Hikayelerimde hiç bir kişi, topluluk, kurum veya kuruluşa yönelik ciddiyetle yazılmış cümleler ve hakaret yoktur. Kişiler ve olaylar hayal ürünüdür. Rahatsız olduğunuz bir şey olduğunda ilk bana ulaşın lütfen.İYİ OKUMALAR.
V, az önce saygı dersinden çıkmıştı. Her zaman gittiği büyük kavak ağacının altına gidiyordu. Tam koridorun sonundayken birinin ona seslendiği duydu. -Şşt! Etrafına baktı. Fakat ona bakan ya da seslenen kimse yoktu. Sesi tekrar duydu. Bu sefer nerden geldiğini kestirebilmişti. Sese doğru yürümeye başladı. Ses onu eski bir süpürge dolabına doğru götürdü. Dolabı açıp içeri girdi. İçeri girdiğinde karşısında son sınıf öğrencisi birinin ona sırıttığını gördü. -Sesi takip etmeyi aklına getirecek kadar zeki olduğunu tahmin etmiştim. V, anlamamıştı. -Eee? Demek Grindelwald ha? Wow! Şu gözlere bak... hiç birini korkuttun mu bunlarla? Büyücü ya da büyü dışı? -Tabi ki. Alıştılar gerçi ama... Kahkaha attı ve devam etti. -Eğlenceli kızsın. Fakat buraya sohbet için çağırmadım. -Ne için çağırdın. -Biliyorsundur... burda herkes senden nefret ediyor. -Elbette. -Fakat benden korkarlar. Yani yanında ben olduğum sürece sana bir şey yapamazlar. -Neden yanımda olasın ki. -Çünkü sen de benim yanımda olacaksın. -Nerden çıkardın? Lafı dolandırmadan anlatıversen. Gerilim filmi karakteri gibi davranma. Tekrar kahkaha attı, fakat önceki kadar büyük değildi. -Tamam, tamam. Öncelikle, her sabah uyandığında ilk işin benim yanıma gelip sana vereceğim şeyleri bu süpürge dolabına getirip şu minik sandığın içine koymak. -Bana ne vereceksin. -Bir önemi yok. -Hayır var. Kız dik dik V'ye baktı. -Pekala... bazı uyuşturucu maddeler. Bilirsin ya... Vićenta, kıza şaşkınlıkla ve sırıtarak baktı; -Wow, peki... ben almayayım. Ama sana kolay gelsin. Deyip kapıya yöneldi. Fakat kapı kolunu tutamadan kız onun kolunu tutmuştu. Hemde oldukça sıkı. -Ne yaptığını sanıyorsun sen?! -Benden korkarlar demiştim sana küçük velet. Sana var mısın yok musun demedim. Sadece ne yapacağını söyledim. Zaten eğer ben yapmazsam er ya da geç biri seni iyice benzetecek. Bana katıldığında kimse sana karşı durmayacak. V'nin kolunu iyice sıktı. Vićenta sinirlenmişti. Çok. Hemen hızlı bir şekilde kızın elini tutup ters çevirdi. Ters çevirdiği anda âsâsını çıkarıp kızın yüzüne doğrulttu. -Bana bak! Sakın bana bir daha dokunayım deme, sıçtığımın lağım faresi! Eğer başkası beni benzetecek olursa. Sürtük müdüründen öğrenirsin. Burda üstüne düşen hiç bir şey yok. Ha pek tabii benzetebilirse. Şimdi buradan defol git. Ayağını denk al yoksa ilk piyango sana vuracak. -Kız öylece kalmıştı. Hareket edemiyordu. Korkmuştu fakat hareket edememesinin nedeni korkusu değildi. Büyüydü. -Ne duruyorsun DEFOL DEDIM! Kız konuşamıyordu. Öylece kalmıştı. V de şaşırdı. Çünkü herhangi bir büyü yapmamıştı. Zaten böyle bir büyü öğrenmemişti bile. -Siktir yaa! Kızı bahsettiği minik sandığın içine koydu. Dışardan minik fakat içi oldukça genişti. Gerçi içi madde poşetleriyle doluydu.... ama yer vardı. Ayrıca kızın düşmesini yavaşlatmıştı. Dolaptan çıkıp kapısını iyice kapattı. Sonra da odadan çıktı. Ve hiç bir şey olmamış gibi koridorda yürümeye devam etti. ~ Anka kuşu binasının kapısının önündeydi. İlk başta bina seçileceğinde kertenkele olur diye düşünmüştü. Anka kuşu çıkması onu şaşırmıştı. Odanın kapısını açtı ve odaya girdi. Oda çoğuna göre sıcak ve samimiyken iş V'ye gelince. Herkes soğuk ve boş boş birbirlerine ve V'ye bakıyordu. Sohbetlerini durdurup V'nin gitmesini bekliyorlardı. V üst katta bulunan yatakhaneye giden merdivene gitti "Susun aq siz. Aman sizin kimden hoşlanıp kiminle yatıyor olup kimi aldattığınızı bilmek için can atıyordum. Nolur anlatın yoksa şimdi yatağıma girip öyle bir ağlayacam ki inanamazsınız, salya sümük... tiplere bak. Beyinsizler" dedi içinden. Br tarafından da merdiveni çıkıyordu. Sonra bir anda merdivende durdu. Neden mi? Sırf onları sinir etmek için... o durunca hepsi araba farı gören tavşan gibi birbirine bakmaya başladı. V, neredeyse kahkaha atacaktı. Sonrasında bir adım daha geri gitti. Yine durdu. Sonra bir adım ileri iki adım geri.... sonrasında onlardan ne kadar nefret ettiğini hatırlayıp gülerek yukarı koştu.... ve binanın yatakhanesine girdi. Pencereden dışarı baktı önce. 1 hafta kadar okuldan dışarı çıkma izni yoktu. Babasını düşündü. Teyzesi bakıcı bulmuş muydu? Bakıcısı iyi miydi? Resim çizmişler miydi? Düşüncelere dalmışken bir anda duyduğu sesle irkildi. Arkasına bakınca kedisi Clementine'ı gördü. Sırıttı. Onu okula gelmeden önce teyzesiyle almışlardı. İlk kedisi ölmüştü. Gerçi babasının kendisiydi zaten, çok aptal ve hırçın bir kediydi. Onu pek sevmezdi. V, evlerindeki büyük pencereyi "yanlışlıkla" açık unutunca. Kedi, camın yokluğunu fark etmemiş ve en üst kattan aşağıya düşmüştü. Fakat Clem, V Clem'i gerçekten seviyordu. Adını kendisi koymuştu. Kendisi sahiplenmişti. Altın sarısı kabarık ve yumuşak tüyleri vardı. Tüylerinin aralarında olan daha koyu renkli tüyler, çizgili olmasını sağlıyordu. Fakat kulağı hariç, oradaki tüyler kısa ve siyahtı. Sanırım doğum lekesi gibi bir şeydi. Clem'i kucağına alıp okşadı. Clem çok fazla ilgiden hoşlanmaz, mış mış olmaktan nefret ederdi. Ama eğer bir süre onu hiç takmazsanız da hemen tepenize çıkardı. V, bunları teyzesiyle okula gelirlerken geçen kısa sürede fark etmişti. Hayvanlarla arasında bir bağ olduğunu düşünürdü. Hayvanları çok fazla sevmez ama onları çok iyi anlardı.
Vićenta'nın âsâsı,
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.