7.ʙöʟüᴍ:"ᴋᴀʀᴀʀ"

Start from the beginning
                                    

Karşımda siyahlara bürünmüş genç bir adam vardı ama görünüş olarak hiçbir tuhaflığı yoktu kumral saçlarıyla ve kısa kesilmiş sakalıyla normal bir insan gibiydi.

Ama gözlerini göremiyordum sanki bilerek yan durmuştu. Kapının hemen yanındaki dolapta bir şeylerle ilgileniyordu bende sessizce onu izledim. Belki de şuanda avazım çıktığı kadar bağırmalıydım ama korkudan sadece yatağa sinmiş bir şey demesini bekliyordum.

Çaresizlik tam olarak buydu.

Nerede olduğumla ilgili pek bir şey bilmeme rağmen dağlık bir yerde olduğumuzu anlamıştım. Dışarıdan gelen kuş sesleri temiz havayla birlikte daha çok anlaşılıyordu. Odanın küçük penceresi açıktı ama o da çok yüksekteydi.

Kurumuş dudaklarımda bir yandan canımı yakıyordu ama yinede sesimi çıkarmadım. Birkaç kere açıp kapattığım dudaklarıma hiçbir kelime tutunmamıştı. Önünde durmuş olduğu dolabı sertçe kapatıp bana döndüğünde elindeki iğneyi görmüş oldum. Damarlarımda gezinen korkuyla nefesimi hızlı bir şekilde verince tuhaf bir ses çıkarmış bulundum.

Bedenim fazlasıyla bitkinken bir ilaç daha kaldıramazdı buna emindim.

" Kimsin sen? Ne istiyorsun benden?" Titrek bir sesle sorduğum soruya hiç takılmadan iğneyi ilaca geçirdi. Korkuyla yatakta geriye gidince yatak başlığına sertçe takıldım. Ne zamandır buradaydım hiçbir tahminim yoktu oysa yokluğumu fark edip beni bulmaları gerekiyordu. O anda ben geriye gitmeme rağmen o da yatağa iyice yaklaşıp bir dizini yatağa yasladı.

Üzerime eğilen bedenine korkuyla bakakalmıştım. Gözlerim hemen eline kaydığında iğneyi tuttuğu elinin bileğinde bir yılan dövmesi olduğunu fark ettim. Benim gerilmemle zincirler zorlanıyordu. Bende bakışlarımı iğneden çekip bu sefer direkt yüzüne baktım.

Kehribar gözleri acımasızca bana kilitlenmişti. Suratında oynayan bir mimiğine bile rastlamadım.

Korkudan titreyen bedenime rağmen sıkıca boynumu kavradı. Zayıf ellerimi hızla kalın bileklerine götürüp sıkmaya çalıştığımda tırnaklarımı bileğine geçiriyordum. Canımı fena yakıyordu ama benim çabam da yok sayılamazdı. Yara almış ellerimle bile bileklerini tüm gücümle sıkabiliyordum.

" Bırak beni!" diye kuvvetle bağırdığımda sesim oldukça güçlü çıktı ama bu sayede boğazımı daha çok acıttım. O ise bağırışımla daha çok sinirlenip kafamı sertçe tutarak kendine doğru kaldırdı.

" Ne olur bırak beni!" Tekrar uslanmadan bağırdığımda ise artık hıçkırıklarımda eşlik ediyordu. İğnenin tenimden geçen sızısı bedenimi kaskatı etti. " Rahatla sadece ağrı kesici," diyerek bedenimi sert bir şekilde yatağa geri bıraktı. Vücudum yatağın yumuşak dokusunu hissedince rahatlama göstermesini garipsemedim bu sayede o da iğneyle bedenini geri çekmiş oldu.

Hemen ardından ellerim boynumu bulunca keskin bir sızı vücudumda tekrar boy gösterdi.

" Sana inanmıyorum." Dudaklarımdan dökülen kelimeler inatçılığıma karşılık baya güçlü çıktı.

" Sence inanmaman ne kadar umurumda?" dedi güçlü kalın sesiyle. Üstünlük taslamasına rağmen kehribar gözlerini gözlerimden çekmemişti. Ne onun sözünden sonra dudaklarımdan tek kelime çıktı, ne de onun canımı yakacak bir eylemi gerçekleşti. Sadece gözleriyle gözlerimi bir süre hiç ayırmadı.

Bitmek bilmeyen saniyelerden sonra hızla iğneyi masanın üstüne atıp koşar adım odayı terk etti. Tabii kapıyı güçlükle çarpmayı da ihmal etmemişti.

KALP KIRICI: FEVTWhere stories live. Discover now