-1- G İ R İ Ş

Começar do início
                                    

"Evet dinliyorum beyefendi," duştan yeni çıktığını belli eden belindeki havlusuyla bakışlarım vücuduna kaydı. Karın kasları gözüme çarptı direkt. Ben öyle melül melül vücudundan akan sulara bakınırken hafifçe öksürdü. Yakalanmanın verdiği utançla suratına baktığımda yumuşak bakışları beni buldu.

Valizden çıkardığı küçük bir kutuyu bana uzattı. "Bu ne?"

"Sence neye benziyor Burçin?" hediye olduğunu ben de anlamıştım ama içindeki neydi? Onu soruyordum ben. "İlk defa hediye alıyormuş gibi bakmasana güzelim," dedi mutlu ses tonuyla. "Açsana."

Ha bir de sevgi sözcükleri kullanırdı durmadan. Ama sadece bana ve Elçin'e. Başkasına da dese Allah bilir ne olurdu.

Bitmek bilmeyen heyecanımla kutuyu açtım. İçinden pahalı olduğu her türlü anlaşılan kuvars renginde kol saati çıktı. Bayılırdım kol saatlerine. O da bunu biliyordu. Bakışlarımız buluştuğunda gülümsedim. "Çok teşekkür ederim."

Giyinme odasından çıkıp yanıma geldi. Ne ara oraya girmişti ne ara üzerini giyinmişti hiç bilmiyordum. "Rica ederim," deodorantını sıktıktan sonra bana döndü. "Hadi Cem'in yanına gidelim."

"Daha yeni geldin ne gezmesi? Yat dinlen Allah aşkına."

"Ben uçakta yeterince dinlendim. Duşumu da alıp kendime geldim," havada, karada, mekan fark etmeksizin uyuyabilen biriydi. Yani uçakta olması ona vız gelip tırıs gitmişti büyük ihtimal.

"Ne desem bir şekilde ikna edeceksin beni değil mi?" sırıtarak dediğimi onayladı. Yenilmişliğin verdiği duyguyla omuzumdan tutup beni yönlendirmesine izin verdim.

Merdivenlerden inerken herkesin bakışı bize dönmüştü. Kapıya doğru gidişimizi görünce Selma teyze ve annem araya girdi. O sırada Elçin'e gelmesi için el işareti yaptım. "Nereye gidiyorsunuz yine bitirim üçlü," ikisinin de seslenme şekli buydu bize.

"Cem'e," diye yanıtladı annesini. "Yemek yiyin de öyle gidin, kaçmıyor ya Cem."

"Selma teyze boşuna nefesini tüketme, senin oğlan bir şekilde ikna eder sizi," bu dediğime Ali amca güldü. "Burçin çok haklı. O yüzden bırakın çocukları gitsinler. Bir şeyler yer onlar. Hem kaç yaşında insanlar," ardından önüne dönüp tabağındakilere gömüldü.

Onlar itiraz etmeye devam ederken biz çoktan dışarı çıkmış arabaya binmiştik. Eylül ayının başları olduğu için sıcaktan ölecektim neredeyse. Bu sıcak havaya ve neme rağmen inadına yapar gibi daha sıcak esen rüzgar vardı bir de. Hareket eden arabanın camını açtım. "Açın camları açın," dedim elimle yüzüme yel yaparken. "Bayılacağım şimdi sıcaktan."

Dediğimi yapıp camlarını açtılar. Yol boyunca kaçamak bakışlarla da olsa onu izledim çalan şarkı eşliğinde. Kaşlarını çatmış keskin bakışlarıyla yolu takip etmişti. Islak ve yana doğru taranmış siyah parlak saçları dokunma isteği oluşturuyordu bende. "Şu siktiğimin trafiğinde niye her zaman kriz geçirecek duruma gelmek zorundayım?"

Tatlı, yakışıklı ve efendi olduğu kadar sinirli ve küfürbazdı da.

Bütün araba sürenlere söve söve Cem'in evine geldiğimizde Elçin hızlı adımlarla önden önden gidiyordu. Cemle buluştuğumuz zamanlarda Elçin'e bakışlarını yakalıyordum. Aşık gibi ya ona bakıyor ya da onu dinliyordu. Lafını asla kesmiyor, mutlu olması için elinden geleni yapıyordu. Vardı bunda bir şeyler ya, çıkardı kokusu yakında.

Uzun zil çalışlardan sonra uykulu biçimde eli ensesinde kapıyı açan bir Cem vardı. Ayrıca üstsüzdü. Tolga, Elçinle gözlerimizi sıkıca kapatıp söylenmeye başladı. "Ulan üstsüz kapı mı açılır? Git üstüne bir şey giy. Kızlar var burada."

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıOnde histórias criam vida. Descubra agora