Kaygılar Kaydırağı

26 3 0
                                    


     Kurtulmak derken, arz talep ilişkisini çok yanlış anlamamızdan kaynaklıdır ki; bu iki kavramla haşır neşir olmamıza rağmen artık kendimize neden talep ediyorum ve kim bunu arz ediyor sorularını sormuyoruz. İnternet üzerinden alışveriş çılgınlığının tavan yaptığı bu günlerde, sadece bedenimize yatırım yaparak bedenimizin hizmet ettiği ruhumuzu biçare bırakmış durumdayız. Bedenimizi yenilemeye o kadar odaklanmış haldeyiz ki ruhumuzu ne kadar eskittiğimiz ve yıprattığımız konusunda artık düşünemez olmuşuz. Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur cümlesi yerine sağlam vücutta sağlam kafa bulunur gibi saçma bir düşünceyi benimsemiş haldeyiz.

     Ruh sağlığı olmadıkça beden sağlığının bir anlam ifade etmeyeceğini tamamen unutmuş halde yaşıyoruz. Beden sağlığı olmadığında ruhunuz güçlü ise bir şekilde atlatma imkanınız bulunurken ruh sağlığınız bozukken beden sağlığınız önemini yitirmiş haldedir. En son ne zaman sevdiğiniz bir şarkıyı, sevdiğiniz bir kaç yudumla, sevdiğiniz bir ortamda, istediğiniz şekilde dinlediniz? En son ne zaman aklınızın iplerini bırakarak neler yapabileceğine şahitlik ettiniz? O kadar çok robotumsu bir hayata endekslenmiş durumdayız ki, bir kere bu gerçeği fark edince etrafınızda bulunan insanların sohbetleri, yaptığınız iş, yediğiniz yemek, her sabah karşılaştığınız insanlar ve hatta yaptığınız kahvaltı bile bir anda farklı gözükmeye başlıyor. Çünkü çağımızın her insanı, bir şekilde kendini ya da bir parçasını robotlara teslim etmiş halde.

     İnsan, ruhu ve bedeniyle bir bütündür. Bu iki formu birleştirebilen yaşam, insan olabilir. Bu iki yolu gözden geçirmeden basma kalıp yaşamaya başladığımız an ise hoş geldin 21. yy olur.. Doğamıza aykırı davranışlarımızdan kurtulmadığımız her an, umudumuzun daha da solduğunu görebilmek ayrı bir bilinç. İnsanı, insan yapan özelliklerimizi raflara asıp unutulmaya terk etmek; tüm parmak izlerini aynı parmak izi varsayıp, kendinizi hiç olmadığınız bir yerde saymak ile denktir. Sorgulamaya seviyorum dediklerinizle başlamanızı ve bunu derine indirgedikten sonra, hala sevip sevmediğinizi gözlemlemenizle başlamanızı istiyorum. Her birimiz, her ne kadar sözde özgür sayılmış olsak da, en azından bir kaç konuda öğrenilmiş çaresizlik sendromununa tutulmuş olduğumuzun farkında olarak, güne başlamamızın ve kendimiz için ön yargılarımızdan kurtulmamızın, gündelik yaşamımıza odaklanmaktan iç sesimizi duyamaz hale geldiğimiz noktaların, aslında bizi özümüzden ayıran noktalar olduğunu fark etmeliyiz.

     Bu noktaları şans eseri fark etmiş ve sizi suistimal etmeye çalışanları da göz ardı etmemekte fayda var. Farkındalığınız ve bu ayırımı yapacak yetiye ulaşmanız, hayatınızda size büyük öncelikler sunacaktır. Duran bir köpeğe tekme atan ve atmayan diplomalı ya da sosyal statüsünün sizin için önem ifade etmediği insanları ayırt etmekte nokta atışı tespitleri yaptıracaktır. Yani kısaca sizi siz yapıp çizginizi netleştirecektir.

Cinnetten 1 YudumWhere stories live. Discover now