Bir Dilek Bin Bedel

10 9 0
                                    

II.KISIM

Çocukken her şeyin daha kolay olduğunu, büyüdüğünde anlıyor insan

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çocukken her şeyin daha kolay olduğunu, büyüdüğünde anlıyor insan. Büyümeye öyle bir heves edilir ki, en güzel yılların geçip gittiğini anlayamaz kimse. Sonra "büyüdüm de ne oldu?" gibi bir soruyu sorurken bulur bir çoğu kendini. Çocukken kurulan bir çok hayal acı bir tebessümle anılır bazen. Aslı da hayallerini acı bir tebessümle anıyordu artık. Dedesini kaybetmelerinin ardından aylar geçmiş, geçen zaman Aslı'ya hiç iyi gelmemişti. Dileğinden pişmanlık duymuş, buna bir son vermek istemişti ama ne yapacağını bir türlü bulamamıştı. Bir çok kez mum üflemişti, bir şeyleri değiştirebilme ümidiyle. Annesinden yedi yaşına gireceği gün üflediği mumu nereden aldığını öğrenmiş ve oradan bir çok mum alıp üflemişti ama bir faydası olmamıştı. Annesiyle konuşmak istemişti bir kez bu konuyu ve bu konuşmadan hemen pişmanlık duymuştu. Suzan, dedesinin acısıyla başa çıkmakta zorlandığını düşünmüştü Aslı'nın. Bir uzmandan yardım almanın bu durumla başa çıkmasının daha kolay hale getirebileceğini söylemiş hatta istediği zaman kendisine eşlik edebileceğini de eklemişti. Kimseyi inandıramamıştı anlattıklarına Aslı. Sadece kötü şeyler olmamıştı elbette bunca zaman boyunca hayatında. Yeni arkadaşlıkları olmuştu, mesela her akşam birlikte parkta yürüdüğü biri vardı hayatında. Dışarda vakit geçirebildiği, sohbetinden keyif aldığı yeni dostluklar edinmişti. Bir süreliğine de olsa onlarla olmak, olan şeyleri düşünmesine engel oluyordu çoğu zaman. Kendisine iyi geldiğine inanıyordu arkadaşlarının. Onca yılı bir kaç aya sığdırmış gibi hissediyordu bazen kendini. Dileğinin bedelini de ödediğini düşünüyordu. Artık her şeyin daha iyi olacağına kendini inandırmaya başlamıştı. Sabah ailesiyle kahvaltı yaptıktan sonra arkadaşlarıyla buluşmak için evden çıkmıştı Aslı. Yolda yürürken bir yandan da Barış'a mesaj yazıyordu. Her akşam birlikte parkta yürür, sohbetler ederlerdi Barış'la. Dedesinin ölümünden sonra tanışmışlardı ve o günden sonra Aslı'yı mutlu etmek için elinden geleni yapmıştı. Barış sayesinde hayatına devam edebildiğine inanıyordu Aslı da, kendisine iyi geldiğini ve onsuz başarılı olamayacağını düşünüyordu.

"Sevgilim evden çıktım, beş dakikaya kadar yanında olurum." yazmıştı mesajında Aslı, bugün arkadaşlarıyla vakit geçireceklerdi. Barış sayesinde tanımıştı Berna, Okan ve Yavuz'u. Sonrasında da çok iyi anlaşmış ve yakın arkadaş olmuşlardı. Mahalleden çıkmak için köşeyi dönmüştü Aslı, geç kaldığını düşünüyordu. İlerdeki bir sokağın önünden geçerken tanıdık bir ses işitti ve sesin geldiği yere baktı. Barış arkası dönük biriyle hararetli bir tartışmadaydı. Duyduklarından bir anlam çıkartamasa da arkası dönük kişinin kim olduğunu merak etmekten alıkoyamıyordu kendini Aslı. Siyah bere ve siyah montu vardı arkası dönük kişinin, kız yada erkek olduğu anlaşılmıyordu ama Aslı, erkek arkadaşlarından biri olabileceğini düşünüyordu. Tartışmanın sonunda tuhaf sayılabilecek bir şekilde sarılmışlardı birbirlerine, sanki az önce tartışan onlar değilmiş gibi. Barış'a seslenmek istiyordu Aslı ama içindeki ses bunu yapmaması gerektiğiyle ilgili telkinler veriyordu kendisine. Beklemeye karar verdi önce, sonrasında duyduklarıyla gizlenme gereği hissetti.

Münazara: Şubat 2021Where stories live. Discover now