Otobüsten çıkıp uzun zamandır uğramadığım sokağa doğru yol aldığımda nefesim kesildi. O kadar uzun zamandır bu eve gelmemiştim ki... Her adımda zorlandığımı hissettim, yine o eve girmek istemiyordum. Yine o aynı zorluklara katlanmak istemiyordum. Yine o dokuz yaşında ki küçük kız çocuğunun hissettiklerini hissetmek istemiyordum. 

"Kalk," demişti annem gecenin üçünde. Ya da saat dört müydü? Emin bile değildim. Tek bildiğim küçücük bir çocukken korkmuş olduğumdu. "Acele et hadı! Hemen kalk! Hazırlanacaksın. Elbiselerini çıkar ve güzel bir şey giy. Hadi Kübra!"

Annem peş peşe emirler verirken ben korkudan adım bile atamıyordum. Küçüktüm ve uykumdan uyandırılmıştım. Bir de annem hiç yapmadığı bir şeyi yapmıştı. O yaşıma kadar hep kurallarla yaşamıştım, annem erkeklerin ne kadar kötü olduğunu anlatırdı. Sonra arkadaşlıklar kurmamam gerektiğini anlatırdı ve bana iyi bir eş olmam için dersler verirdi, ama ilk kez ben o gece çok korkmuştum. Annemden delicesine korkmuştum. 

Kış aylarındaydık o gece. Öyle ki, üşüdüğümü hatırlıyorum. Delicesine üşüdüğümü. Annemin o gece bir kabus gördüğü için öyle davrandığını çok sonradan anlamıştım. Ben evlendiğim zaman benim kocamın beni terk ettiğini görmüştü ve bu yüzden hiç düşünmeden dokuz yaşında ki kızının odasına koşmuştu. Kendi kızını zorla yatağından kaldırmış ve daha sadece dokuz yaşında olmasına rağmen mini bir elbise giydirip: "Evlendiğinde bu tarz elbiseler giyeceksin! Her gün, tamam mı? Söz ver, söz ver," demişti.

Söz vermiştim. Ne olduğunu anlamamış olsam da söz vermiştim. Annemle birlikte o gece tüm evi baştan sona temizlemiştim. Sonra yemek pişirmiştim ve son olarakta bana makyaj yapmasına izin vermiştim. Belki de diğer küçük kızlar bunun hayalini kurardı, makyaj yapmak için ve topuklular giymek için ailesine yalvarırdı ben ise tam tersiydim o zamanlar. Korkardım ve bebeklerle oynamak isterdim. Dışarı parka çıkıp arkadaşlıklar edinmek isterdim. Onun yerine her gün evde nasıl iyi bir eş olurum dersi görürdüm.

Düşüncelerimden silkelendim ve önünde durduğum eve dikkatlice baktım. Annem sadece kendi hayatını mahvetmemişti, benimkini de mahvetmişti. Benim çocukluğumu elimden almıştı. Onu geri alamazdım, ama geleceğimi de yönetmesine hiçbir zaman izin vermeyecektim. Kendi kararlarımı kendim verecektim. 

Derin bir nefes aldım ve zile bastım. Annemin evde olup olmadığından haberim bile yoktu, ama umurumda değildi. Ben buraya Ahmed için gelmiştim. Ona daha fazla yük olmakta istemiyordum, bu yüzden sevdiğim elbiselerden yanıma almak istiyordum. Telefonumu ve bilgisayarımı da almak istiyordum. 

Kapı dakikalar sonra açıldığında görmeyi beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. Annem berbat görünüyordu, her zaman bakımlı olan annemin saçı dağılmıştı ve gecelik yerine pijama giymişti. Yanlış görüyor olmalıydım, birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım ama karşımda ki manzara değişmedi. 

"Kübra?" Annemin sesini ilk kez böyle güçsüz duydum. Sanki bir rüya görüyormuş gibi gözlerini kapadı ve elleriyle ovaladı. "Sen misin?"

"Anne?"

İçim acıdı. Her şeye rağmen karşılaştığım manzara ciğerlerimin sıkışmasına sebep oldu. Kalbimde biriktirdiğim nefretin birer birer yok olmasını izledim, ne olursa olsun anneme kızamıyordum işte. Çünkü onun bunları bilerek yapmadığının artık farkındaydım. Annem hastaydı... 

"Bir şey mi oldu kızım? İyi misin? Ne oldu?"

"Yok anne," dediğimde sesim titredi. Ellerimi birbirine kenetledim ve bakışlarımı kaçırdım, annemin endişeli sesini duymak içimde bazı şeyleri değiştirmişti. "Sadece birkaç eşyamı almaya geldim..."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 22, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Gelecekteki kocama...Where stories live. Discover now