5.BÖLÜM: "Misafir"

Start from the beginning
                                    

Genç kız, farkında olmadan adamı dalgınlıkla izlemeye başlamışken hissetmiş gibi bir anda tamda onun bulunduğu yöne döndü bataklık yeşili gözler.

Genç kız bir şeyleri kavrayamaya fırsat bulamadan adamla göz göze geldi.

Put kesildi olduğu yerde. Bugün nasıl sadık amcaların bahçesinin önünde taş kesildiyse aynı şey şimdi de olmuştu. Kendini geriye çekmeye kuvvet bulamazken yanakları yine kızarmaya başladı. Beyaz yanakları kızardıkça kızarmaya, bedeni hareketsizliğine devam etti.

Daha o gözlerini adamdan çekemezken bataklık yeşili gözler ifadesiz bir yüzle tekrar önüne döndü. O an hira, gelenlerin içeri girdiğini eve dolan seslerden anladı.

"Hoşgeldiniz."

Garip bir uyumla duyduğu sözler ailesine aitti. Babasının da sesi duyulurken onlara sıcak bir dokuyla karşılık veren hem kadın hem de erkeklerin yabancı seslerine karşın tedirginlikle pencere önünden çekilip mutfağı arşınlamaya başladı. Birkaç dakika sonra sesler yukarı çıkmalarından boğuklaştı. On dakika daha geçti ki mutfağa elindeki boş çay bardakları ve şekerlikleriyle müjde ve elif girdi.

"Abla!" diyerek heyecanla tezgaha elindekileri bırakan elif, parıltılı gözlerle öyle ani bir şekilde hiraya baktı ki genç kız irkilir gibi oldu.

"Abla inanamıyorum, adam çok yakışıklı."

Elindekileri müjdeyle beraber bıraktıktan sonra hızla genç kızın önünde bitti. Hira'nın ellerini ellerinin arasına alıp parıltılı gözlerini yeşillere dikti.

"Görmüş olabilirsin." Dediğinde hira başını gördüm dercesine sallayıp gözlerini sessizce çay doldurmaya başlayan arkadaşına çevirdi. Müjdenin sessizliği biraz garip hissetmesine neden oldu çünkü en başından beri aralarında en heyecanlı olan kişi oydu. Bir anda böylesine durulmak baştaki tepkilerine oldukça zıt düşüyordu. Bu nedenle hira arkadaşını takip etmekten kendini alamıyordu.

Acaba bir şey mi olmuştu?

Heyecanla bir şeyler anlatmaya başlayan elif, hiranın onu dinlemediğinden bi haber gülümserken araya müjde girdi.

"Elif,"

Elif yarım kalan sözleriyle çaya kaynamış suyu ilave eden müjdeye döndü.

"Haydi sen git yukarı. Neler konuşuyorlar sonra bize söylersin. "

Elif, sözler kafasına yatmış gibi hevesle başını sallayıp, "Doğru, o zaman ben kaçar." Diyip son defa hiraya bakıp ikiliyi mutfakta bırakarak Hızla orayı terk etti.

Böylece mutfak garip bir sessizliğe büründü. Meğer o zamana kadar tek ses elife aitmiş. Hira gerginlikle tezgaha yaklaştı. Bir şey demeden o da şekerlikleri hazırlamaya koyulduğunda dakikalar geçti.

Gel gelelim biz onları orada bırakıp üst kata, görücülerimizin hayırlı bir iş için çökükleri salona geçelim. Aynı saniyelerde salona hal hatır soruluşları ve konudan bağımsız olarak hasret giderilmeler hakim olmuştu.

Yaşlılar kendi aralarında, kadınlar birbirleriyle ve ayrı olarak metin bey ile ömer beyin sohbetleri sarıyordu salonu. Metin bey ve ömer bey neredeyse çocukluk arkadaşları olduklarından yüzlerinde tanıdık gülümsemeler konmuş onlar ayrıldıktan sonra kendi taraflarında neler olduğunu anlatıyorlardı. En son ömer bey büyük oğlunun çıkardığı yangın nedeniyle gittiklerinden sonrasını anlatırken metin bey neşeyle çocukluk arkadaşını dinliyordu. Ara ara ömer beyin büyük oğlu konuşmaya dahil olurken ortalık gülüşmelerden geçilmiyordu.

"E, sen anlat, metin. İletişimimiz koptu, pek haber alamadım sizden ama bilirsin kötü haber tez yayılır."

İşte bu sözlerden sonra metin beyin gülümsemesi yaprak misali yavaş yavaş soldu. Onun için hayatının en kara gününü ve günlerini hatırlatan arkadaşına başını iştahsız iştahsız salladı.

Oluru Var mı?Where stories live. Discover now