𝕭𝖊𝖌𝖎𝖓𝖓𝖎𝖓𝖌

70 2 0
                                    

Kafamı yastığımdan kaldırıp duvarda asılı olan saate baktığımda saat 13.40'ı gösteriyordu. Olamaz iki saat önce arkadaşlarımla buluşmam lazımdı. Hemen aceleyle kalktım ve hazırlanmaya başladım. Hazırlanmam bittiğinde aynı zamanda evden çıkarken telefonumu elime aldım ve gelen bildirimlere baktım. "2 sohbetten 128 mesaj, 14 cevapsız arama." Tabi ki de aramışlardı ama dün tüm gece dizi izlediğimden geç saate kadar uyuyakalmıştım. Aptal alarmları da kurmayı unutmuşum diye söylendim bir andan kendime. Sohbetlerden ilk olarak arkadaşlarımla olan gruba girdim.

DÖRT SİLAHŞÖR

11.30

Olivia: Bakın saat 12.00'da buluşuyoruz, geç kalanın canı cehenneme hele sen Lil sakın geç kalma.

Chris: Kesin gece sevgilisiyle konuşmaktan geç kalır benden söylemesi.

Jason: tamamdıır, 12de ordayım.

Hemen ardından diğer sohbete girdim.

OLİVİA ❤💋🥰
12.30

Olivia: Nerde kaldın Lil?
Olivia: Lil?
Olivia: Bak kızıyorum.
Olivia: Lily!!!
....
ve bunun gibi bir sürü mesaj. Kesin Lil yerine Lily yazdıysa ayvayı yemiştim. Çünkü her sinirlendiğinde takma ismim yerine normal ismimi kullanırdı. Geçen sefer böyle olduğunda son demiştim ama maalesef öyle değilmiş. Olivia beni geberticek. Hızlı adımlarla buluşacağımız kafeye ilerledim iyi ki 2 sokak ötedeki kafede buluşmak istemişlerdi. 10 dakika içerisinde oraya vardım ama içeri girmeden önce sevgilimi arayacaktım. Uyanınca beni ara demişti ama telaştan unutmuştum. Hemen Beckham'ın numarasını tuşladım.

"Alo. Sevgilim günaydıınn!"

"Günaydın Lil. Napıyorsun?"

"Şimdi bizimkilerle buluşmak için Time's Cafe' ye geldim. Sen gelemiceksin değil mi kesin?"

"Evet, maalesef. Bugün ilgilenmem gereken işler var."

"Hı, iyi tamam. Neyse sana kolay gelsin. Seni seviyorum. Görüşürüüz!"

"Ben de, görüşürüz."

Acaba soğuk mu yaptı diye düşünmeden edemedim. Belki onsuz buraya geldiğim için kızmıştı ama zaten arkadaşlarımdan pek hoşlanmıyordu da. Her neyse bu benim en doğal hakkım, her şeyi onunla yapıcak değilim. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp kafenin içine girdim. Tabi ki de her zaman ki masada oturuyorlardı. Olivia beni farkedicek olucak ki çiçekler açan yüzü birden alevlendi.

"NERDE KALDIN, LİLY???!!" diyen Olivia'ya ve diğerlerine özürlerimi dileyip bir süre ayaklarına kapandıktan sonra bana kıyamayıp beni affettiler. Bir süre böyle sohbet ettik.

Chris: Artık burda canlı müzik ve karaoke de başlıcakmış biliyor musunuz? Belki sen de bir şeyler söylersin Lil bize he ne dersin?

Lily: Of Chris sanki bilmiyorsun utandığımı kalabalıkta şarkı söylerken.

Olivia: Artık bu korkunu yensen mi?

Jason: Lil bu arkadaşlar, asla söyleyemez.

Chris: Yarın akşam varmış canlı müzik bence gelmeliyiz.

Olivia: Olur benim için.

Jason: Üzgünüm ben yokum. Yarın benim kızla işlerim var o anı kaçıramam, maalesef.

Lily: Ben de gelirim zaten bu aralar hep Beckham'ın işleri var.

Chris: Tamam o zaman yarın akşam saat 21.00'da Time's Cafe'deyiz.

Saatlerce oturup sohbet ettikten sonra saat geç olduğu için eve dönmüştüm. Eve döndüğümde yatağımda uyuya kalmış Beckham ile karşılaştım. Ona verdiğim yedek anahtarı kullanıp girmiş olmalıydı. Onu rahatsız etmemeye çalışarak yanına uzandığımda yorgunluktan uyuyakalmışım...

 Onu rahatsız etmemeye çalışarak yanına uzandığımda yorgunluktan uyuyakalmışım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                                ***
   

Bir Tek Sen • Alex TurnerWhere stories live. Discover now