Bardakla birlikte odama döndüm ve yatağımın yanındaki komodine bırakıp yeniden uzandım. Sağa döndüm, sola döndüm. Biraz kitap okumayı veya dizi izlemeyi denedim ancak içimi bir türlü ferahlatamıyordum. Uykum çoktan kaçmıştı zaten. Onu geri getireceğime dair umudumu yitirmiştim ancak en azından yüreğimi rahatlatabilmek isterdim.

Telefonumdan bilmem kaçıncı kez saate baktığımda bunun hiç uygun bir saat olmadığını biliyordum ama onun sesini duymadan rahatlamayacaktım, bundan da emindim. Artık geri dönüşü olmadığını kendi kendime kabullendirdikten sonra gecenin 3'ünde Ulaş'ın isminin üzerine tıklamış ve onu aramıştım.

Telefon uzun uzun çaldıktan sonra tam kapatacağım anda açılmış ve Ulaş'ın uykulu sesi kulaklarıma dolmuştu.

"Duru?" diye mırıldandı şaşkın şaşkın. Sesi anında beni rahatlatmıştı. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır." dedim ama sesim titriyordu. Elimde değildi, Ulaş'ın da içinde bulunduğu o kötü rüyadan sonra epey duygusaldım. Ve onu öyle çok seviyordum ki... Bu sevgi hem beni güçlendiriyordu hem de kalbimin en hassas noktasıydı. Başına bir şey geldiğini düşünmek, bunu rüyamda bile olsa görmek beni dağıtmıştı.

"Bir şey olmuş." dedikten sonra telefonu suratıma kapattı. Bir süre şaşkın şaşkın ekrana öylece bakarken Ulaş, görüntülü aramıştı. Aramasını açıp onun karanlık ekranına öylece baktım. Birkaç saniyenin ardından yakılan ışıkla Ulaş'ın suratını görebilmiştim. Benim ışığım kapalı olduğu için o hâlâ beni göremiyordu ve şu an telefonunu elinde tutmak istemediği için bir yere sabitlemekle uğraşıyordu.

Gözleri yarım aralıktı ve uykulu hali çok sevimli görünüyordu. Bu halini sessizce, yüzümdeki tebessümle izledim. Ulaş, nihayet telefonunu koyacak bir yer bulduğunda kafasını yeniden yastığına bırakmıştı.

"Ne oldu? Rüyanda beni mi gördün?"

"Aslında evet." dediğimde ilgisini çekmiş olacaktım ki gözlerini aralamaya çalıştı ancak 2 saniyeden fazla açık tutamıyordu. Uykulu uykulu iç çekip beni bayıltacak ses tonuyla konuştu. "Kötü bir rüya mıydı?"

Yalnızca mırıldanarak cevap vermiştim. Gerçekten kötü bir rüyaydı ve etkisini saatlerdir üzerimden atamıyordum. Elimde değildi. Sevdiklerime çok düşkündüm. Ama Ulaş'ı şu an telefon ekranında bile olsa görmenin beni rahatlatmadığını söyleyemezdim.

"O zaman anlatma. Ama benim hakkımda güzel bir rüya görürsen haberim olsun."

"Anlatılan rüyalar gerçek olmazmış."

Kaşları çatılırken gözlerini birkaç saniye için araladı. "Sen ciddi misin?" Sesindeki telaş, yüzündeki yıkılmış ifade beni şaşırtırken onu daha fazla parçalamamak adına kendimden emin olmayan bir şekilde konuştum. "Yani annem öyle der. Ne kadar doğru bilmiyorum tabii."

"Hadi ya." dedikten sonra dudak büktü. "Off, neden çocuklarımızın olduğu rüyayı Gürkan'a anlattım ki?"

"Ne?"

"Şimdi sana da anlatmış oldum. Hay ben ağzıma tüküreyim..."

Ulaş'ın gözleri kameraya doğru baktığında dudaklarında ufak bir tebessüm oluştu. "Şu an ekranda seni göremiyorum ama yüz ifadeni tahmin edebiliyorum."

"Kusura bakma, evdekiler uyanık olduğumu anlamasın diye ışığımı açamıyorum. Senin gibi masamın üzerinde lambam da yok."

"Lamba tamamen bu durumlar için var. Gördüğüm kabuslardan sonra korkudan uyuyamadığım için değil yani. Ben cesur bir erkeğim, biliyorsun."

YAN KARAKTER | TextingWhere stories live. Discover now