-Bölüm 4- 🌿

140 17 22
                                    

"~Zeki olman hoşuma gitmiyor değil.~"

Düzgünce uykumu almıştım. Hazırlanıp uniformamla evden çıktım. Binaya geldiğimde arabamı park ettim ve içeri girdim. Rutin işleri yaptığımızda öğlen olmuştu ve atış talimi başlamak üzereydi sakin kalmalıydım. Başkomiser hyunjin dahil bir çok üst düzey bizi izleyecekti. Bahçede toplanmıştık. Hepimiz sıradayken minho hyung sakin olmam adına bir şeyler diyordu. Güneş gözümü alırken başımı eğdim ve avuçlarımı pantolonuma sildim. Derin nefes alıp başımı kaldırdım tekrar. Hyunjin sarı saçları ve kusursuz uniformasıyla karizmatik havasını yaya yaya geliyordu. Neydi bu adam tanrı aşkına. Göz göz gelince hemen başımı eğdim. Elim ayağım titriyordu. Uzun bacaklarıyla hızlıca ulaşıp Hiç tepki vermeden yerine oturdu.
Başlamıştık git gide heyecanım artıyordu. Sakin olmam gerekirken neydi bu heycan...

Sıra bana geldiğinde wonpil'i görmüştüm. Dediklerini kendime hatırlatıp derince nefess aldım. Bana göz kırpmıştı. Sakince kollarımı uzattım ve gözlerimi hedefe kitleyip 3 el ateş ettim. İçim titriyordu. Buraya gelebilmek için çok uğraş vermiştim doğru atış yapmak zorundaydım. Arkadan görevlinin sesini duydum.

"kim seungmin 200 metreden 3'de 3 atış."

Rahatlamışlık hissiyle wonpil'in yanına yürüdüm. Gülümseyerek konuşmaya başladım.

"teşekkür ederim... Deliriyordum heyecandan az kalsın."

Elini omzuma atıp kulağıma yaklaştı.

"sevindim küçük prens"

Gözlerimi devirdim. Ama gülümsememi silmedim. Kimse mutluluğumu bozamazdı.

Talim bittiğinde başarılı atış gerçekleştirenler kendi üstleri tarafından puan değerlendirilmesine alınacaktı.
Hyunjin Başkomiser'in odasına doğru ilerlerken bu sefer utanmamayı ve sakin olmayı kendime hatırlattım. Adamın yakışıklılığı sizi ele geçirip değişik bir havaya sokuyordu.
Kapıyı tıklattım.

İçeri girip saygıyla eğildim.
Göz kontağı kurduğumuzda ayağa kalkıp masasının önüne geldi ve yaslanarak ellerini cebine soktu.

"Seni geldiğinden beri izliyorum. İlk başta pek öyle gelmese de şuan geleceğinden şüphem yok. İlk olarak ciddiyetini koruman güzel. Herkese yardım etmeye çalışıyor nöbetlerini atlatmıyorsun. Cinayet mahalline gittiğimizde zekan zaten dikkatimi çekmişti. Ve şimdi... Emin oldum. Grubuma yakışan bir polissin. O yüzden sıkı çalış ve dengeni kimsenin bozmasına izin verme. Sana en iyi değerlendirme puanını vereceğime emin olabilirsin."

Övgülerini hissediyordum. Deli gibi mutlu olmuştum. Tabiki bunu belli etmedim.

"Teşekkürler efendim. Dediklerinizi aklımdan çıkarmayacağım."

Gülümsüyor muydu o? Gözlerinin hafif kısılması düzenli dişleri ve kesin çene yapısıyla dikkat çekiyordu. Yerimde bir kız olsaydı bayılabilirdi. Zaten duruşu da menkenleri andırıyordu. Kendimi zorlayıp bakışlarımı yere indirdiğimde diyaloğu devam ettirmesini bekliyordum fakat o dibime girmiş bir elini belime atmıştı. Diğer eliyle bir şeyler yaparken benim beynim süzgeç kıvamını almıştı. Ne yaptığını kestiremiyorurdum...

Kokusu muazzamdı.. Erkeksi ama yumuşak bir kokuydu. Gözlerimi büyütmüş olmalıydım ki geri çekilmişti ben hala şoktayken sesini duymuş kelimelerini algılamaya çalışmıştım.

"jopunu yanlış yere takmışsın. Dikkat etmelisin."

Benimle eğleniyor muydu bu herif şaka falan mıydı?!

Saygıyla eğilip hızlıca koşarcasına odasından çıktım.
Büyük çaplı kalp krizi geçiriyordum. Adam kan derecemle bile oynuyordu. Oflaya puflaya tuvalete yürüdüm.

////
Bu gün sakin bir gündü. İş anlamında tabii sabahtan beri sürekli olarak kafada o an dönüyordu. Belimi tutup jopumu düzeltmişti. Peki anlamadığım nokta bunu söylese de yapabilirdim...

Kafamdaki düşüncelerle dinlendiğimiz odaya yürüdüm. Sahi bu gün minho hyung'u hiç görmemiştim. Yavaş adımlarımla odaya girecekken gördüğüm şeyle donakalmıştım.

Hasiktir...

Minho hyung ve sincaba benzeyen çocuk biraz... Yiyişiyormuş gibi görünüyordu. Şoktan çıkıp hızlıca ordan ayrıldım. Minho her zaman kararlı ve olgun biri olmuştu gözümde ama karakolda biriyle öpüşeceği ihtimalini düşünmemiştim hiç. Tabiki onu yargılamıyordum ama şaşırmıştım doğrusu.

/////

Minho'dan ;
Atış taliminden sonra biraz ayılmak adına kahve içmek istemiştim. Dün gece nöbet bendeydi ve talim olduğu için eve gidememiştim. Yorgunluktan geberiyordum sanırım. Kahve makinesinden şekersiz bir karton bardağa doldurup bir yudum alarak arkama yaslandım. Camdan dışarı bakarken içeri giren bedenle bakışlarımı yönelttim.

3-4 saniye gözlerimiz kenetlense de ayırmak zorunda kalmıştık. Yanıma yürüyüp makineden kahve doldurmuştu benim gibi arkasına yaslandı.

"şu sizin yeni çaylak fazla iyi değil mi?"

Başımı salladım.

"öyle hyunjin'in dikkatini çekiyor sorgulamaya gerek yok zaten."

Elindeki karton bardak olsa da parmaklarını yakıyordu. Acı çektiğini görebiliyordum. Sürekli elini değiştirse de yanıyordu.  Yine de gülerek konuştu.

"ben onun gibiyken 2 taneyi zor sabitlenmiştim"

Gülümsedim. Biliyorum.

"biliyorum.. Yani talimini izlemiştim."

Bakışlarını yere indirdi. Yaslandığım yerden hafif haraketle doğrulup önüne geçtim. Aramızda bir karış vardı, bileğini tutup elindeki bardağı alıp kenera bıraktım.  Şok içinde bakarken yüzünün aldığı şekil çok sevimliydi. O bir polise göre fazla şirin ve komikti. Eğlenceliydi. Onu hep gözlemlerdim. Aslına herkesi izlerdim ama o ayrı bir dikkatimi çekiyordu.

"ellerini yakıyordun"

Bakışlarını bileğini tuttuğum eline indirdi. Bir şey söylemek ister gibi yüzüme baktı. Sonra düşüncelerini unutur gibi göz bebeklerini yüzümde dolaştırdı. Aynı şeyi ona yaptığımı fark ettiğimde daha çok yaklaştığımızı görmüştüm. Onu öpmek istiyordum.. Yumuşak kokusu burnuma dolarken kötü kokmamış olmayı diledim. Dip dibeyken kala beni itmemişti. Dayanamıyordum sanırım dudaklarımı dudaklarına Bastırdım.

Garip bir hissiyat vardı içimde sanki kar yağarken ateşin başında oturuyor gibi, kilometrelerce koşmuş, susuzluktan ölürken göl bulmuş gibi. Ama anlatmazdım sanırım. Beceriksizce karşılık vermeye çalışması daha çok hoşuma giderken parmaklarını omuzlarımda hissettim bana tutunuyordu. Benim ellerim ince belini kavrarken yer ve zaman kavramını unutmuş gibiydik. Tek derdim dudaklarını daha çok hissetmekti. Nefessiz kalmış olacak ki biraz geri çekilerek ayrıldı. Alnımı onunkine yasladım. Bana hissettirdiklerine bayılmıştım. Neden yaptığımı sorgulamadan buna kalkışmıştım ve pişman olduğum söylenemezdi.

"B-bu yanlış gitmeliyim"

Hızla bedenimden ayrılıp odadan koşar gibi çıkmıştı.

//// minsung olmadan olmaz...
  Orospu jyp.
Hyunjin'i salın amk.
EXO cb geliyo asın bayrakları.

To już koniec opublikowanych części.

⏰ Ostatnio Aktualizowane: Mar 04, 2021 ⏰

Dodaj to dzieło do Biblioteki, aby dostawać powiadomienia o nowych częściach!

-HyunMin-    🌹🔥 BURNT ROSE 🔥🌹Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz