29.Bölüm "Galibiyet."

4.5K 211 21
                                    

Ayagımı bankın üzerine kaldırıp bagcıkları sıkıca bagladım, aynı işlemi diğer ayakkabımada uyguladıgımda hazırdım.

Dolaptan ceketimi alıp, dolabımı kapattım.

Ceketi belime bagladıktan sonra dolabın üzerinde olan boy aynasına göz attım. Beyaz üzerine mavi çizgiler olan formam ve mavi tayt'ım yakışmıştı. Ceket mavi üzeri beyaz desenlere sahipti. Saçlarımı sıkı bir topuz yapmıştım.

Asla maça çıkarken makyaj yapmam, o kadar terliyordum ki maçtan sonra pandaya dönüşecegime emindim.

Sadece rimel, o da kirpiklerim uzun oldugundan dolayı arada gözüme girmesin diye. Size de hiç öyle olmuyor mu? Ters çıkan bir kirpik muhakkak herkezde vardır. Yada bir tane baş belası ya fazla yukarı dogrudur , yada aşşagıya dogru. Çok kötü be!

Sag omuzumda, dövüşte kolumu zorladıgımdan dolayı agrı bandı, mavi kinesiology tape vardı.

Bacaklarımdaki morluklar çok belli oldugu için sprey bacak kapatıcısı sıkmak zorunda kalmıştım. Burnumda hafif bir morluk vardı.

Lanet! Öyle saglam vurmuşki hala acıyor!

Hazırlandıgımda ceketi düzelterek Melisa'nın yanına gittim. Dolabına dayanıp onu izlemeye başladım. Elindeki sargıyı parmaklarına sarıyordu. İşaret ve orta parmagını birleştirmek için. Ben hiç rahat edemem öyle yahu, ama kızın parmakları esnek ve pasör.

"Chamber's nasıl bir takım bilgin varmı?" Kafasını yana egerek sorumu bir süre düşündü.

"F grubunun birincisi olarak çıktılar. Pasör plase atmayı çok seviyor, smaçörleri çok etkili ama defansta sıkıntı yaşıyorlar." Dudaklarımı büzdüm.

"O zaman bizde smaç atmalarına müsade etmeyiz?"

"Kesinlikle." Dolabını kapatarak bana göz kırptı.

"Haydı kızlar toplanın!" Kapıdan içeriye girdigi gibi bizi yanına çagıran Helena'nın işaret ettigi alana yürüdüm.

"Kendiniz gibi olmanızı istiyorum. Sizden iyi degiller, onları yenebilirsiniz." Tek tek hepimizin gözünün içerisine bakarak konuşuyordu.

Hepimiz ortaya dogru sag elimizi uzattık.

"Galibiyetle dönün kızlar. 1,2..3!"

"Bulls!" hep bir agızdan bagırdıktan sonra soyunma odasından çıktık. Salona girdigimizde taraftarlar çıglık atarak alkışlamaya başladı. Salonda Jeremih-Dont Tell 'Em çalıyordu. Henüz Berkayları görememiştim.

Koşup, ısınma hareketleri yapmaya başladık. Isınma hareketleri sonunda tamamıyla bittiginde yeteri kadar ısındıgımdan emindim.

Bu sefer Linda'yla ısınmayı tercih etmiştim, best liberomuz.

Amanda bana ters bir bakış attı, Melisanın bana uzattıgı topu alarak smaç sırasına geçti. Kaşlarımı çatarak ardından donuk bakışlar attım. Kaç haftadır uslandı diyorum, gene sinirlerimi geriyor bayan südyen! Kafamı yukarı kaldırıp, sabır dilendikten sonra başka bir top alıp sepete atarak sıraya girdim.

Bu sırada çalan şarkının Calvin Harris-Blame olmasıyla yüzüme istemsizce bir gülümsemeye yayılıyor.

Bu şarkıyı seviyorum, ne yapayım?

Amanda sıçrayıp topu dışarıya vuruyor. Aman (!) çok üzüldüm.

Sıram bana geldiginde yerimde adımlarımı hazırlıyorum, Marcus yani yardımcı antrenörümüz topu Melisaya atıyor,

Ver elini Amerika!Where stories live. Discover now