum. En son altıma deri bol pantolonumu geçirip üstüme siyah büstiyer onun üstüne de tül siyah bluzumu giymiştim. Baya iddialı bir kombindi ama akşamları Time's Cafe'deki herkes çok iddialıydı. Kombinimin altına biraz sadeleştirmek için siyah beyaz air jordanlarımı giydim. Hava ilkbaharın başlarında olduğumuz için hala soğuktu ama bunu umursamayıp sadece çantamı alıp evden çıktım. Zaten sadece 10 dakikalık bir mesafe yürüyecektim. Kafeye vardığımda hemen sahnenin önündeki masamıza, Olivialar'ın yanına oturdum. Her zamanki gibi en son ben gelmiştim.

Time's Cafe'nin teması koyu bir kafeydi o yüzden tabi ki de müzikte de bu tarz bir tür seçmişlerdi, sahneden anlaşıldığı üzere. Bir andan sohbet ederken bir andan sahneye bakıyordum. Müzik aletleri hazırlandı ve sahnede bir baterist iki gitarist belirdi. Şarkıya giriş yaptılar. Tam solist nerde diye merak ederken sahne de o belirdi. Düz jöleli saçları, kahverengi parlayan gözleri, uzun boyuyla sahne de adeta parlıyordu. Üstünde nerdeyse sonuna kadar açık siyah gömleği ve altında ki siyah pantolonuyla aşırı seksiydi. Normal de gözüm Beckham'dan başkasını görmezken ondan gözümü alamıyordum. Hele sesi aşırı güzeldi onu tüm gün dinleyebilirdim. Onu aşırı merak ettiğim için hemen Chris'e sorular yönlendirdim. Çünkü o kafenin sahibiyle yakındı ve bu gibi şeyleri bilirdi.

Lily: Bu grup kim ya? Baya güzelmiş.

Chris: Ben de beğendim baya ama aslında bunlar grup değilmiş. Hepsi ayrı kafadan kişilermiş sadece burda beraber çalıyorlarmış. Galiba solistin ismi Alex mi ne. Bu kadar biliyorum ben de.

Olivia: O değil de. Hepsi birbirinden yakışıklı. Burdan aralarından biriyle işi pişirmeden ayrılırsam üzülürüm.

Olivia'nın bu lafından sonra bir kızarmıştım neden bilmiyorum. Normalde böyle konulara utanmazdım ama o an adını daha demin öğrendiğim Alex ile bunu yapmasını istemedim o yüzden hemen dahi bir planla onu başkasına yönlendirdim. Çünkü Olivia benim sözlerimden etkilenen bir arkadaşımdı.

Lily: Saçmalama bence en yakışıklısı şu arkadaki baterist. Baksana kasları tişörtünün üstünden belli oluyor ve hele şu ellerine bak mükemmeller.

Olivia: Gerçekten haklısın, o eller bugün benle tanışıcak!

Olivia'nın güzel ve büyük ellere olan aşkını kullanarak onu bateriste çekmeyi başarmıştım.

İkinci şarkıyı söylemeye geçerlerken Alex'e hayranlıkla bakıyordum ki bir an için gözlerimiz birbirine değdi ve hemen gözümü ondan kaçırdım. Has... Ya yanlış anladıysa. Saçmalama Lil, sen sadece sahneyi izliyordun. Hem zaten senin sevgilin var ne bu tavırlar. Sevgilime sadık kalıcaktım, daha da aramızı bozmayacaktım. Saçmalamayı bırakıp onu pardon sahneyi izlemeye devam ettim.

                        Alex Turner

Hiç gidesim olmasa da maalesef para kazanmak için siktiğimin kafesine gidip şarkı söylemek zorundaydım. Aslında şarkı söyleyip gitar çalmayı çok sevsem de bunu tanımadığım insanlarla saçma bir kafede yapmak istemiyordum ama zorunluydum.
Time's Cafe denilen kafeye vardığımda aslında saat tam 20.59 başlama saatine bir dakika kalmıştı ama elimdeki sigara hala bitmemişti o yüzden kapının yanında onu içiyorken içeri bir kız girdi ama acele etmekten beni farketmemişti bile buna niye bu kadar takıldım anlamadım. Kızılımsı turuncu renkli saçları çok hoşuma gitmişti. Gözlerini karanlıktan görememiştim ama renkli olduğu belliydi. Onu bu gece eve atmalıyım diye düşünürken sigaramdan son nefesi çekip içeri geçtim.

Her ne kadar birkaç dakika geç kaldıysam da sahneye soğuk bir tavırla çıkıp şarkıyı söylemeye başladım. Aklımdan nedensizce o kızı çıkaramıyordum. İlk şarkı boyunca masaları göz gezdirdim. Tam ikinci şarkıya geçerken onunla göz göze geldik ama o direk gözünü benden kaçırdı. Utanmıştı galiba. Ben umursamaz bir tavır takınarak ona bakmaya devam ettim. Evet düşündüğüm gibi gözleri mavi renkliydi. Sahneden yansıyan ışık onun gözlerinin ortaya çıkmasını daha da sağlamıştı. Tüm saatler boyunca bir andan gitar çalıp şarkı söylerken bir andan çaktırmadan onu izledim. Bu kesinlikle ne aşk ne sevgi ne hoşlantıydı. Sadece onu güzel bulmuştum ve onu becermek istiyordum. Benim adım Alex'se de bunu yapıcaktım.

Canlı müzik bittiğinde sigara içip kapıda beklemeye başladım bir 15 dakika sonra şansıma tek başına o belirdi. O da beni görmüş olmalı ki yüz ifadesi değişti.
Hemen ona yaklaştım. "Saçlarını beğendim hatta seni de." Direkt konuya girmek her zaman ben de işe yaramıştır.
"Sağ ol."dedi. Sadece nasıl bunu diyebilirdi ki o da bana iltifat etmeliydi.
"Bana gelmek ister misin?"dedim bir anlık gaz ile.
"Sen ne saçmalıyorsun yolda gördüğin her kıza sikişmek için yavşıyor musun? Sapık!"diyip uzaklaştı hızlı adımlarla. Gerçekten de haklıydı normal de böyle yaptığım kızlar direkt beni kabul ederdi. Hatta bir seksten sonra bir daha da isterlerdi ama bu kız yüzüme bile bakmamıştı. Normalde bu gibi yanıtları umursamazdım ama bu içime oturmuştu.

                        Lily Gabriel

Bu kadarını da beklemezdim. Bildiğin tanımadığı kişiyi evine davet etmişti. Aslında fazla kızmamıştım sesinde sıcakkanlı bir ton vardı ama ters karşılık vermiştim sonuçta sevgilim vardı. Sabahtan beri beni hiç arayıp sormayan sevgilim. Onu merak ettiğim için Beckham'ın evinin yolunu tuttum.

Apartmana girdiğimde ayakkabılığın içinde saklı olan anahtarı alıp içeri girdim. Ev leş gibi kokuyordu galiba içmişti. Düşündüğüm gibi Beckham sarhoş bir şekilde içmeye devam ediyordu. Onun yanına geçip hiçbir şey demeden ben de içmeye başladım zaten birkaç bardağa sarhoş olmuştum, bünyem hassastı. Beckham elimden tutup beni yatak odasına yönlendirdi ve boynumdan öpmeye başladı. Bunun nereye gideciğini biliyordum. Uzun zamandır seks yapmıyorduk bu da bunu daha da ateşli kılmıştı. Güzel birkaç saatten sonra uyuyakalmıştık.

                                ***

Bir Tek Sen • Alex TurnerWhere stories live. Discover now