Yan Karakter -54-

En başından başla
                                    

"Bununla yüzleşmen gerek." diye konuştum. Kendi kendime konuşmamın biraz işe yaradığını hissettiğimde kafenin kapısını ittirmiş, içeriye girmiştim. Furkan, kafasını telefonundan kaldırdığı gibi kapının önüne bakmıştı. Beni gördüğünde gülümsedi, yerimde dikilmeyi bırakıp yanına gittiğimde karşısındaki sandalyeye oturmuştum.

"Bir şey mi oldu?"

Yanına gittiğim gibi sorduğu ilk soruyla donakalırken Furkan, inceleyen bakışlarını yüzümde gezdiriyordu. Kendimi nasıl açık ettiğimi düşünmekten ona 'hayır, bir şey olmadı' demeyi unutmuştum. Furkan da haliyle anlamıştı. Bu saatten sonra inkar etmek bir işe yaramazdı sonuçta.

"Anlat bana."

"Bugün senin doğum günün."

"Yani? Doğum günümse ne olmuş?"

"Anlatıp da canını sıkmak istemiyorum."

"Çok geç." diye mırıldandığında suçluluk hissi kalbimi sarmıştı. Yüzüm düşerken Furkan'a baktım. İfadesiz bir şekilde konuşmamı bekliyor, bir şey söylememi istiyordu. O bana böyle bakarken bildiğim tüm kelimeleri unutmuştum. Sinirlerim bozulmuştu, moralim düşmüştü ve birazdan saçma sapan bir şekilde ağlayacağımı hissediyordum.

"Tuvalete gidip gelsem olur mu?"

"Beklerim." dediğinde oturduğum sandalyeden kalkmış ve tuvalete girip yüzüme su çarpmıştım. Makineden yamuk bir şekilde kopardığım kağıt havluyla yüzümü kurularken derin bir nefes aldım. Toparlanmam gerekiyordu. Acilen toparlanmalı ve Furkan'a anlatmalıydım. Bugün onun doğum günüydü, bilmesi gerekiyordu.

Biraz daha iyi olduğumu fark ettiğimde yüzümde ufak bir gülümsemeyle tuvaletten çıkmıştım. Bu gülümsemenin ortamı yumuşatacağını umuyordum. Masaya yaklaştığımda Furkan'ın bembeyaz olmuş suratını görmüştüm. Kaşlarım çatılırken onu belki de ilk kez bu denli ciddi ve sert gördüğümü fark etmiştim.

"Furkan? Ne oldu?"

Masanın üzerinde bıraktığım telefonum çalarken Furkan, hafifçe gülümsedi. "Konuşmak istediğin konu bu muydu?"

"Neden bahsediyorsun?" derken bakışlarımı telefonuma çevirmiştim. Ekranda gördüğüm isimle duraksadım. Eski sevgilim arıyordu.

"Senden bir şans istedim, Sayina. Kararı sana bıraktım, seni zorlamadım. Eğer istemediğini söyleseydin..." Furkan, sanki boğazına bir şey takılmış gibi yüzünü ekşitirken yutkundu. "Eğer istemediğini söyleseydin," diyerek tekrar etti son cümlesini. "Ben seni anlardım."

Çalan telefonum sonunda susarken ekranda çıkan iki cevapsız aramanın ilkinin ben tuvaletteyken olduğunu anlamak zor değildi. Furkan, oturduğu sandalyeden kalkıp ceketini aldı ve hızla yanımdan geçip kafeden çıktı. Arkasından birkaç saniye boş boş bakmıştım. Algılamak için kendime tanıdığım birkaç saniye sonlandığında telefonumu cebime sıkıştırıp Furkan'ın ardından koşarak çıktım.

Yanlış anlamıştı.

Evet, ona karşı kendimi suçlu hissettiğim bir olay vardı. Bugün moralim de biraz bozuktu ancak bunun eski sevgilimle hiçbir ilgisi yoktu. Onu çoktan aşmıştım. Beni neden aradığını bile bilmiyordum, merak da etmiyordum açıkçası.

"Furkan!"

Benimkilerin yanında oldukça uzun kalan bacaklarıyla attığı adımlara yetişmek yaptığım en zor şey olabilirdi. Buna rağmen pes etmemiştim. Onun hızla yürüyerek attığı adımlara rüzgar gibi koşarak yetişmiş, aramızda sadece bir adımlık mesafe kaldığında uzanıp bileğini tutmuştum. O kadar hızlı koşmuştum ki nefes nefese kalmıştım. Bir elimle karnımı tutuyor, nefeslerimi düzene sokmaya çalışıyordum. Diğer yandan da Furkan'ın bileğini gitmesin diye sıkıca kavrıyordum.

YAN KARAKTER | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin