"Korkuyorum desem sesimi duyan birileri çıkarmı"

71 25 13
                                    

2.BÖLÜM

"Keşke büyümeseydim der insan bazen"

İşte o gün gelmişti nihayet sınav sonuçlarım açıklanmıştı istanbulda çok iyi bir okulda tam burslu şekilde istediğim psikoloji bölümünü kazanmıştım. Babam o gün ilk defa yüzüme gülümsemişti, annem mutfağa girip en güzel yaptığı şeylerden yapmaya başlamıştı bile yarın çıkıp gidecektim nede olsa. Akşam olmuştu babam herzamanki gibi gene o arkadaşlarını getirmişti bugün yüzüme ilk defa gülmüştü sanmıştım ki ailecek mutlu bir akşam yemeği yeriz çok sinirlenmiştim  artık bu adama birinin birşey demesi gerekiyordu annem buzamana kadar hep bizim için susuyordu, ama yeter artık kendimi tutamamıştım keşke tutsaydım ama
"Ahh baba! hiç değismeyeceksin demi bari bugün bu iğrenç arkadaşlarını getirip içmeseydin olmazmıydı..." diye bağırmaya başladım.
Herzamanki gibi çok kızmıştı, o gecenin bana zehir olacağı başından belliydi, yanağıma indirdiği tokat dudağımı patlatmıştı. O sinirle evden dışarıya attım kendimi
Osmanı kaybettiğim günde ki gibi sağanak bir yağmur vardı düşündüğüm tek şey buradan uzaklaşıp yanlız başıma kalmaktı.
İçerden ahmet abinin sesini duydum ister istemez kulak kabarttım feridenin peşinden gideyim hava kötü biryere gitmesin diyyordu.
Ahmet abi amcamların tek çocuğuydu onları bir tarfik kazasında kaybetmişti tek başına kalınca babam onu eve getirmişti onu kardeşim yusuf ve ben hep öz abimiz gibi gördük ona abi demem hoşuna gitmiyordu sanırım çünkü benden 6 yaş büyük olmasına rağmen bana abi deme diyyordu ben dinlemez yinede abi derdim.Ahmet abi etrafta pek sevilmeyen hatta çoğu kişinin çoğu konuda şikayetçi olduğu, eve pek uğramayan, babamla birlikte sürekli içen birisiydi yinede neden bilinmez ama babam onu pek sever hatta bizden daha çok sever ve korurdu, onu bu nedenden dolayı kıskandığım zamanlar olurdu, zaten ahmet abiyi pek sevdiğimde söylenemez.
Onun beni teselli etmesini istemiyordum isteyecegim en son insan bile değil di.Hızla oradan uzaklaşmak istedim koştum koştum ve kendimi ormanda buldum ahmet abinin sesini duydum
"Feride! Artık benden kaçmana izin vermeyeceğim." Arkamı döndüm artık ne birşeyi anlamaya nede hiçbir soru sormaya gerek yoktu. "Git burdan!" ağır ağır adımlarla yaklaşıyordu bana doğru ben geri adım attıkça o yaklaşıyordu ayağım kocaman bir taşa takıldı ve yere boylu boyunca düştüm üzerime yatan bedeni okadar ağırdı ki tek düşüncem onun iğrenç bedenini üzerimden atmaktı çığlıklarımı pesi sıra atmak istiyordum ama ne fayda elimle yerde birşeyler aramaya başladım çırpınarak çok büyük olmasada bir taş buldum ve kafasına üst üste vurdum kafasından kanlar akmaya başlayınca yana doğru düştü o hırsla kendimi bir hamlede toparlayıp ayağımın takıldığı o koca kayayı iki elimle kavradım ve kafasına vurdum
"Ahh!" Diye inliyordu onun inleyişlerini duymak hoş geliyordu o an bana, vurdum! vurdum! hırsımı alana kadar vurdum. Seslerin kesildiğini fark ettim geberdi galiba diye düşündüm ve iki parmağımı yüz üstü yatan kafasına doğru yanaştırıp burnundan nefes alıp almadığını kontröl ettim nefes almıyordu kurtulmuştum
" Bana dokunmadan gittin işte babamın sevgili yegeni ahmet abi!" diye çığlık attım. Derin bir nefes alarak o yağmurda önünde buz gibi oturup kaldım yarım saat sonra kendime geldim usul usul kalktım yerimden kayayı ve taşı elime alıp dere kenarına gittim yağmurda gürül gürül akan dere alıp götürdü taşları o anda, suda elimi yüzümü yıkayıp kendime iyice gelince evin yolunu tuttum  ahmet abi üç gün eve gelmese kimse bu nerde demezdi zaten geç vakitte eve girdigimi bir tek yusuf fark etmişti birlikte uyyorduk ıslak kıyafetlerimle girdim yatağıma saatlerce tavana bakakaldım başımdan geçen olayı başa alıp tekrar tekrar düşünüyordum.Sabah annemin başımı okşayarak uyandırmasıyla açtım gözlerimi bir saatte olsa uyumuştum dün geceden sonra "Kuzum ayrılık vakti iki saat sonra köy arabası yola çıkar bir an önce kahvaltı yapıp hazırlanmaya bak hadi."
Başımla annemin söylediklerini onaylayıp tekrar başımı yastığıma bıraktım.
O pislik ölmüştü  bir yandan rahat bir yandan da huzursuzdum. Neyseki gitme vakti gelmişti belki uzak diyarlar bana katil olduğumu unutturdu katil! elleri kanlı katil dim ben ahmet abinin bana bıraktığı kan lekeleriyle gidiyordum işte.Elimde ki tek bavulla ve osmanın evinin adresiyle kapıya doğru yöneldim yusuf annem ve babam dolu gözlerle bana bakıyorlardı. Babam kurtulmak istiyordu bir yandan annem hiç gitmemi istemiyordu arkama tekrar bakmadan yoluma devam ettim birdaha buralara gelmemek zamanla annemle yusufu yanıma almak niyetiyle bindim arabaya cama başımı dayadım ve bana iyi gelen şeyi yani osmanı hayal etmeye başladım acaba beni tanıyacakmıydı, ne kadar değişmişti, nasıl birisiydi, okuyormuydu, herşeyi ama herşeyi düşündüm gider gitmez okuluma değil osmana gidecektim içim içime sığmıyordu yol hiç uzun gelmedi. Tekirdağ'la İstanbul arası işte...
Sonunda İstanbula varmıştım elimdeki adresle sora sora bulmuştum o evi kapıyı açıp bahçeye girince önümde koskoca bi ev, güzelmi güzel bahçe osman bu kocaman evde yaşıyordu bu güzel yerde geriye dönüp bakasım artık hiç gelmedi.Ögretmenim geleceğimden habersizdi kapıyı çaldım beyaz gömlekli mini siyah etekli saçları ensesinden toplu bir kız açtı kapıyı "Buyrun efendim hoşgeldiniz"
"Merhaba hoşbuldum ben haluk amcaya bakmıştım?"
"Tabii buyurun sizi şöyle içeri alayım" içeri ilk adımı mı atar atmaz içimde aynı anda hem bir husursuzluk hemde sevinç dolmuştu az ileride salona asalet katan turkuaz renginde ki koltuğa oturdum ve haluk amcayı beklerken bir kahve ikram ettiler 5 dakika sonra haluk amca merdivenlerden inerek bana doğru yaklaşmaya başladı ve "Buyrun kızım hoşgeldiniz"
" Haluk amcacığım hoşbuldum feride ben"
Beni ilk görünce tanıyamamıştı tanımasınıda beklemiyodum zaten ama ismimi söyleyince gözleri parıldadı beni gördüğüne pek bi sevinmişti.
"Aaa feride kızım hoşgeldin seni gördüğüme çok sevindim nasıl büyümüşsün sen böyle"
Orada haluk amcayla uzun uzun konuştuk kahve içtik başımdan geçen bütün herşeyi anlattım öğretmenime yani haluk amcaya güveniyodum onun beni kollayacağından emin gibiydim.
O gün beni evlerinde misafir etmek istedi,gözlerim hep osmanı arasada bulamamıştı haluk amcada zaten hiç osmandan birşey bahsetmedi belkide aklına gelmedi orda kalıp osmanın gelmesini beklemeyi çok isterdim ama okuluma gidip yurtta odama biran önce yerleşmek istediğimi söyledim haluk amcada anlayışla karşıladı zaten
"Şoför seni bıraksın ferideciğim yerleştikten sonra yine gelir misafirim olursun." Haluk amcaya sarılıp dışarı çıktım, şoförleri bile vardı ama bu kocaman evi gördükten sonra okadar da şaşırmadım peki ya okulumdaki bütün herkesin böyle bir evi ve şoförleri varsa bu benim için bir sorun olurmuydu düşünmeden edemedim.
Arabaya bindim ve başımı cama dayayıp haluk amcayı düşünmeye başladım neden kocaman evde tek başındaydı osman o saate kadar eve neden uğramamıştı deyip üzülerek inmem gereken yerde tesekkür ederek indim yurda girip odama yerleştim ve kafamı koyduğum gibi uykuya daldım.
Sabah güneş ışıklarının baş ucuma vurmasıyla gözlerimi açtım.

Bölüm Sonu💚

FERİDEWhere stories live. Discover now