Bölüm 4: Seni Seviyorum

716 122 82
                                    


Altın çiçek tarlası ortadan kayboldu ve aniden başladıkları yere geri döndüler. Gökyüzü karanlıktı, yıldızlar görünmüyordu. Sadece bir sokak lambası vardı ama Xiao Zhan önündeki Tanrının yüz ifadesini açıkça görebiliyordu. Kelimenin tam anlamıyla üstündeydi ve kendisine çok yakın olduğunu görmemek zordu. Onları lanetleyen tablo yeşil alevler içinde yanıyordu.

Mesele şu ki, Tanrı sadece dik dik bakıyordu.

"T-tanrı." Xiao Zhan belirsiz bir şekilde seslendi.

O an Xiao Zhan, Tanrının kulak uçlarının kırmızı renge büründüğünü ve gözlerinin ışıl ışıl parladığını fark etti. İşe yaramış mıydı?

Tanrı elini göğsüne koydu ve yutkundu, gözleri o kısa süreçte Xiao Zhan'dan hiç ayrılmadı. Sonra şöyle dedi:

"Tanrım, çok güzelsin..."

İçine çektiği hava, Xiao Zhan'ın nefesini kesti. 

--

Öğrencilerin ödevlerini rahat bir alanda yapmak istediği zamanlarda, sessiz çalışmaları için bir kafe yapılmıştı. Sohbet etmek ve eski dostlarla buluşmak için sıradan bir yerdi. Sıcak bir şeyler içmek ve rahatlamak için bir yerdi. Bunun için yapılmıştı-- şey için değil... şey...

"Lanet olsun neden sana aşığım?!"

Xiao Zhan başını eğdi ve biraz kendinden emin bir şekilde fincanı tuttu çünkü önündeki Tanrı, etrafındaki insanların onlara bakıp bakmadığını gerçekten umursamıyor gibiydi.

Tanrının öfkeli bir ifadesi vardı, oturmasına rağmen elleri hâlâ ceplerindeydi. Xiao Zhan'ın elinden bir şey gelmezdi ancak diğerinin otururken bacaklarını hep rahatça açma alışkanlığı olduğunu fark etmişti.

"Benden bu kadar nefret mı ediyorsun?" Xiao Zhan ondan nefret ediyordu ama bunu, nefretinden değil, yaşamak istediği için çaresizlikten yapmıştı. Tek başına nefrete göre hareket edecek tipte biri değildi.

Xiao Zhan yüz ifadesini boş bıraktı. Kahvesinden bir yudum daha aldı ve önündeki Tanrıyı gözlemlemeye başladı.

Tanrı kızgınlıkla dilini şıklattı. "Bu şekilde seni yiyemeyeceğim!" Gerçekten sesini alçaltmalıydı.

Xiao Zhan, "Bu iyi bir haber," dedi ve Tanrının şikayetçi sözlerini yarıda kesti. "Sonunda 18 yıl önce tutmadığın sözü tutabileceksin."

Tanrı kollarını kavuşturdu ve Xiao Zhan'a bakmaya çalıştı ama bir süre sonra eriyip saf bir aşık şekline dönüştü. Tanrı farkına vardığında başını salladı ve başka bir yöne bakmaya devam etti. "Bu kolye tam olarak ne? Onu nereden aldın?"

"Bu kolye seni bana bağlıyor. Şu anda bana aşıksın çünkü onu sana veren kişi bendim... gerçi onu cidden kendin aldın." Xiao Zhan burnundan soludu. "Bunu... sadece ben... aktif hale getirebilirim..." İnsan rahatsız bir şekilde uzaklara baktı.

Tanrı kendine geldi ve tekrar baktı. "Öpücük yüzünden oldu, değil mi?" Ayağa kalktı ve yaklaşmaya çalışarak masanın üzerine eğildi. "İşe yaradığını sanmıyorum. Sadece emin olmak için beni tekrar öpmen gerektiğini düşünüyorum-" dudaklarını uzatmak üzereydi ama Xiao Zhan suratını, kıpkırmızı olmuş bir halde telaşla geri itti.

"Ne yapıyorsun?! Halka açık yerdeyiz!" Xiao Zhan yüzünü diğer müşterilerden gizlerken fısıldadı.

"Bunu yapıyorum çünkü şu anda seni seviyorum!" Tanrı hiç utanmadan bağırdı. "Sorumluluk al! Bunu bana yapan sensin! Şimdi, hadi. Öp beni--" Xiao Zhan onu sandalyesine geri oturtmak için elinden geldiğince güç kullanıyordu.

Forcing Me To Love You Isn't Fair Play | YiZhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin