{Kılıçların Onlusu kartının sembolik resmi}
"Sona yaklaştığımızın haberini veriyor bize. Ortalığın karışacağını ve bu kasabanın yerle yeksan olacağını söylüyor. Hırs, intikam ve kinle beslenmiş bir ormanın içerisinde sakladıklarının açığa çıkacağını belirtiyor aslında. Bütün kartlar birleşince..." dedi ve öne doğru eğilerek masaya koydu ellerini. "Vakit tamamlandı. Bu ormanın laneti hepimize sıçrayacak!"
"Ne lanetmiş arkadaş! Alacalı, artık şu ismi açıklasan mı?"
Başını salladı. "Elbette! Yeni kurbanınıza "Merhaba," deyin! Yakın bir tarihte cesediyle karşılaşırsınız, diye düşünüyorum."
Efken, onun bu rahat tavrına öfkelenmişti. Sağ elini masanın üzerine koydu ve vurdu! Odada bulunan herkes bu ani hareketle sıçrarken İmre, ona boş gözlerle baktı.
"Rahat tavırların, ölümden ya da cesetten sanki normal bir şeymiş gibi bahsetmen! Sıkılmadın mı artık!" Ayağa kalktı.
Adımları ona olan öfkesini bağırıyor, kalbinin ritmi ona yaklaştıkça değişiyordu. Sağ kolunu kaldırdı ve onun sol kolunu avucu içerisine aldı. Yüzünü ona yaklaştırdı. Nefesleri birbirine karışıyor, kalpleri aynı anda, aynı ritimle çarpıyordu.
"Sıkılmadın mı artık oyun oynamaktan? Kartlarını açıkmış gibi tutup kapalı hâlde bize sunmaktan?" Eğildi ve sol kulağına, "İkimizde gerçeği biliyoruz Alacalı. İkimizde geçmişi biliyoruz. Kartlarını açmak için neyi bekliyorsun daha?" dedi ve geri çekildi. Hırsla kapıyı açtı ve kapıyı çarparak çıktı odadan. Ardında bir enkaz, ruhu ölmüş bir kadının cesedini bırakarak.
〽️
Efken ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Çıldırmak üzereydi. İmre'nin umursamaz tavırlarından, kapalı olan kartları açık olarak göstermesinden yorulmuştu. Üstelik bunları son olanlardan sonra hâlâ yapıyor olmasına akıl sır erdiremiyordu. Penceresi olmayan, karanlık bir odanın içerisinde yatağın altına korkudan saklanmış küçük bir kız çocuğu gibiydi.
Ellerini yüzüne götürdü ve yüzünü ovuşturdu. Arabasından çıktı ve evine doğru hızlı sayılmayacak adımlarla yürüdü. Kısa bir süre sonra apartmanının önündeydi ve merdivenleri çıkarak evinin olduğu kata geldi. Evinin çelik kapısını açarak ayakkabılarını çıkardı ve hole adım attı. Kapıyı aheste bir hareketle kapattı. Ceketini çıkararak vestiyere astı. Odasına girdi ve kıyafetlerini çıkardı. Banyoya girerek soğuk suyu açtı. Soğuk suyun altında huzur dilendi.
Soğuk su, fıskiyeden akarken gözlerini açtı. Karşısında bulunan duvara baktı. Bir kurt sembolü vardı. Hayır, bir kurt vardı. Şaşkınlıkla bakakaldı. Ellerini yüzüne götürdü ve avuçlarını gözlerine bastırarak ovuşturdu.
"Tövbe!" dedi ve tekrar baktı aynı duvara. Bomboştu.
"Hayal dünyan gelişti resmen Efken! Hepsi o, Alacalı yüzünden!" diye söylendi. Soğuk suyu kapattı ve duşa kabinden çıktı. Havluyu beline sardıktan sonra saçlarını da bir diğer havluyla kuruttu. Aynadaki yansımasına bakmak için aynayı sol elini kaldırarak sildi.
Uzun sayılmayacak bir süre baktı aynaya. Gözlerini çekeceği sırada tam arkasında gördü onu. Kurt, ona bakıyordu. Yutkundu. "Gerçek misin," diye sorduğunda kurdun başını salladığını gördü.
Kalbi anın verdiği heyecanla hızlı hızlı çarpıyor, dudakları kuruduğunun emaresini veriyordu. Ancak şimdi duramazdı. Durursa eğer bir şeyler eksik kalacak ve asla cevabı bulamayacakmış gibi hissediyordu.
YOU ARE READING
TARDU
FantasyBu Kitabın Yaş Sınırı +16 Eski Türkçe'de "Tardu" kelimesi "Armağan-Hediye" anlamlarına gelmektedir. Bu hikaye içerisinde birleşecek olan iki kalp, birbirlerine tardu mu yoksa ivaz mı olacaklar? Geçmişin acı dolu izlerini sevgi silebilir miydi? Bü...
10) KÜKLER ➿
Start from the beginning
