Bölüm 2

168 97 33
                                    

"Cedric!" diye bağırdı odanın içerisindeki kadın. Elini karnına götürmüştü ve karnının içindeki bebeğin hareketlerini hissetmeye çalışıyordu.

"İyi misin Astrid? Ne oldu?" uykusundan aniden uyanan adam yanındaki eşine doğru endişeli bakışlar atmaya başladı.

"Bebek... Bebek tekmeliyor." Astrid neşe ve endişe ile karışık bir şekilde Cedric'e doğru bakıyordu. Cedric elini yavaşça eşinin karnına götürdü ve hareketleri hissetmeye çalıştı.

"Bu inanılmaz bir şey Astrid! Oğlum olacağını şimdiden hissedebiliyorum." Cedric gülerek bakışlarına devam etti.

"Biliyorsun doktorlar hala cinsiyeti hakkında net bir açıklama yapmadı. Nasıl bu kadar emin konuşabilirsin ki?" Astrid Cedric'e gülerek bir bakış attı.

"Biliyorum çünkü babasının içgüdüsüne ve heyecanına sahip. İleride büyük işler başaracağı konusunda güvenim sonsuz." Cedric sözlerini bitirir bitirmez uzandığı yatağından kalkıp odanın solunda bulunan kapıya doğru ilerledi. Astrid bakışlarını ondan ayırmadı.

"Hadi kalk tatlım. Edwin kahvaltıyı çoktan hazırlamıştır bile." Cedric cümlesini söylerken bir yandan yürümesine devam etti.

Astrid yataktan destek alarak yavaş yavaş ayağa kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Evin kısa koridoru üzerinden en yakındaki kapıdan sağa yöneldi. İçeride büyük bir oda bulunmaktaydı. Duvarların kenarlarında koltuklar ve dekorasyonlar vardı. Odanın orta yerinde ise bir yemek masası ve etrafında dört adet sandalye bulunuyordu. Sandalyede oturan iki kişi görüyordu. Astrid kapıdan geçip önündeki sandalyeye doğru yavaş adımlarla ilerledi.

"Günaydın anne." masada oturan genç annesine doğru gülüş attı.

"Günaydın Edwin. Masayı çoktan hazırlamışsın." Astrid masaya doğru yanaştı ve sandalyeyi geriye doğru çekip oturdu.

"Siz biraz yorgun olduğunuz için ben hazırlayayım dedim anne." Edwin bir yandan konuşurken bir yandan çatalı ile ağzına bir şeyler götürmeye devam etti.

"Edwin bugün eğitimin var unutma." Cedric sağındaki çocuğa doğru bakarak sözlerini tamamladı.

"Biliyorum baba. Günlerdir bunun için bekliyorum." Edwin güler yüzünü bozup ciddi bir bakışla babasına doğru baktı.

"Heyecanın seni yenik düşürmesin evlat. Eğitimlerin adım adım tamamlanacak." Cedric bakışlarını Edwin'den önündeki tabağa doğru çevirdi ve yemeğine devam etti.

"Senin gibi Asil olabileceğim için kendimle gurur duyuyorum." Edwin içindeki sevinci saklamakta zorluk çekti. Cedric oğluna doğru baktı ve elini oğlunun omzuna götürdü.

"Sana güveniyorum Edwin."

Cedric ile Edwin yemeklerini bitirmiş ve masadan kalkmışlardı. Pelerinlerini giymek için odalarına doğru ilerlemişlerdi. Edwin heyecanın getirdiği acele tavır ile pelerinini hemen giyip evin çıkış kapısına gelmişti. Cedric ise Edwin'den dakikalar sonra elinde iki adet cihaz ile evin kapısına doğru geldi. Cedric elindeki cihazlardan bir tanesini oğluna doğru uzattı.

"Bu bir plazma kılıcı. Her Asil'in yanında taşıdığı, bu cihazı adeta bir sağ kolu gibi kullandığı bir dost. Bu senin." Cedric oğluna doğru ciddi bir şekilde bakıyordu.

Edwin'in gözleri parladı. Cedric'in uzattığı plazma kılıcını aldı ve incelemeye başladı.

"Bu inanılmaz bir şey!" Edwin heyecan içinde elindeki cihaza doğru bakıyordu. Siyah tonlamalı tutamacı olan ve üst kısımları elektrik kabloları ile düzenlenmiş bir kılıç sapına benziyordu. Edwin bakışlarını plazma kılıcından babasına doğru çevirdi.

İntikamWhere stories live. Discover now