0.1

16.9K 715 159
                                    

Ben Bia McCord....

Doğduğum günden beri bir lider...

6 yaşımdan beri bir katil....

10 yaşımdan beri profosyonel dövüşçü...

13 yaşımdan beri usta suikastçi...

Ve daha anne karnında bütün insanlığın korkusuyum.

Ailem dediğim kişiler benden emir alıyor, düşmamın dediklerimse....

Herkesin korkusu farklıdır. Ama hepsinin Ortak noktası karanlıktır ve ben karanlığın en koyu tonu, karanlığın bile korkusuyum.

Baştan başlamak gerekirse ben sadece bir kız değilim, ben şiddet ve güç için doğmuş biriyim. Şiddet ve güçün tanrıçası olan biriyim.

Annem ve babamın büyük aşk hikayelerinden sonra babam daha ben doğmadan öldürülmüş ve işleri yarım kalmıştı. Neyse ki annem bana hamileymiş ve erkek olmamam için her gece dua etmiş tanrıya. Sonuç olarak istediği oldu ve kız çocuk doğurdu yani beni.

Babamın ölümünden sonra gelmesi gereken kişi onun çocuğu ve kız olmak zorundaydı ve ben bu kategorilerin hepsini taşıyorum. Daha anne karnında iken kaderim belli olmuştu

Doğduğum gün aile üyeleri resmen o günü bayram ilân etmişti. Konuşmayı öğrendiğim andan itibaren emir vermeyi de öğrendim, ilk kelimemde 'sus' olmuş.

Büyükbabam ve diğer aile büyüklerim daha 4 yaşındayken her türlü konuda özel eğitim almama karar verdi ve bende onayladım, eğitim almaya başladım.

6 yaşımda doğum günümde ilk defa birini öldürdüm, elim hiç titremedi ya da öldürürken acıma gibi bir şey hissetmedim.

Bunun babamda da olduğunu ve ondan bana kalan başka bir miras olduğunu söylediler.

Ilerleyen yaşlarımda daha baskın duruma geldi. Bu bana bahşedilmiş bir hediye gibiydi ve ben bunu kullanıyordum.

Büyüdükçe işlere daha fazla katıldım, daha fazla suçlu öldürdüm. 15 yaşında babamın intikamını aldım, 18 yaşımdan sonra babamın yardımcısının baktığı şirketin başına geçtim.

Sadece şirketlerde kalmadım yer altının da başına geçtim. Bir sene sonra annemi ve büyükbabamı trafik kazasında kaybettim.

Gerçekten insan ölürken yaşadığı her şey gözünün önünden geçiyormuş yani bunları gördüğüme göre gögsümde olan birkaç kurşunla ölecek miyim?

Ben... benim ölmemen gerek. Ben ölürsem yerime geçecek kimse yok. Hayır! Benim kalıp savaşmam gerek.

Silahsız elimle kanayan yaraya elimi bastırdım. Kimseye belli etmeden kalan güçümle beynime komut verdim bacaklarımı harekete geçirip koşmaları için.

Etrafta olan adamlarım yanımdan geçip adamların peşinde koşmaya başladı ve benim de onlara katılmam gerek. Beynim her zaman ki gibi emrime itâat edip bacaklarıma iletti ve bende onların peşinden koşmaya başladım.

Üstümde ki siyah tişörtüm yeleği geçip göğsüme isabet eden kurşun yarasından akan kanı fazla belli etmiyordu, kimsenin görmemesi gerekiyor.

Elimi yarandan çektim, beynimin bana oynadığı anılar oyununu görmezden gelmeye çalışarak koşmaya devam ettim. Duyduğum silah sesleriyle yavaşladım.

Önümde duran 3 tane bordo renk kravatlı adamlar silahlarını bana karşı doğrultuyorlardı, durdum.

Sadece onlara bakıyordum, elimde ki silahı bana yaptıkları gibi bende onlara doğrulttum. Sızlayan ve bana her saniye kan kaybettiren yaraya aldırmadan derin nefes aldım.

"Buradan çıkışın yok!" Her zaman savunmam olan alaylı ifademi takındım bana doğru bağıran ortada ki adama karşı.

" Yanılıyorsun, ben kaybetmem. Kazanan biri varsa o da BENİM!" Karşılık verdim onlara. Bu neredeyse kanundur benim için kazanan biri varsa o da benimdir. Başka birinin olma gibi bir şey yok.

Sadece ben.

Her şey onun yüzünden başladı, burada olmam ve karşımda bu adamların olması hepsi onun suçu. Hayır benim suçum çünkü kendimden başka birine güvenmek isterdim. Şimdi ise bedelini ödüyorum.

Bu dünyada sadece kendine güven.

Ortada ki adam bir adım atarak öne çıktı.

"Sadece 3 saniyen var, sorumu cevaplarsan daha az acı çekersin..." Sorusunu biliyorum tabi cevabını da ama ne o'na ne de bir başkasına verilecek cevabım yok.

"Istediğini sor, size cevap yok." Ellerimi iki yana açtım ve onları biraz daha kızdırdım rahatlığımla.

"Sen bilirsin sürtük, saymaya başlıyorum..." Ardından diğer elini hava kaldırdı, serçe ve baş parmağını kapattı ve üç işareti yaptı.

"...3.." Sadece ona baktım başladığında.

"...2..." umursamazlığım devam ediyordu o bir parmağını indirip iki işareti yaparken, sanki bir dedikten sonra ölmeceyek olan biri gibiyim. "...1.." ikinci parmağını indirip işaret parmağını havada bıraktı.

" Cehennemde görüşürüz, sürtük."

Omuz silktim ve gözlerimi kapatıp bekledim. O tabanca kabzasından çıkacak olan sert soğuk demir parçasının sesini. Böylece pes edecektim bu sefer, bu sefer sadece kendim için bir şey yazacaktım. Pes edeceğim.

Ölümüm olacak demir sesini beklerken, sonunda tetiği çektiğini duydum sessiz sokakta. O sırada sadece kalbime yakın duran kurşundan kesik kesik atan kalbimim sesi duyuldu kulaklarımda, başka bir şey yok sadece minik ve bana biraz daha atmak için yalvaran ritim duyuldu.

Tetik ardından sıra mermideydi biliyorum, en son durak ise benim yaralanmış bedenim.

Sonunda beklenen soğuk metalin çıkış sesini duydum yalvarışların arkasından.

Bayan MafyaWhere stories live. Discover now