10) KÜKLER ➿

En başından başla
                                        

"Ne istiyorsun benden?" diye sordu ve daha sonra yan bir şekilde gülümsedi. "Gerçi nasıl cevap vereceksin ki bana," demişti ki kafasının içinde bir ses yankılandı.

"Koruyucusun. Ançmay'ın koruyucusu. Onu korumazsan ölecek. Lanet büyüyor ve büyüdükçe kötülük hükmedecek."

"Hadi be!" dedi ilk tepki olarak. Daha sonra onun söylediklerini algıladı. Kaşlarını kaldırdı ve şaşkınlık dolu hareleriyle baktı.

"Koruyucu? Ançmay da aynı şeyi söylemişti. Lanet ve koruyucu?" dedi hiçbir şey algılayamadığını belli eden sesiyle.

"Koruyucu, kehribarlarında gezen merakı at. Ançmay'ın sana ihtiyacı var. Ormanın her yeri lanetlerle dolu, o lanetleri yok et ve onu koru. Geç kalınmış bir hayat, hayat değil lanettir."

"Onu nasıl koruyacağım?"

"Sevgiyle ve inançla."

Kurt, aynadaki yansımasından bir toz bulutuyla kayboldu. Banyonun lavabosundan destek alan elleri titredi, irisleri korkuyla büyüdü. Kalbi, ritmini bozarak çarpıyordu. Aynadaki yansımasına bakmaktan alıkoydu kendisini ve banyodan çıktı. Odasına gitti ve dolabından kıyafetlerini alarak üzerine giydi. Daha sonra yatağına sırtüstü yattı ve kollarını başının altına koydu. Göz kapaklarını bir perde misali kapattı, kehribarları üzerine.

İmre'nin hayatına adım atmasıyla beraber doğru bildikleri yanlış, yanlış bildikleri doğru olmuştu. İnanmadıkları inançlarıyla bütünleşmişti. Kalbinin ritmi bozulmuş, hayal dünyasını süsleyen her şey gerçekle bütünleşmişti.

Onun sureti belirdi, kapalı olan gözlerinin sunduğu hayal dünyasında. Ama bu sefer farklıydı. Mavi ve beyaz ile harmanlanmış olan elbisesi yırtıklar ve pisliklerle doluydu. Elleri kanla boyanmış, yüzü kesiklerle bezenmişti. Gözleri... O alacalı gözlerinin feri gitmiş, irisleri, tıpkı bedeni gibi titriyordu.

Efken, gördüğü bu görüntüye daha fazla dayanamadı ve sımsıkı kapatmış olduğu göz kapaklarını hızla açtı. Kehribarları beyaza boyanmış tavanla kesiştiğinde göz kapaklarının titrediğini, yüreğine bir ağırlığın çöktüğünü hissetti. Bir hışımla kalktı yataktan. Hızla eline dizüstü bilgisayarını ve not defterini aldı. Komodinin üzerinde bulunan telefonunu aldı ve Necati'yi aradı.

"Komiserim?"

"Necati, sana bir isim vereceğim, bana o kişinin bilgilerini bulman gerekiyor beş dakika içerisinde. Merkez'desin değil mi?" diye sorduğunda Necati, "Evet, Komiserim," dedi hemen.

"Tamamdır. Sima Cenek. Beş dakikan var," dedi ve kapattı telefonu Necati'ye söz hakkı tanımadan.

Efken, dizüstü bilgisayarında interneti açtı ve arama butonuna Dermek Ormanı yazdı. Açılan sayfada haberlerin yazılı olduğu bir makaleye tıkladı. Çıkanlar ile şaşkınlığını gizleyemedi. Bütün haberlerde cesetler, semboller ve kan vardı.

"Bu ne lan!" dedi hırsla ve şaşkınlıkla.

Fotoğrafları gördükçe midesi bulanmıştı. Bir fotoğrafta, bir adamın sağ eli oyulmuş ve içerisine adamın kendi gözleri koyulmuştu. Bir diğer fotoğrafta, genç bir kadının saçları gelişigüzel kesilmiş ve kesilen saçları yine onun bedenine dikilmişti. Bir diğer fotoğrafa geçti daha fazla dayanamayarak. Fotoğrafta bir adamın bedeni ağaca bağlanmış ve adamın bedenine kanla semboller yazılmıştı. Sembolleri incelerken dizüstü bilgisayara doğru eğildi ve görmemesi gereken bir şey gördü. Adamın dudakları dikilmişti.

Efken gördüklerine daha fazla dayanamadı ve hızla banyoya koştu. Tuvalete eğildi ve içerisinde bulunan her şeyi çıkardı. Bir müddet orada öylece durduktan sonra kalktı ve lavaboda elini yüzünü yıkadı. Telefonunun melodisini duyduğunda ellerini ve yüzünü kuruladıktan sonra odasına geçerek telefonu eline aldı ve aramayı cevapladı.

TARDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin