five

381 42 28
                                    

bu bölümü, beni aylar yıllar sonra tekrar bölüm atmam için uzun uğraşlar sonucu bir şekilde ikna eden @rosestrkk'a ithaf ediyorum. ily 3000 rose<3

Tony ve Steve'in öpüşmesi çok uzun sürmedi.

Hikayelerinin klişeliğine uygun olarak önce kapalı gözlerinden dolayı fark etmedikleri bir şimşek çaktı, sonra da güçlü bir gök gürültüsü duyuldu. Ses dudaklarının birbirinden ayrılmasına sebep olurken yine de birbirlerinden uzaklaşmadan yukarı kaldırdı ikisi de başını. Böylece ilk damla da Steve'in burnuna düşmüş oldu.

"Eyvah," dedi Tony terasa bakarken. Hemen arkasından bir gök gürültüsü daha duyuldu ve yağmur damlaları bir bir düşmeye başladı.

"Bekle," dedi Steve birbirine yapışmış bedenlerini ayırırken. Sonra koşar adımlarla içeri ilerledi ve kapının hemen yanındaki panjur düğmesine basarak terasın üstünün kapanmasını sağladı.

Bu sefer daha sakin adımlarla yanına ilerledi Tony'nin. Panjur kapanana kadar yağmurun altında kaldığından üstü ve saçları biraz ıslanmıştı, Steve yanına geldiğinde ıslak saçlarını eliyle geri taradı.

"Demirlere bir şey yapmayacak mısın?" diye sordu Tony oyunbaz bir gülümsemeyle. Steve ona aynı gülüşle karşılık verdi.

"Sarmaşıklardan dolayı bir şey olmuyor." Ellerini tekrar Tony'nin beline koyup az önceki konumlarına gelmelerini sağladı. "Ama sanki biz bir şey yapıyorduk." Burnunu onunkine sürttü.

Tony kaşlarını kaldırdı. "Öyle mi? Hiç hatırlamıyorum." Az önce Steve'in omuzlarına doladığı kollarını boynuna çıkardı. "Hatırlatırsın belki." Steve bunun üzerine beklemedi ve yeterince ayrı kalmış dudakları bir kere daha birleştirdi.

Bu seferki uzun bir öpücüktü, ara ara gelen gök gürültüsünün ya da üstlerini örten panjura vuran yağmurun sesi bir kere bile birbirlerinden uzaklaşmalarını sağlamamıştı. Birkaç saniyeliğine nefes almak için dudaklarını ayırdıklarında dahi uzak kalamamışlardı birbirlerinden, Steve dudaklarını Tony'nin çenesinden boynuna doğru ilerletmiş ve bu da yakınlıklarını başka bir boyuta taşımıştı.

Tony bu temasla kanatırcasına dişlemişti dudaklarını. Sonra Steve'den ansızın uzaklaşıp elini kavramış ve onu içeri yönlendirmişti. Koltuğun önüne geldiklerinde de dudaklarını tekrar birleştirdi. Senelerdir hasret kalmıştı ona ve bu kadar uzun yıllar sonra tekrar aynı konuma gelebilmeleri içini kıpır kıpır ediyordu.

Steve kendisiyle beraber onu da koltuğa çekerken son öpüşmelerini düşündü. Yirmi iki yıl önce, her şeyin tepetaklak olduğu akşamın sabahında öpmüştü sarışın adamı. Sanki yirmi iki yıl bir daha ona dokunamayacağını hissetmiş gibi aralarındaki kavgaya rağmen uzun uzun öpmüştü onu. Steve'in kucağına iyice yerleşirken bu sefer her şeyin tepetaklak olduğu o akşamı düşündü. Aklına gelenlerle dudak hareketleri iyice yavaşlayıp gözleri açıldı, Steve bunları fark etmemiş olmalı ki Tony'yi aynı şevkle öpmeye devam etti. Tony'nin hareketsizliğini fark ettiğinde de bunu olduğundan çok daha yanlış yorumlayıp dudaklarını tekrar boynuna ilerletti. Tony ise yirmi iki sene önceki anılarla boğuşuyordu hala. Altındaki adamın ona yaptıkları, ya da onun altındaki adama yaptıkları zihnine teker teker doluşurken titrek bir nefes aldı yavaşça.

"O gece sana yalvarmıştım." Dediği Steve'in put gibi kalmasına sebep olurken devam etti: "Sen bütün her şeyimizi silip atarken son bir şans için yalvardım sana. Ama sen dinlemedin." Steve başını iki yana salladı. Tony başını onunkine yasladı. "O kadar emindin ki kendinden... O gece o kadar küstah, o kadar kibirliydin ki kendimi hiç olmadığım kadar aciz hissettim." Sözlerine rağmen Steve'in boynunu daha sıkı kavradı. "Sanki senelerce yanımda olan, beni seven, delicesine aşık olduğum adam başkası gibiydi." Yüzü acı çekercesine buruştu.

ineffable || stonyजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें