18: a second shotaro, minami-chan

Start from the beginning
                                    

"... İyiyim, merak etme."

"Jaemin, yalan söylemiyorsun, değil mi?" diye mırıldandı Jimin, ona doğru bir adım atarak.
Jaemin, iç çekerek neredeyse dibine girmiş kıza baktı. İyi bir yalancı olduğu söylenebilirdi fakat Yoo Jimin'e yalan söylemek çok zordu. Hemen Jimin yalan dedektörü gibi kız olduğundan, hem de kendisi daha sonradan yalan söylediği için vicdan azabı çektiğinden.
"Shotaro'ya bugün annenin geleceğini söylemişsin, ondan mı gelmek istemedin okula? Canın ona mı sıkıldı?" diye sordu Jimin tekrar, Jaemin ses çıkarmayınca.
Jaemin alayla tısladı.
"Shotaro'nun ağzında da bakla ıslanmıyor he... Evet. Ondan gelmedim. Mutlu musun?"
"Mutluyum..." dedi Jimin, reddetmeden.

Genç kız, yavaşça zayıf kollarını kaldırdı ve onun beline sardı. Onun ani dokunuşu karşısında Jaemin şaşkınlıkla yerinden sıçrarken, Aeri'nin tekme tokat ona girişmesi dışında bir kızın dokunuşuna o kadar yabancıydı ki istemsizce Jimin'i hafifçe itti. Neyse ki Jimin onun isteyerek böyle bir şey yapmadığını fark etmiş olacaktı ki, ona daha sıkı sarıldı.

Na Jaemin'in etrafı hep kendisine 'aşık' kızlarla çevriliydi fakat bir tanesi bile ona sevgi dolu, sıcak bir kucaklama vermemişti.

Tek istedikleri prensten bir öpücüktü.

Ve hatta belki şanslılarla geceyi onunla geçirirlerdi.

Fakat tek bir kucaklama, onlarca kızın aklına bir kere bile gelmemişti.

"... Mutluyum çünkü Shotaro böyle bir şeyi kimseye söylemeyecek birisi ama bana söyledi. Bu da bana söylemesini sorun etmeyeceğin anlamına gelir, değil mi? Bana güveniyorsun, hep benimle şakacıktan flörtleşip beni sinir ediyorsun ama aslında bana değer veriyorsun. Bırak da sana yardım edeyim işte, sırlarını ve yüklerini tek başına taşımak zorunda değilsin!"

"Şakacıktan flörtleşmek mi?" diye sordu Jaemin, öfkeden sesi titrerken.
Jimin, onun neye bu kadar çok sinirlendiğini anlayamıyordu fakat bu belki de Na Jaemin'i gerçekten öfkeli gördüğü ilk andı. Bir de... Jaemin'in bu sefer isteyerek onu ittiği ilk an...
"Benim hislerim, böyle kolayca sahteleştirilebilecek şeyler miydi senin için? Onca ay, tüm çabalarım, tüm güvenim, başından beri sana hep sahte gelen şeyler miydi?"
Kolları boşluğa düşmüş Jimin, onları kendi etrafına sararken, Jaemin biraz da her şeye karşı dolmuş olacaktı ki bir anda patlayıverdi.

Yoo Jimin, onun gözyaşlarıyla ıslanan yüzüne şaşkınca baktı.

Kim okulun biricik 'Kalpkıran'ının bu kadar üzgün olduğunu bilebilirdi ki?

"Sır mı bilmek istiyorsun? Hemen söyleyeyim..."

"Jaemin..." dedi Jimin, ona doğru elini uzatarak.
"... Zorunda değilsin. Öyle demek istemedi-"
Kızın cümlesini kesen ise kendisine uzanan ele sertçe vuran Na Jaemin'di.

"... Sır bir; hani şu Teen Spirit var ya, herkesin konuşup durduğu o grup, o grup biziz işte. Aeri, Jeno, Yangyang, Shotaro ve ben. Yalan söyledik herkese, kandırdık sizi. En başta ben, en büyük yalancı bendim, onlar da yalan söylediler ama Aeri ve ben en kötüleriydik. Ama niye yaptık biliyor musun? Niye, biliyor musun? Çünkü ben bir kere olsun okulda üzerime yapışan o popüler kötü çocuk, o kızların kalpleriyle oynayan pislik lakaplarından kurtulmak istedim! Bir kere olsun insanlar beni farklı görsün, yazdığım şarkı sözlerindeki yalnız çocuğu sevsin, o kocaman egomla gizlediğim zayıflıklarımı kucaklasınlar istedim! Çünkü bir kere olsun, popüleritem ve suratım hariç hiçbir şeyimle ilgilenmeyen ama onlara kaba ve kötü davrandığım hakkında söylenip duran, okuldaki o aşağılık domuz ordusu peşimi bıraksın istedim!"

Jimin, hafifçe titredi. Evin içi mi birden soğumuştu, yoksa Na Jaemin'in içindeki sıcaklık mı sönüyordu? Fark etmez... İki türlü de ona sarılmak istedi.

Yalancının teki ama kızamıyorum bile. Olsun... Eğer bu yalan onu biraz olsun mutlu ettiyse ben de mutluyum.

Ama dizleri güçten çokça uzaktı.

"Yetmedi mi? Sır iki; annem benden nefret ediyor. Ölümüne ama böyle. Sanki yanlışlıkla hamile kalan kendisi değilmiş gibi, beni aldırma şansı yokmuş gibi, bile isteye beni tek başına büyütmeyi göze almamış gibi benden nefret ediyor, nefret! Beşinci sınıfta yurda terk edip gitti, çocukları olmadığı için eşinden ayrılmış teyzem dayanamayıp yurttan çıkarttı, yanına aldı beni. Yurtta dövüyorlardı çünkü, beni görmeye bir tek teyzem gelirdi, her geldiğinde ağzı yüzü kaymış bana kıyamazdı, çünkü beni bir tek o severdi. Sonra verem olup öldü, neyi var neyi yoksa, bu ev de dahil bana kaldı. O da terk etti, kız kardeşi gibi, beni doğuran o kadın gibi gitti ama kızgın değilim çünkü elinde olsaydı, beni hiç terk etmezdi. Neyse ne... Yeterli mi? Daha fazla sır ister misin? Herkesin duygularıyla oynayan pisliğin tekinin hayatı aslında nasılmış?"

Jimin, öfke dolu bir bağırışla onun karnına zayıf bir yumruk geçirdi ve agresif bir şekilde onu yakasından kendisine doğru çekse de, vurup bağırmak yerine onu kollarının arasına aldı.

"Artık yüklerini taşırken tek başına değilsin işte! Yaslansana bana! Shotaro'nun Minami'ye yaptığı gibi, sen de bana gelsene yardım için!"

Jaemin, yavaşça dizlerinin üzerine düştü ve boynuna sımsıkı sarmış kolları büyük elleriyle tutarak kızı iyice kendisine çekti. Saçları Jimin'in kollarına dağılmış, yüzü ise göğsüne bastırılmıştı.

Çocuğun ağzından boğuk, inler gibi bir bağırış çıktı ve Na Jaemin, Yoo Jimin'in kolları arasında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

"İşe gitmeyeceğim, gerekirse kovulurum, umrumda değil. Benim bir numaralı önceliğim sensin..." diye fısıldadı Jimin, onunla birlikte sessizce ağlamaya başladığı için titrek bir sesle.
Eğilerek, beline sımsıkı sarılmış çocuğun başına bir öpücük bıraktı.
"... Annen gelene kadar gidip biraz uyu, ben de yanına uzanacağım, yalnız olmayacaksın. Annen geldiğinde kendimi tanıtır, onunla tanışırım. Seni o kadınla yalnız bırakmayacağım. Seni koruyacağım. Ne olursa olsun. Çünkü Minami, Shotaro'nun başı ne zaman belaya girse hep kendisine böyle söyleyerek, tek taraflı sözler verirdi. Minami diyorsa, bir bildiği vardır!"

Jaemin, burnunu çekerek hafifçe gülümsedi.

"Shotaro gibi mi?"

Jimin, yaşlı gözleriyle gülümsedi ve onaylar gibi başını salladı.

"Aynen öyle!"

Eh... Çiftler ne kadar zıt olurlarsa olsun hep bazı yönlerden birbirlerine benzerler, derlerdi.

Minami'nin de ikinci bir Shotaro olması şaşırtıcı değildi.

Minami, Shotaro, bugün sizin sayenizde Na Jaemin'in kalın duvarlarla örülü kalbine sığıştım.

Teşekkürler.

Ama söylesenize... Dongju'nun karanlık, zorba kalbini aydınlatan Serim hakkında da yapacak bir şeyleriniz var mı?

Yani, Shotaro ve Minami'ydi bunlar. Jimin'in sorusunun cevabı, o ikisinden birisinde mutlaka vardı.

Fakat bu da başka bir bölüme kalsın.












akogare ➵ osaki shotaro✔️Where stories live. Discover now