1.Bölüm: Uyudun mu?

9K 1.1K 2.4K
                                    

Merhabalar canımsularım. 💙

İNSTAGRAM: @emircaanseker

Yukarıdaki müziği açalım ve kendimizi kitabın satırlarına bırakalım.

"Bu Titanic'in, bir deniz yıldızı için batma hikayesi..."

İyi okumalar canımsular.  🌊

  🌊

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

1.Bölüm: Uyudun mu?
"Uzat ellerini denizlere, bak oradayım..."

Yine gece olmuş. Bir gün daha bitmiş. Günler birbirinin aynısı sanki. Ne mutluyum ne mutsuz. Değişmiyor, mimiklerim bile değişmiyor. Adı yaşamak olsun ya bir şekilde nefes alıyoruz işte. Heyecandan yoksun, her şey stabil. Ne korkuyorum ne heyecanlanıyorum ne endişeleniyorum. Aslında insanı çok üzülmek çok sevinmek ya da çok kaygılanmak yormuyor. Asıl yoran şey hiçbir şey. Hayatta hiçbir şeyin olmaması. Hiçlik insanı dövüyor. Belki farkında olmadan. Belki de bunu son safhasına kadar yaşatarak, hissettirerek. Sadece acıtıyor. Yiyip bitiriyor, varken yok ediyor. İnsanın kendini yok hissetmesi... Nasıl da rezil bir duygu.

   Yavaşça kahvemi bardağıma dolduruyorum. Filmim açık, odamda beni bekliyor. Kahvemi de alıp bir an önce odama gitmeyi geçiriyorum aklımdan. Bardaktan kahvemin sıcaklığını hissediyorum. Dökmemek için küçük küçük adımlar atıyorum. Yatağım bıraktığım gibi sıcacık.

   Tam oturduğum an twitterden bir bildirim: "Bulut ama parçalı, bir mentionda sizden bahsetti." Aslında Bulut'la yaklaşık bir iki haftadır birbirimize ment atıyoruz. Yani olası bir bildirimdi de diyebilirim. Hemen girip baktım. Bir makyaj setinin altına beni etiketlemiş. Beğendim, cevap vermeden kapatıp filmime geri döndüm. Aradan nerdeyse bir buçuk saat geçmiş. Filmimi de bitirdiğime göre yapacak başka bir şey bulmalıydım. Gözüme raftaki kitabım çarptı. Biraz da kitap okusam iyi olacaktı. Ev tamamen sessizdi, dolayısıyla insan yapacak pekte bir şey bulamıyor. Kardeşim, annem ve babam çoktan derin uykunun kollarına kendilerini bırakmışlardı bile. Benim gözüme ise gram uyku girmiyordu.



   Kitabı elime aldım ve sayfaları çevirmeye başladım. Okudukça merakıma yenik düşüp devam ediyordum. Saatin farkında bile değildim. Saat 01.17 olmuş. Kitap okurken zaman çok hızlı geçiyor. Hâlâ uykum gelmedi ve bir türlü gelmiyor.. Gerçi nasıl gelsin. Akşama kadar oturduğum yerde uyuklayıp duruyorum zaten.

Yataktan kalkıp evin içerisinde ufak adımlarla boş boş gezinmeye başladım. Kulağımda kulaklık şarkılar ardı ardına değişiyor ve ben can sıkıntımdan yerimde dahi duramıyorum. O sırada anlık kafama gelen bir hisle, bir çılgınlık yapmaya karar verdim. Haftalardır sadece birbirimizin gönderilerine yanıt verdiğimiz, ama hiçbir şekilde muhabbet etmediğimiz o çocuğa yazacaktım. Kafama koymuştum. Nasıl olur nasıl yazarım bilmiyordum. Çünkü birisi bana yazmadan, yazıp muhabbet bile etmezdim.

Mesafe: Uyudun Mu? Where stories live. Discover now