~
"Güçlü bir suçluluk duygusuna sahipsen eğer diğer insanların duygu ve düşüncelerini anlaman daha iyidir !" dediğimde beni kısa bir şekilde süzdükten sonra gözleri gözlerimde oyalandı.
Ondan bir cevap beklerken önündeki tabloya dönüp baktığında sin...
Bende ona sarıldığımda geri çekilip bana dikkatle baktı "Kız sen zayıfladın mı ? İki aydır görmüyorum seni elden ayaktan kesilmişsin resmen." diyip beni orda bulunan maslardan birine çekiştirdiğinde çalışanlardan birine iki kahve getirmesini söylemişti.
Ben etrafı izlerken bana seslenmesi ile dikkatimi Seray ablaya verdim.
" Her sergi öncesi niye aynı şeyleri yaşıyoruz kız biz ?" sitemli sesine gülümsememle o da bana güldü.
"Sen yapıyorsun her şeyi Seray abla yok elbisen hazır değil, yok davetiyeler nerde, o geldi mi o gitti mi !?" bu sefer benim sitemli konuşmamla kahkaha atmıştı sonraysa ciddileşerek konuşmaya başladı.
"Sen iste veya isteme küçük hanım ama maalesef ki hala Zan soyadını taşıyorsun ve tanınıyorsun, sen ne kadar istemesen de bu böyle olmaya devam edecek sen o ailenin kızısın ve herkes yaptığın şeyleri takip ediyor. Bu senin ne kadar da kendi başarın olsa da !" dediğinde her cümlesinde kaşlarım daha da çatılmıştı.
Sinirli bir şekilde sağ bacağımı sol bacağımın üstüne atıp sallamaya başladım.
"Biliyorum hiçbir zaman konuşmadık ve konuşmayacaksın ama her insan kendisi olması karşılığında bir bedel öder. Az ya da çok ama mutlaka bir bedel.. kimse bedelsiz kendi olmaz ve sen kendini yalnızlığa mahkum ediyorsun Mehru." dediğinde gözlerimi gözlerine diktim.
Sinirle gözlerimi kapattığımda açmadan "Her şeye sahip olunmayacağını ve her şeyin aynı anda yapılamayacağını öğrendim ben Seray abla !" sonunda gözlerimi açtığımda gözleri dolmuştu, bunu istemiyordum işte bana üzülmesini veya benim için ağlamasını asla istemiyordum.
"Ağlama Seray abla, benim için üzülme benim kendi annem benim için üzülmedi sakın sen benim için göz yaşı dökme !" sert bir şekilde konuştuğumda sandalyeden kalkıp yanıma geldiğinde hızlıca bana sarıldı, bu kadardık işte bende ona kollarımı doladığımda saçlarımı okşuyordu.
Derin bir nefes alıp onu kendimden ayırdım, ayağa kalktığımda hızla gözyaşlarını silip bana baktı.
"O zaman hızla yukarı çıkıyorsun ölçülerini alıp dikime başlıyorum bende." dediğinde kafamı sallayıp merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım.
Ben bile artık "aile" defterini kapatmış ve kendime üzülmüyorken bir başkasının üzülmesi beni sinirlendiriyordu.
Kafamdaki düşünceleri atarak orta kata geldiğimde Seray ablada beş on dakika sonra yanıma gelip ölçülerimi almış ve beni atölyeden kovmuştu.
İşime gelirdi valla diğer şeylere kafa yormak istemiyordum, hepsi boş geliyordu sadece yaptığım resimlerin anlaşılmasıydı benim için önemli olan.
Tabi bizim "sosyete" buna o gözle değil bakmak, hepsi merakından ve gösterişinden geliyordu.
Şuan sadece eve gidip dinlenmek istiyordum, eve geldiğimde arabanın anahtarlarını valeye atıp asansörle çatıkatına çıkmaya başlamıştım.
Çatıkatı sadece bana aitti, bu kata benden başkası çıkmıyordu arada temizlik için geliyorlardı o kadar.
Çantadan çıkarttığım anahtarlarla açtığım kapıya derin bir nefes vererek sırtımı yasladım.
Koridordan salona doğru baktım, yavaşça içeriye geçtiğimde kendimi koltuklardan bir tanesine atmıştım.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Solumda kalan balkona çıkmadan önce kendime güzel bir kahve yapıp kitaplıktan bir kitapta alarak balkona geçtiğimde akşamın esintisi saçlarımı okşuyordu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kahvemden bir yudum alıp önümdeki masaya bıraktığımda bacak bacak üstüne atafak elimdeki kitabı okumaya başladım.
Üşüdüğümü hissettiğim anda merdivenlerden çıkarak yatak odasına girdiğim gibi üstümdekilerir çıkarıp iç çamaşırlarımla yatağa girerken kitapta okuduğum cümle aklımda dolanmaya başladı.
" Yatağımın karşısında bir pencere var.Odanın duvarları bomboş, nasıl yaşadım on yıl bu evde ?Bir gün duvara resim asmak gelmedi mi içimden ? Ben ne yaptım ? kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşadım korkusu ile hiç yaşamadım." diyordu ama ben yaşıyorum.
Sessizce fısıldadım "Sana inat.. Sana inat yaşıyorum ve yaşamayada devam edeceğim Alpaslan Zan.."
...
Evet arkadaşlar sürpriz bir bölüm yayınlamak istedim çünkü kitabımızı daha iyi anlamanızı ve Mehru ya alışabilmeniz için onu daha yakından tanımak istersiniz diyi düşündüm..