Bölüm 2: Bu bir hastalık

6 1 0
                                    

Zafer benimdi. 2 milyon benim olmuştu. Heyecanla yerimde doğruldum ve kendimi tutarak gülümsemedim. Başımı olumlu anlamda salladığımda krupiyer gülümsedi ve samimi bir tonla konuştu;

"Paranız birazdan hesabınıza yatırılır, tebrikler. Sizinle oynamak bir onur."

Gözlerim direkt olarak yan masadan kalkmış ve bana meraklı gözlerle bakan Arın'a kaydı. Masadakilere döndüm ve kibirli bir tavırla içimde kalan şeyleri bir bir söyledim;

"Öncelikle siz, bayan.." dedim şişko ve kıvırcık sarı saçlı olan kadını işaret ederek;

"Göğüslerinizi masaya dayamanıza hiç gerek yok, inanın bana, zaten kilonuzdan dolayı oldukça belli oluyor." Kadın iğrenir bir şekilde bana baktı ama tek bir kelime söyleyemedi. Zaten söyleyecek özgüveni olduğunu da hiç sanmıyordum. Topuklarımın üstünde döndüm ve tam Arın'a doğru gidicektim ki aklıma gelen birşeyle masaya geri döndüm. Önümde duran yeşil gözlü adama baktım. Daha fazla kendimi tutamayacaktım sanırım. Adamın bana bakan suratına masanın üstünden yaklaştım ve sol elimin işaret parmağını ona doğrultarak devam ettim;

"Ve siz bayım, siz gerçekten çok yakışıklısınız..."

Gülümsemesi büyüdü ve bir elini uzattı;

"Orhan,ismim Orhan Kaya. Ve siz de hem akıllı hem inanılmaz derecede güzelsiniz bayan..."

Elimi uzatıp tuttum ve kısa bir tokalaşmanın ardından masadaki krupiyere dönerek son sözlerimi söyledim;

"Bir dahaki oyunda bu kadar gülme, bilirsin pokerde mimikler önemlidir..."

Arkamda Arın'ın elini hissettiğimde memnuniyetle ona döndüm. Yüzü çok yorgun olduğunu belli ediyordu. Bir elimi uzattım ve yanağına okşadıktan sonra elini tutarak masadan uzaklaştırdım. Salondaki çoğu masa boşalmıştı, çoğu yerde yüzleri bir karış olan insanlar ne kadar borçlandıklarından baksederken ben Arın'ı kuytu bir kenara çektim ve heyecanla yerimde zıpladım;

"2 milyon kazandım!"

Arın'ın yüzündeki saçma gülümsemeyi gördüğümde benim de gülesim geldi. Fazla içmediğim hâlde kendimi sarhoş gibi hissediyordum, ve bu mükemmeldi...
Arın bana yaklaştı ve içten bir gülümsemeyle kollarımdan tuttu;

"Gören de ilk kez para kazandı sanacak, zıplama yerinde, Aden."

Nefes nefese bir şekilde yerimde durduğum sırada yanımıza Murat abi geldi ve gömleğinin birkaç düğmesini açtıktan sonra bana döndü;

"Hayrola? Ne kadar kazandınız?"

Arın bir elini Murat abinin sırtına koydu ve Arın çok küçük bir miktarmış gibi cevap verdi;

"4 milyon."

Gözleri ihtişamla parladı ve bir elini bana, diğerini Arın'a uzatarak gururlu bir şekilde konuştu;

"İkinizle de gurur duyuyorum çocuklar, siz benim göz bebeğimsiniz. Şimdi otele gidin, bir güzel dinlenin ve yarın da buraya gelin. Ama kumar oynamak için değil, ders görmek için."

Merakla yüzümü buruşturup Arın'a baktım. Ders?
Arın aklımı okumuşçasına Murat abiye döndü ve ceketinin iki yanında tutarken konuştu;

"Ders derken, Murat abi?"

Tek birşey daha demedi ve gülümsedikten sonra arkasını dönerek kalabalığın arasına karıştı. Ve Arın'la ben de şaşkın bir şekilde birbirimize bakarak kaldık. Ama yalan yok, eskisi gibi kumar masasında ders görmeyi çok, çok fazla özlemiştim. Ne ara bu kadar büyüdük biz? Bu kadar akıllandık?

BarbianaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin