~
"Güçlü bir suçluluk duygusuna sahipsen eğer diğer insanların duygu ve düşüncelerini anlaman daha iyidir !" dediğimde beni kısa bir şekilde süzdükten sonra gözleri gözlerimde oyalandı.
Ondan bir cevap beklerken önündeki tabloya dönüp baktığında sin...
Koridordan geçip herkesin bulunduğu konuşma yapacağım yere geldiğimizde herkesin biribiri ile fısıldaşarak bir konuşma içerisinde olduğunu gördüm.
Biri birine kolyesini gösteriyor diğeri başka bir şey hepsi birbiri ile bir yarış halindeydi, işte benim sevmediğim ortam tam olarak buydu "sahtelik" ama ondan bile uzak kalamıyordum.
Sinirli bir soluk alarak ortadaki kokteyl tarzı masalardan bize ayrılana geçtiğimizde elimdeki kabanı ve çantayı masaya bırakıp kafam kaldırdığımda herkes bana bakarak kendi aralarında konuşuyorlardı.
Seray abla sakin olmamı istercesine elimi sıktığında derin bir nefes alarak telefonu elime aldığımda gelen sesle hızla arkama döndüm.
Arel'i gördüğüm gibi sıkıca ona sarıldığımda o da bana aynı şekilde karşılık vermişti.
Ondan ayrılarak yüzünü avuçladığımda "Sen nasıl geldin buraya!?" diye sormamla daha Arel cevap veremeden gelen ikinci bir sesle kafamı yavaşça oraya çevirdim.
"Bir hoşgeldiniz yok mu?" diye kendinden emin bir şeklide konulmasıyla ellerimi Arel'in yüzünden indirip ifadesizce ona baktım.
Yüzümde alaycı bir gülümseme olduğunda bana dik dik bakmaya başladı, gözlerimi etrafta gezdirdiğimde herkes dikkatle bizi izliyordu.
Gözlerimin odağı yine kendisi olduğunda hafif ona eğilerek "Eğer düzgün bir baba olsaydın adam yerine koyup bir hoşgeldin derdim!" dediğim şeyle elleri yumruk olarak sinirle bana bakmaya başladı.
"Terbiyeni takın, bu nasıl bir konuşma! Baban var karşında senin!" dediği şeye kendisi bile inanmazken kollarımı birbirine bağlayarak göğsümde birleştirdiğimde alayla ona baktım.
"Baba he baba...Baba kelimesinin anlamı çok büyük ve emin ol bu sana hiç yakışmıyor. Yıllar önce sen benim için öldün o yüzden benim bir babam yok, hiçbir zaman da olmadı!" dediğimde yüzündeki ifade tamami ile değişmişti.
Gözlerim yanında asla kendinden taviz vermeyen anneme döndüğünde fark ettiğim tek şey hiç değişmemiş olmasıydı.
Duruşumu iyice dikleştirip ikisininde gözlerinin içine bakarak "Aynı sizinde bir kızınız olmadığı gibi!" diyip arkamı döndüğümde herkesin beni görebileceği bir yere geçerek onları hiç umursamadan açılış konuşmasını yaptım.
Herkes kuvvetlice alkışlayıp sergiyi gezmeye başladığında Seray abla yerinde bana şaşkınca bakıyordu.
Ona kısa bir bakış atarak yanından geçerek uzun bir koridordan geçtiğimde geldiğim yer final tablosunun bulunduğu odayıdı.
Tek başına, karanlık odada ışıklar sadece ona vuruyorken o kadar güzel duruyordu ki...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Topuklu ayakkabılarımın zeminde bıraktığı sesi umursamadan tabloya yaklaştığımda tabloya o kadar dalmıştım ki arkamda dikilen bedeni sonradan fark edebilmiştim.
Arkama baktığımda simsiyah giyinmiş takım elbiseli bir adam dikkatlice tabloya bakıyordu.
Ona kısa bir bakış atıp tekrar tabloya döndüğümde kalın ve kendinden emin sesi kulaklarıma dolmuştu.
"Senin için ne anlam ifade ediyor ?" dediğinde ona dönmeden tabloya bakarak "Bir keresinde Picasso'ya, eserinin ne anlama geldiği sorulmuş aynı senin gibi. O da - Kuşların ne cıvıldadığını anlıyor musun? Hayır ama yine de dinliyorsun. - cevabını vermiş. Bazen sanatta önemli olan sadece bakmaktır." diyerek sustuğumda bana dönerek bakmaya başladı.
Bende ona dönerek aynı onun gibi yüzünde gözlerimi gezdirdim..
Gözlerime o kadar dikkatli bakıyordu ki bende gözlerimi çekemiyordum, ne kadar süre birbirimize baktık bilmiyordum ama sonunda kendime gelerek "Yani - sanat sizin gördüğünüz değil, başkalarının görmesini sağladığınız şeydir.- demiş Edgard Degas." dediğimde gözlerimden gözlerini çekip kısa süre tabloda göz gezdirdikten sonra ellerini ceplerine koyarak tekrar bana döndü.
"Hissederek yapılan her portre, nihayetinde modelin değil ressamın kendi portresine dönüşür." diyip sustuğunda gözlerimden gözlerini asla çekmiyordu.
Derin bir nefes alarak tam konuşacağım zaman tekrar konuşmasıyla susmak zorunda kaldım.
"Yani ressamın gözler önüne serdiği kişi o değildir; o renkli tuval üzerine yansıtılan, ressamın bizzat kendisidir. Seni yeterince görebilmiş miyim!?"
...
Evet arkadaşlar yeni bir bölüm, yeni bir macera, yeni bir tanışma..