Bu Kitabın Yaş Sınırı +16
Eski Türkçe'de "Tardu" kelimesi "Armağan-Hediye" anlamlarına gelmektedir.
Bu hikaye içerisinde birleşecek olan iki kalp, birbirlerine tardu mu yoksa ivaz mı olacaklar?
Geçmişin acı dolu izlerini sevgi silebilir miydi?
Bü...
"Önce büyük büyük dedemi, yani kendi babasını bir gece yarısı yatağında uyku halindeyken öldürmüş. Kanını akıtmış. Akan kanı ise o kuyuya dökmüş. Hah! Bununla yetinmeyip ormanın toprağına, suyuna, ağaçlarına kendi kanıyla bir lanet efsunu yapmış. Bu lanet..."
Harelerinde olan en büyük gizi serbest bıraktı. Bir damla sağ gözünden aktı ve belirli bir yolu izleyerek ajandanın üzerine damladı.
"Gerçek aşkı bulan bir Ançmay, kalbine sığdırdığı ile hem ruhen hem de bedenen birleşene kadar devam edecekti. Orman, kaosla beslenecek ve kan hiçbir zaman durmayacaktı."
Boğazına bir şeylerin takıldığını hissetti. Onun cümleleri beyninde dolanıyor, yüreğine dokunuyordu. Her halükarda öleceğini düşündü onun. İlk karı göremeden ölecekti. Derin bir nefes aldı. Burnunu çekti ve en iyi bildiği şeyi yaptı; umursamaz davranıp boş bakışlarla baktı ona.
"Her halükarda öleceksin yani Alacalı! Peki, madem öleceksin o zaman yardım et bize de çözelim şu bilmeceyi."
İmre, onun zehrini yüreğine aldı ve tebessüm ederek başını salladı. Amacı da tam olarak buydu; onlara yardım etmek.
"Pekâlâ o zaman, hadi başlayalım!" dedikten sonra kendi bilgilerini sunmaya başladı onlara.
"İlk dört cinayet, kartlarla uyum içinde ancak son iki cinayet öyle değil. Özellikle de beşinci cinayet." Küçümseyici bakışlarını onların üzerinde sabitledi ve umursamaz bir sesle, "Daha doğrusu siz öyle düşünüyorsunuz. Ama öyle değil. Yani..." diye söylediğinde merakla öne atılan Efken, onun sözünü kesti.
"Nasıl, öyle değil?"
"Çok basit Komiser, siz kartları tek tek ele alıyorsunuz. Ancak hiçbir şey tek başına bir şey ifade etmez. Her şey bütün olunca bir anlam ifade eder. Bir insan, tek başına bir işi yapabilir, ancak birçok insan birleşirse pek çok şey yapabilir."
Ayağa kalktı ve tahtaya doğru yürüdü. Eline kırmızı tahta kalemini aldı. Ölen maktûllerin fotoğraflarını yuvarlak içerisine aldı.
"Hepsinin aileleriyle onları sevenlerle ya da nefret edenlerle konuştunuz değil mi? Ancak hiçbir şey elde edemediniz! Edemezsiniz de!" Gözleri odanın içerisindeki gözlerle saniyelik de olsa buluştu. Ne anlatmak istediğini, anlamış olup olmadıklarına baktı. Ve anladıklarını gördü. Yüzünde bir tebessüm oluştu.
"Hiç kimse, hiçbir şey ve asla! Duymadım, görmedim ve konuşmadım! Bu üçleme asla değişmez! Gerçekler insana ağır gelir ve o ağırlığın altında kalmamak için bu üç olguya sığınır."
"Peki, son cinayet?"
"Maktûl, sizi ilgilendirir Komiser. Ben mesajla ilgileniyorum. Tarot kartını buldunuz değil mi?"
"Evet, saçına zımbalanmıştı," dedi yüzünde bulunan tiksinme ile. Düşündükçe midesi bulanıyordu Necati'nin. Otopsiye gittiğinde, Feza'nın söylemiş olduklarıyla midesi bulanmıştı. Cesede yapılanlar, gördükleri cesetten daha kötüydü. Saç telleri kopartılmış ve sonra zımba ile yapıştırılmıştı, tıpkı Tarot kartı gibi.
"Çıkan kart Kılıçların Onlusu idi değil mi?" diye sorduğunda başını salladı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.