28. Bölüm ☁ Birlikte İlk Gece

Start from the beginning
                                    

Beni kararımdan dolayı pişman etmeye çalışmıştı ama ben onunla tek başıma olacağım her saniye de başımın belaya girme ihtimalimin çok fazla olduğunu biliyordum.

''O kadar paran varken neden böyle bir evde oturmak seni özgür hissettiriyor?'' dediğimde gülerek diken diken çıkmaya başlamış olan sakkalarının kapladığı çenesini sıvazladı.

''Bu seni rahatsız mı ediyor?'' dediğinde gözlerimi kıstım.

''Hayır ama...'' diye konuşmaya başladığımda geveleyeceğimi benden önce fark etmiş olacak ki alaycı bir gülüş eşliğinde beni süzerek lafa girdi.

''Hala param var,'' dediğinde hafifçe kafamı salladım. ''Ama bu tür yerler saklanmak için daha el verişli. İstesem şu anda elimde olan parayla bile bizim evden büyük bir evde oturabilirim ama beni öyle bir yerde bulmaları daha kolay olur,'' dediğinde tekrar başımı salladım.

''Burada bulamazlar mı?'' dedim meraklı çıkan sesimle. Kendimi küçük bir çocuk gibi hissetmiştim. Her şeyi merak eden, meraklı bir kız çocuğu gibi...

''Bulurlar. Bulurlar ama tekrar izimi kaybettirebilirim,'' dediğinde kaşlarımı çatarak lafını böldüm.

''İzimizi kaybettiririz,'' diye tamamladığımda gülerek başını salladı.

''Sen hala böyle kararlı kararlı konuşabiliyorsun ama emin ol çok pişman olacaksın. Canının acıdığı her saniye de, benden beklediğin sevgiyi göremediğin her anda, başın belaya girdikçe benimle geldiğin için kendine lanet edeceksin. Ama o zaman çok geç olacak. Çünkü o gün geldiğinde ben senin gitmene hiçbir şekilde izin vermeyeceğim,'' dedi ve beklemediğim bir şekilde yerinden doğrularak üzerime doğru eğildi. Gözleri gözlerimin görebildiği tek şey haline gelirken burnu neredeyse burnumun hemen dibindeydi. ''İzin vermeyeceğim çünkü sen benim olmuş olacaksın. Benim olacaksın, bana ait bir parça haline geleceksin ve ben izin verene kadar benden gidemeyeceksin. Kendi isteğinle geldin ama kendi isteğinle çekip gidemeyeceksin,'' dedi ve hızla doğrularak arkasını dönüp kapıdan çıkarak beni odada yalnız bıraktı.

Tuttuğum nefesimi zorlukla dışarıya verirken kalbimin ritminin nasıl bu kadar çabuk bozulduğunu düşünüyordum. Gözlerimde ve burnumun ucunda bir sızı baş göstermeye başlamıştı. 

Bana ait bir parça haline geleceksin...

Benden bir parça olacaksın...

Bu sahiplenici konuşması çok fazla tehditkardı...

Ve beni bazen gerçekten korkutuyordu.

Bir süre sonra Kuzey tekrar kapıdan içeriye girdi ve oturduğum kanepenin ucunda duran montunu üstüne geçirdi. Yüzüme bile bakmıyordu. Hiçbir şey söylemeden sırt çantasını da eline aldı ve kapıdan tekrar çıktı. Tabii ki de evde yalnız kalmak gibi bir niyetim yoktu. Montumu elime alıp odanın kapısından çıkmamla kapının kapanması bir olmuştu. Umursamadan montumu giydim ve kapının kolunu aşağıya indirdim ama açılmıyordu. Defalarca kapıyı kendime doğru çekmeme rağmen açılmadığını fark etmemle pencereye doğru koştum. Kuzey şapkasını kapamış, omzunda çantası, ellerini ceplerine sokmuş yavaş adımlarla yürüyordu. Ve ben sadece onun ağzından çıkan beyaz buhar bulutunu görebiliyordum.

Beni resmen eve kilitlemişti.

Hayır ya.

Boşuna korkmama gerek yok.

Beni buraya kadar getirmişken. buraya kadar onunla gelmeme izin vermişken beni burada bırakıp gitmiş olamaz, değil mi?

Hayır olamaz.

Birkaç dakika pencerenin önünde onun geldiğini görmek için beklememe rağmen sonunda ayklarımın ağrımasıyla üçlü kanepeye tekrar oturdum. Bir süre sonra oturmaktan da sıkılarak üçlü kanepeye uzandım.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now